HASTALIK VE ŞİFA NEDİR? HASTALANDIĞIMIZDA DAVRANIŞLARIMIZ(2): O

Dr.Mehmet BOZKURT

Geçen Haftadan Devam

3.TEDAVİ İYİLEŞME VE ŞİFA İLE İLGİLİ HADİSLER VE YANLIŞLARIMIZ:

1. Şifayı doktordan ve ilaçtan bilmektir. Bu bir bakıma şirktir. Doğrusu hastalığı da şifayı da veren Allah’tır, doktor vesiledir, ilaç vesiledir, tedavi vesiledir. Burada şu hususu yanlış anlamamak lazımdır. Şifayı veren Allah’tır demek rastgele her doktorun dediğini yapmak ona tedavi olmak gerekmez. Bilgisi, tecrübesi ve itikadı düzgün olan yani hazık ve mütedeyyin doktoru bulmak gerekir. Ben şahsen bana müracaat eden birçok hastayı o hastalıkla ilgili tanıdığım ve güvendiğim doktorlara yönlendiriyorum.

2. Haramdan şifa olmaz. Hadisi şerifte ‘’Allah sizlere haram kıldığı şeylerde şifa yaratmamıştır" (Sahihi Buhari).

3. Zaruretler haramları mübah kılar hükmü gereği eğer içinde haram bir madde bulunan ilaç ancak hazık ve mütedeyyin bir doktor tarafından tavsiye edilirse kullanılabilir.

4. ‘’Hastalanınca tedavi olunuz, Çünkü Allah, yaşlılıktan başka, yarattığı her hastalıkla beraber bir deva (ilaç) da yaratmıştır."(İbn-i Mâce)

5. "Her derdin bir devası, her hastalığın bir ilacı vardır. Hastalığın ilacı bulunduğu zaman aziz ve celîl olan Allah'ın izniyle iyileşir" (Müslim, Selâm, 69) buyurmuştur. Bu hadis-i şerifler insanı tedavi olmaya teşvik ettiği gibi, henüz tedavisi bilinmeyen hastalıkların da mutlaka tedavilerinin olduğunu, hekimlerin bu konuda bıkmadan araştırma yapmaları gerektiğine de işaret etmektedir.

6. Tedavi olunan hastanın iyi olmaması ya hastalığın hakiki tedavisi bilinmemesinden, yahut da hastalığın teşhis edilememesindendir.

Fıkra; Biraz tebessüm

Baba oğluna tavsiyede bulunur. Oğlum hastalandığın zaman Doktora git. Muayene ol. O sana reçete yazar. Doktorun muayene parasını ver. Çünkü Doktorun yaşaması lazım. O reçeteyi eczaneye götür. Reçetede yazılan ilaçları al. Parasını Eczacıya öde. Çünkü eczacının yaşaması lazım. Eve gel. İlaçları kullanma. Çünkü senin de yaşaman lazım.

4. DUA İLE TEDAVİ:

1. Dua ile tedavi de dinimizde meşrudur. Kur'an-ı Kerim'in şifa olduğu bizzat Allah tarafından bildirilmiştir: "Biz, Kur'an'dan öyle ayetler indiriyoruz ki onlar müminler için tam bir şifa ve rahmettir" (el-İsrâ, 17/82).

2. Kur'an itikadi, ahlâki, ruhi ve sosyal hastalıklara şifadır. Bunda hiçbir tereddüt yoktur. Ancak bedenî hastalıklara da şifa mıdır? Büyük müfessir Kurtubî, tefsirinde Kur'an'ın hem kalplere ve hem de bedene şifa olduğunu belirtmiş ve bu konuda deliller serdetmiştir. (Kurtubî, el-Camiu li ahkâmi'l-Kur'an, X, 316).

3. İbnü'l-Kayyım "Zâdü'l-Mead" isimli eserinde, Resulullah (s.a.s)'in çeşitli hastalıklar için tavsiye etmiş olduğu ilaçları alfabetik olarak sıralamış ve kaf harfinde Kur'an-ı Kerim'i zikrederek, "Kur'an kalbî ve bedenî hastalıklarla dünya ve ahiret hastalıkları için tam bir şifadır" demiştir (Zadü'l-Mead, III, 178). Hz. Âîşe validemizden şöyle rivayet edilmiştir: "Resulullah (s.a.s) hastalandığında kendi üzerine Muavvizât (İhlâs, Felak, Nâs) surelerini okurdu. Hastalığı şiddetlendiği zaman ona ben okur ve elinin bereketini ümit ederek kendi eliyle kendisini mesh ederdim" (Müslim, Selâm, 51).

4. Yine Hz. Âîşe validemizden rivâyet edildiğine göre bir kimse hastalandığı zaman Resulullah (s.a.s) onu sağ eliyle mesh ederek şöyle derdi: "Ey insanların Rabbi! Şu hastalığı gider, şifa ver. Ancak sen şifa vericisin. Senin şifandan başka hiçbir şifa yoktur. Bu hastaya öyle bir şifa ver ki, onun üzerinde hiçbir hastalık izi kalmasın” (Müslim, Selâm, 46).

5. Ancak dert, sıkıntı, keder ve hastalıklardan kurtulmak için okuyup Allah'a dua etmek ayrı şey, büyü, efsun ve üfürükçülük ayrı şeydir. Bunlar birbiriyle karıştırılmamalıdır. Büyü, efsun ve üfürükçülük gibi batıl şeyler dinimizde kesin olarak yasaklanmıştır.

