Güle Güle Tontoş Halam

Demliyazılar

Sen benim sevimli Tontoşumdun Hala,
Ayrılmadın, her an aramızdasın hâlâ,
Okunuyor minareden senin için acı salâ,
Dudaklarda düşmüyor damla damla dua
Mekânını cennet eylesin Cenabü'l Hudâ

...

Ben ömrümü dört mevsime böldüm.

Doğar doğmaz baharımı yaşadım. Bebekliğim ve çocukluğum bu mevsimin içinde. Derdim yok, ilgilenenim çoktu.

Nasıl geçtiğini bilmiyorum baharımın.

Ama şunu biliyorum, çok güzel geçti.

Tüm sevdiklerimle beraberdim.

Yaz mevsimine geldim gençliğimle beraber. Evlilik, askerlik, baba olma bu mevsimin içindeydi.

Yazım, baharımdan daha zor ama güzel geçti.

Çünkü baba olmuştum.

Meşakkatim vardı ama ailem de vardı.

Baba olmak tüm meşakkatimi ortadan kaldırıyordu.

Artık mevsimim sonbahar.

Yaprakların yavaş yavaş döküldüğü mevsim.

Bu mevsimde sevdiklerimi birer birer kaybediyorum.

Amcalarım, teyzelerim, halalarım bu mevsimde göç etmeye başladı bu diyarlardan.

Sonbaharda en son dökülen yaprak dedemin son goncası, 17’sinde öksüz kalmış Tontoş Halam.

Henüz yaşı gençti halamın ama ömrü hep hastalıklarla doluydu.

Bunca hastalığına rağmen yüzünden gülücük hiç eksik olmazdı.

Keza tatlı şakaları da.

17’sinde öksüz kaldığından çok da duyguluydu biricik Halam.

Tatlı alınganlığının altında hep duygulu yüreği yatardı.

O herkese alınsa da kimse ona alınganlık gösteremezdi.

Çünkü O’nun alınganlığı yaralayıcı değil, sevimliydi.

Tontoş Halam çok da cömertti.

Onun evine gelen kesinlikle aç kalmazdı. Tok olsa bile yedirirdi.

İkram etmesini gayet iyi bilirdi.

Sevgisi çoktu.

Sevgisi çok olduğu için seveni de çoktu.

Evi genelde misafirleriyle dolup taşardı.

Benim Halam işte böyle bir insandı.

Duyguluydu, sevimliydi, cömertti, yüreği sevgi doluydu.

İşte bunların hepsini giderken de bize çok güzel gösterdi.

Cenazesi yaşadığı gibi oldu.

Duygulu yürekler hep hüzünlendi, ağladı.

Ama yürekleri dağlarcasına değildi cenazesi.

Şendi cenazesi.

Herkes hüzünlüydü ama yüzler hiç asık değildi.

Cömertliği de cenazesinde vardı.

Cenazesi kalabalıktı ama orada hiç kimse ikramsız kalmadı.

Cenazesi boyunca yemekler dağıtıldı.

Bırakın aç olanı tok olan bile doydu O’nun sofrasında.

Nasıl yaşadıysa Halacığım öyle de gitti aramızdan.

Ama tüm anılarıyla kaldı yüreğimizde.

Ve öyle de kalacak.

Dedim ya sonbaharımı yaşıyorum ben.

Sevdiklerim yaprak dökümü gibi ayrılıyor aramızdan.

Ne acıklıymış bu mevsim.

Ya ben ömrümün kışını görebilecek miyim?

Ya da kışı görmeden ben de sonbaharımda dalından savrulan bir yaprak gibi yere düşecek miyim?

İşte bunu sadece Rabbim bilir.

Benim dileğim; ömrümün bundan sonrası da O’nun yolunda geçsin.

İnşallah da öyle geçer.

 

Not : Halamın vefatından dolayı üzüntümüzü internet yoluyla paylaşan tüm dostlarımı teşekkür ederim...

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.