“Gerçek İnsanlar” nereye göç ettiler?..

Prof. Dr. Ahmet Kağan KARABULUT

“Gerçek insanlar” derken sakın yanlış anlaşılmasın dostlar, “iyi” insanları, “kâmil” insanları falan kastetmiyorum. Harbi, hasbi, maskesiz, hesap-kitap yapmayan, günahı da sevabı da gerçek olanlardan, özü-sözü, içi-dışı bir olanlardan söz ediyorum.

Kapı arkası ve merdiven altı siyasetçi ve kulisçilerinden, “ağabey” koltukçularından, karnından konuşanlardan, arkadan iş çevirenlerden, yüzüne gülüp gıyabında farklı davrananlardan, menfaatperestlerden, makam ve mevki için haysiyetini satan ya da rakiplerine haysiyet cellatlığı yapanlardan, nüfuz tacirlerinden, “padişahım ve saygıdeğer avanesi çok yaşasın”cılardan, “dalkavukluğun menzili olmaz”cılardan, “davaya” değil “kişilere” sadık olmayı tercih edenlerden, kifayetsiz muhterislerden bunaldığımız şu yalan dünyada, yalanı kendine düstur ve yol edinenlerden değil elbette…

Hakikaten nereye kayboldu “gerçek insanlar”? ne yaptık onlara, ne hâle geldik, getirildik de birer birer azalttık ve yok ettik, aslında tutunulası çok az sayıda dalımızı, yaslanılası çınarlarımızı…Sanırım bu acımasız ve ahlâksız yarışta pek çoğu kenarda, köşede “onurlu yalnızlıklara” mahkûm edildiler ve bu devran böyle devam ediyor maalesef…

Maskeler arkasından konuşuyor sanki birçoğumuz, sadece yere ve duruma uygun maske ile bir önceki değiştiriliyor gibi. Samimiyetsizlik; özgüvensizliğimizin ve aslında gelişmemiş şahsiyetlerimizin acı bir reçetesi olarak yansıyor hallerimize, özümüze, sözümüze, yüzümüze…

İnsanı “insan” ve “kul” yapma gayret ve iddiasında o kadar kurum ve kuruluş, vakıf ve dernek, cemaat ve tarikat varken ve on yıllardır bu gayret devam ediyorken eğer netice yukarıda bahsettiğim vahamette ise ki aksini kimse iddia etmez sanırım, oturup nerede ya da nerelerde kimin ya da hangi usullerin hatalı olduğunu sorgulamak ve bunları ortaya koyup samimi bir özeleştiri ve rehabilitasyon yapmak gerekiyor…

Ve mevzuya dair 2008 de yazdığım bir şiir;

Neysem O’yum

Duygularım gerçek benim

Günahlarım da gerçek

Sevaplarım da gerçek

Sahte değil hiçbir şeyim

Zayıflığım yalnızlığım

Bir’de iki olamamak

İki’yi Bir bilememek…

Serseri düşüncelerim

Dolanır tüm boşluğumda

Sığmazlar akıl kabına

Kâh yukarda Kâh çukurda

Hep med-cezir kıvamında…

Olduğu gibi yaşarım hayatı

Ne bir eksik ne bir fazla

Ne ekleme ne çıkarma

Neysem O’yum nasıl olsa…

Sabi geldiyse gelenler

Haber yoksa gidenlerden

İlahi esrar hakkında

Birşey demezse bilenler

Birşey bilmezse diyenler

Ne diyip ne bilenlerden

Olmadık biz biçareler…

Hürriyete âşık gönlüm

Maskesizliklere tutsak

Korkmadan bir gün ölürüm

Hep ölmektense korkarak…

Baki selam ve muhabbetlerimle…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.