Gezegenimizi Ziyaret Eden Şu Tanıdık 'Yabancı'

xxx444

TÜSİAD, “siyaset mühendisliği”ni sever… UNDP Başkanı ve eski Devlet Bakanı Kemal Derviş, geçen hafta TÜSİAD tarafından gezegenimize “sürpriz misafir” olarak indirildi…

Tabiatıyla “Yine mi o adam?” diye soranlar oldu…

Derviş “Siyasete dönmeyi düşünmediğini” söylese de…

TÜSİAD “Anayasa Konvansiyonu” kisvesi altında Derviş'i sahneye çıkararak, “kapatma davası sürecinde” kamuoyuna sunmuş bulunuyor…

TOBB, Türk-İş ve Hak-İş “Derviş Projeksiyonu” kokusunu aldıklarından, davet edildikleri TÜSİAD toplantısına katılmadılar: “Figüran” olmak istemediler.

* * *

TÜSİAD'ın “yeni anayasa” girişimi kulağa hoş gelse de, “İstanbul Dukalığı”nın “sivil anayasa” konusunda ne kadar samimi olduğu hususu hayli kuşkuludur…

Elbette yekpare bir TÜSİAD'dan bahsedemeyiz…

Bununla birlikte sorgulanması gereken şudur:

Mesela, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ…

Gerçekten “sivil anayasa” istiyor olabilir mi?

Doğan Grubu, “411 el kaosa kalktı” yayınıyla Eski Statüko hesabına “siyasi istikrarsızlaştırma” girişiminde başat rol almışken…

Türbanla ilgili Anayasa değişikliğinin Anayasa Mahkemesi tarafından (Anayasa'ya aykırı bir kararla) iptal edilmesine sevinirken…

Artı, AKP'nin kapatılmasını canı gönülden arzu ederken…

TÜSİAD'ın başındaki isim, tersine bir istikamette gidebilir mi?

Kapatma davası operasyonunun ana hedeflerinden biri “sivil anayasa” girişimlerini akamete uğratmaktı…

Ayrıca “Siyasette boşluk meydana getirebilir miyiz”e oynanıyordu…

TÜSİAD'ın Kemal Derviş'i sahneye çıkarması, bu istikametteki “yapay” çabalardan biridir…

Derviş veya bir başka isimle, işbu “siyaset mühendisliği” girişimlerinin sonuç alması mümkün değildir…

TÜSİAD, siyasetimizin yörüngesini belirleyemez…

Statüko'nun henüz hakimiyetini koruduğu bir dönemde bile (2001-2002'de) TÜSİAD'ın da dahil olduğu malum cephenin giriştiği “toplum mühendisliği harekatı” akim kalmıştı.

2001'deki Şubat krizi sonrasında Atlantik'in öte yanından “Kurtarıcı Dervişmen” ekonomiden sorumlu devlet bakanı olarak getirilmiş; sonraki aşamada ise onun üzerinden “siyaset alanı dizayn edilmeye” çalışılmıştı…

Ecevit “hastane yolları”nda harap edilirken; “MHP'siz Hükümet” formülü Doğan Grubu'nun da desteğiyle hayata geçirilmek istenmişti…

Bir ara “Başbakan” Ecevit, “bakanı” Derviş'ten tam 12 gün boyunca hiç haber alamamıştı: Bu, asla bir kamera şakası değildi!

“Özkan-Derviş-Cem”li troykanın kurgulandığı, DSP'nin “karpuz gibi” ortadan ikiye bölündüğü 2002'nin uzun sıcak yazında…

MHP lideri Bahçeli, bir tür “tehlike anında camı kırınız” hareketiyle aniden Türkiye'yi erken genel seçime götürmüş ve “statükonun oyunu” bozulmuştu.

* * *

Final: TÜSİAD'ın statükocuları “iktidar oyunu”nu açıktan oynamalıdır. “Yurttaş Kane” Aydın Doğan'ın kızı Arzuhan Doğan Yalçındağ şayet siyaset sahnesine çıkmaya çekiniyorsa, kendileri için en uygun isim Ahmet Necdet Bey'dir…

Sezer, Şubat Krizi'ni Anayasa kitapçığı fırlatarak başlatmış, Derviş'in gelmesine vesile olmuştu. Çizgisi fevkalade tutarlıdır. Çankaya'ya çıkışı da, Eski Statüko'nun projesiydi…

Bir gelse; sadece sol oyları değil, sağ oyları da patlatır!