6. Bir de dert ve hastalıklardan kurtulmak için okuyup dua etmek, doktora gidip tedavi olmaya engel değildir. Dinimiz bunu da emretmiştir.

7. Dua ile iyileşmeye iki örnek vermek istiyorum. Birincisi doktorların ümidini kestiği ve en fazla bir ay yaşar dedikleri bir kanser hastası Mehmed Zahid Kotku Hocamızın duasıyla hemen iyileştiğini ve ondan sonra yanlış hatırlamıyorsam 20 yıl daha yaşadığını merhum Necati Coşan Amcamız anlatırdı. İkincisi romatoid artritli bir hastanın Es’ad Coşan Hocamızın duasıyla şikayetleri tamamen geçmişti. Romatoid Artrit el ve ayaklarda deformasyona sebep olan ve zaman zaman akut alevlenmeler gösteren kronik bir hastalıktır.

5.İBADETLERİMİZİN SAĞLIĞIMIZA ETKİLERİ:

İbadetlerimizin sağlığımıza etkilerini kısmen bahsettik. İlaveten birkaç husus daha paylaşmak istiyorum.

Namaz bütünüyle kasların, eklemlerin çalıştırıldığı ve kalbin (gönlün) kontrol edilmesi dahil komple bir vücut egzerzisidir. Yogada da kalb kontrol edilmeye çalışılır ama namaz tabii ki daha başkadır. Teheccüd namazının da sağlığımız açısından çok faydalı olduğunu Yanlışlar 7.Namaz Kılmak Kılmamak başlıklı yazımda paylaşmıştım. Londra’ya giden bir Türk siyasetçi bacaklarındaki rahatsızlık nedeniyle gittiği İngiliz hekimin tavsiyeleri ile teheccüd namazını tarif etmiş olduğunu söylemişti.

Oruç vücut direncini artıran bir ibadettir. Oruç başlangıçta sarsar fakat sonra alışır. Mide barsak şikayetlerinin çoğu, stres ve psikolojik sorunlar büyük ölçüde ortadan kalkar. Ramazandan sonra da normal zamanlarda Peygamberimizin tavsiye ettiği pazartesi ve Perşembe oruçları veya her ayın(hicri) 13, 14 ve 15. Günleri oruçları tutabilsek çok daha sağlıklı olacağız. Oruç tutup tutmama konusunda hazık ve mütedeyyin (bilgili ve dindar) doktorlara danışılmalıdır.

Gerek tesbih olarak gerekse Kuran okumakla zikir başlı başına sağlığımıza çok faydalı ibadetlerdir. İnsanı ruhen ferahlatan manen yükselten ibadetlerdir. Bu konuda Mehmed Zahit Kotku Hocamızın birçok tavsiyesi var.

Dua da bir ibadettir. Onun da faydalarını yukarıda paylaştım.

İnsanın çevresine yaptığı iyilikler ve hayırlar da sağlığına faydası vardır. Nasıl olur denirse, Allah’ın lütfu ikramı ile olan bir faydadır. Buna örnek olarak çok sevdiğim bir abimin hizmetini örnek verebilirim. Bel ağrısından şiddetli rahatsız olan bu ağabey, 17 Ağustos 1999 depreminden sonra Gölcükte ilk haftalarda devletin hiçbir kuruluşunun bulunmadığı zamanda Hak Yol Vakfının deprem çadırında geceli gündüzlü çalışarak depremzedelere iki ay hizmet verdi. Buna benzer olaylar aslında çoktur.

Bu konuda bir kıssa paylaşmak istiyorum:

Abdullah b. Mes’ûd radiyallâhu anh vefatına sebep olan hastalığa tutulduğunda onu Osman b. Affân radiyallâhu anh ziyarete geldi ve şöyle dedi:

“Hastalığın, şikayetin ne?”

“Günahlarım.” diye cevap verdi.

“Ne istersin?”

“Rabbim’in rahmetini...”

“Sana bir tabip getirmelerini emredeyim mi?”

“Zaten beni tabip hasta eyledi.”

(Şunu demek istiyor: Hakiki şifa sahibi ve hastalara şifa bahşedici Allahu Teâlâ beni bu hastalığa uğrattı. O’ndan başka bir tabip aramam, şifa verici yalnız Allah’tır. Bu hastalık beni dünya hayatından kurtarıp Mevlâm’a kavuşturacağı için bir nevi ilaç sayılır.)

“Sana bahşiş ve ihsanda bulunmalarını emredeyim mi?”

“Benim ona ihtiyacım yok.” (Zaten dünyayı terk ediyorum.)

“Senden sonra kızlarına kalır, onlar faydalanır.”

“Arkamdan kızlarımın fakirliğe düşmesinden mi korkuyorsun? Öyle bir durum olmaz. Çünkü ben onlara her gece Vâkıa sûresini okumalarını emretmiştim. Nitekim Resûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem’den duymuştum ki şöyle diyordu: ‘Her kim ki her gece Vâkıa sûresini okur ona asla fakirlik, yoksulluk isabet etmez.’”206

Bu rivayeti nakleden Ebû Zabye, bunu yapmayı hiç terk etmezdi.

Sonuç:

Kaza ve kader hayır ve şer her şey Allahtan olduğu gibi hastalık da, iyilik de iyileşme de Allah’tandır. Hastalıklar sağlığımıza dikkat etmemenin sonucu olduğu gibi, Cenab-Hakk’ın biz kullarına ya imtihanıdır ya da günahlarımızın affına sebeptir. Sağlığımız Rabbimizin bize emanetidir. Sağlığımıza dikkat etmemek ayrıca emanete riayet etmemektir.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.