GEZİ OLAYLARI ÜSTÜNE

Ahmet TÜRKAN

Gezi olayları başladığı günden bu yana takip ediyorum. Facebook sayfamda sürekli itidal mesajları vermeye çalışıyorum. Bir ara arkadaş listem dikkatimi çekti, ben itidal çağrısı yaptıkça listemdeki sayı azaldı. Yaklaşık 50 kişi beni arkadaş listesinden silmiş. Ben de bir hakaret sonucu 1 kişiyi sildim onu da atlamayayım.

En son yazıma bu gün göz atmıştım, yorumlar dikkatimi çekti, son olaylarla ilgili yazı yazmam konusunda bir hayli ısrarcı yorumlar aldım.

Tarihi tekerrür ettirmek isteyen ciddi bir dış mihrak çalışması ile ittifak halindeki muhalefet var. Siyaseten iktidarla baş edemeyen muhalefet dış güçlerle işbirliğine girdi.

Okuyucularım sürekli yazmamı istiyor. Bende beni sosyal medyadan da takip eden dostlarıma kısa anekdotlarla bu konuyu izah etmeye çalışıyorum.

Taksim gezi parkındaki olayların 3-5 ağaç meselesi olmadığını ilk gönden beri söylüyor ve derin yapıya dikkat çekiyorum.

Bu yazımda da tekrar edeceğim. Bu olaylar 3-5 ağaç meselesi değildir. İstanbul’un Sarıyer ve Beykoz (özellikle Kavacık) bölgesinde kesilen hadsiz sayıda ağaca ses çıkartmayan çevreci halkımız….! 2 çürük ağacın hesabını yapıyormuş gibi görünse de durum ağaç meselesi değildir. Ne sağcıyım ne solcu çapulcuyum çapulcu diyen elitlerin tezgahında pişirilip gezi meydanında ortaya dökülen provokasyon bildiğiniz gibi devam ediyor.

Zamanında mütedeyyin kesimin kırıp dökmeden yaptığı başörtüsü eyleminde kuru kalabalık diye laf eden Mesut Yılmaz iktidarı unutuldu. Bunlar “devlete baş kaldırıyor” diye orantısız güç kullana Ecevit iktidarı unutuldu.

Ortalığı yakıp yıkan, polise taş ve Molotof kokteyl atan, sloganlarında terörist grupların mesajlarını haykıran yıkıcı bölücüler demokratik hak arayan masum vatandaşlara devşirildiler.

Alenen dış mihrakların ve marjinal grupların sahadaki varlıkları destekçi medyanın tüm gizlemesine rağmen göz önünde olmasına rağmen gerçekten olayların sadece masum katılımcısı olan halk da neye hizmet ettiğinin bilemeden sahaya çıkıyor, merak aver gözlerle olayları izlemeye çalışırken kendisini olayların içine buluyor ve sahada fason görüntülerin oluşmasına zemin hazırlıyor.

Ortaya bombanın ipinin çekip bırakanlar; bakın şimdi kenardan izliyorlar. Olaylarla işimiz olmaz diyorlar. Ne olduğunu anlamaya çalışanlar şimdi direnişçi yapıldılar haberleri bile yok.

3 büyük takımın taraftarları. Amigoları ne derse onu yapan, yat deyince yatan, kalk deyince kalkan taraftar grupları kendilerini herhalde maçta sanıyorlar ki manasını bile anlayamadıkları sloganlarla ortalığı ateşe veriyorlar. Daha çok değil 3 hafta önce rakip takım oyuncusunu katledecek derecede gözü dönmüş taraftar şimdi rakip takım taraftarı ile kendilerine verilen talimatlar muvacehesinde hükümet aleyhine gösterilere alet oluyorlar.

Toplumun büyük bir kısmı futbol taraftarı psikolojisine sahip. Amiyane tabirle sürü psikolojisi içindeler. Askerlikte bir espri konusu vardır. Bölüüüük dur…. Kandıralı sen de dur …! Derler.

Muhalefeeeeetttt durrrrr. Halkkkkııımmmm sen de dur. Çünkü oyuna geliyorsun.

Dış güçler ve de ihanet içindeki ERGENEKON, CHP, İP, BDP-PKK koalisyonu öyle istiyor diye memleketine ihanet edemezsin.

Çünkü sen bu vatanın evladısın. Şehit haberleri gelmiyor diye üzülenler, 3. Köprü yapılıyor diye üzülenler, 3. Havaalanı ihalesi yapıldı diye üzülenler, Kanal İstanbul projesi hayata geçirilecek diye üzülenler, IMF borcu bitti, bir de şimdi borç veriyorlar diye üzülenler ekonomik kalkınmada ABD ve AB’yi solladılar diye üzülenler şimdi sevinmek için fırsat kolluyorlar.

Bu vatan bizim. Hainlere fırsat vermeyelim. El birliği ile memleketimize sahip çıkalım. Eğer tek sorun iktidarı değiştirmek ise seçimler yakın.

Eğer enflasyonu, ekonomik krizleri özlediniz se seçim yakın, 70 cent’e muhtaç olduğunuz günler gönlünüzde hala yer tutuyorsa seçim yakın.

Hortumcuları özlediniz, bankerleri özlediniz, %140 enflasyonu özlediniz biliyorum. Paramızdaki bol sıfırları özlediniz. 10 yılda bir mutat hale gelen darbeleri özlediniz. Bilemiyorum daha neleri özlediniz.

Seçim yakın. Biliyorum; demokrasi bize 10 numara büyük geliyor. Olağanüstü haller, sıkı yönetimler, darbeler halkı daha bir disipline eder. Sokağa çıkma yasakları, belki tek kanal televizyon. Bunlar mı özledikleriniz.

Seçim yakın, memlekete bir şey kazandıramayan ferasetsiz adamları seçin; ne diyeyim yakın, kendinizi ve memleketi yakın…

Böyle söylemek istemezdim… Ama sabrın bir sonu var. İnşaallah Bu cehalet ve sefalet özlemi fiili dua yerine geçmez. Aklı selim kazanır da refah ve huzur ortamı devam eder.

Ahmet TÜRKAN - HABERNAME

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.