'Hayali' Bağlantılar!

xxx444

Ergenekon soruşturmasının dört yıldızlı iki tutuklusundan Emekli Orgeneral Şener Eruygur'un Sarıkız ve Ayışığı darbe girişimlerinden sonra 'Eldiven' kod adlı üçüncü bir operasyona giriştiği kısa bir süre önce günışığına çıkarılmıştı:

Eruygur'un şemasında “Eldivenli Yumruk” diye kodlanan “darbe”den “dönüşün mümkün olmadığı” vurgulanıyordu!

Şemada yer alan ana maddeler arasında “Cumhurbaşkanı Mutabakatının Sağlanması” başlığı okunuyordu:

“Onuncu Cumhurbaşkanı Sezer'in etkinliğinden istifade edilmesi” Eldiven planının vazgeçilmeziydi.

* * *

Şener Eruygur'un başkanı olduğu “Atatürkçü Düşünce Derneği”nin (ADD) 2006 yılı bilançosuna göre, derneğe yapılan toplam 113 bin 869 YTL'lik bağışın 100 bin YTL'si A.Necdet Sezer tarafından Cumhurbaşkanlığı bütçesinden karşılanmış: Belgeler böyle söylüyor…

Sezer, Eruygur'un “resmi sponsoru” olmuş…

Muvazzaf iken üç darbe girişiminden netice alamayan Eruygur Paşa emeklilik döneminde organize ettiği “cumhuriyet mitingleri”nde Tuncay Özkan'la birlikte sahne almış ve bu mitinglerden birinde (Kasım 2006) Çankaya seçimine atıfta bulunarak “Cumhurbaşkanlığı makamı için işgal programları yapıldığını” iddia etmişti.

ADD'nin organize ettiği bu mitinglerin “yumruğu sıkılı, öfkeli, ağzı bozuk” konuşmacısı Tuncay Özkan'ı en çok beğenenlerden birisi de Ahmet Necdet Bey'di:

Görev süresinin tamamına yakınında medya ile bir araya gelmemeye azami dikkat ve özen gösteren Sezer, 2006 Aralık ayının başlarında “hasretle beklenen desteğini” Tuncay'ıma vermiş, Özkan'ımın kurduğu televizyonun gecesine katılmıştı.

O anlı şanlı resepsiyonu takip eden günlerde Hasan Celal Güzel hayli ilginç bir hadiseye dikkat çekmişti:

Sezer'in Köşk'e gönderilen üst düzey kamu yöneticilerinin tayin kararnamelerini imzalamadan önce “olağan istihbarat bilgilerinin dışında” ilgili kişilerin haklarında özel bir araştırma yaptırdığından söz ediyordu…

Köşk personeli mi, polis mi, istihbaratçı mı olduğu bilinmeyen birtakım kimselerin; atanacak kamu yöneticilerinin evlerine gidip eşlerinin örtülü olup olmadığını, yöneticilerin ibadet edip etmediklerini soruşturduğundan bahsediyordu.

Güzel, o dönemde TRT Genel Müdürlüğü kararnamesi geri çevrilen bürokrat Ruhi Özbilgiç'e yapılan muameleyi örnek olarak vermişti.

* * *

Güzel'in dile getirdiği hadiseler doğruydu; uygulamaların bildik adı ise kısaca “fişleme” idi:

Sezer'in fişlemeleri, 28 Şubat'ın meşhur Batı Çalışma Grubu (BÇG) fişlemelerine ne kadar da benziyordu!

Fişleme denildiğinde, son dönemde en çok akla gelen isim Şener Eruygur'du:

AKP'li bakanları, vekilleri ve bürokratları fişlediği bir buçuk yıl kadar önce ortaya çıkmıştı.

Eruygur'un görevde iken (2002) Jandarma bünyesinde BÇG benzeri “Cumhuriyet Çalışma Grubu”nu kurarak geniş çapta fişlemeler yaptırdığı birkaç ay önce deşifre edilmişti.

Ergenekon'dan mapus damına düşen Emekli Albay Fikri Karadağ, “saksıda yetiştirdiği gençlere” silah üzerine ölme-öldürme yemini ettirdiğine dair görüntüler 2007 Şubat'ında yayınlandığında, bir basın toplantısı düzenleyerek “Savcılar soruştursunlar, ne olacak ki!” diye “alayına” meydan okumuş ve “13 bin 500 kişilik hain listemiz var. Onları açıklayacağız” demişti!

Sözünü ettiği liste; emekli albayın BÇG fişlemelerinin güncellenmiş bir bölümüne sahip olduğunu gösteriyordu.

Albay Karadağ, Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan ile ilişkisi bağlamında gündeme gelen Muzaffer Tekin'le ortak işlere imza atmıştı.

Karadağ'ın bir dönem yöneticisi olduğu VKGB'nin başkanı Taner Ünal; M.Tekin'in F.Karadağ'a talimat verir gibi konuştuğunu, sıkça telefonlaştıklarını anlatmıştı.

Veli Küçük, Muzaffer Tekin ve Alparslan Arslan isimleri “Danıştay-Ergenekon bağlantısının şah damarı” demekti.

Danıştay saldırganı Arslan, kamuoyuna kasten “dinci” olarak lanse edilen “ulusalcı” bir tetikçiydi.

Arslan, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davası devam ettiği bir sırada (26. 07. 07) şu ilginç çıkışı yapmıştı:

“Eğer yakalanmasaydım; Sezer'e, Eruygur'a, Koç grubuna ve Doğan grubuna saldırı düzenleyecektim!”

A.A, bu sözleriyle kamuoyunu “ters köşe”ye yatırmak üzere kendisine sufle edilen kimi replikleri seslendirmiş oluyordu!

Arslan'ın Danıştay'a saldırı olayında “senaryoda yazılı olduğu halde” tekbir getirmeyi unuttuğunu; sonradan bu hususu telafi etmek için sorguda “tekbir getirdiğini” söylediğini daha önce yazmıştım. (Danıştay baskınında yaralanan kadın yargıç, olayı sıcağı sıcağına komşularına anlatmış, saldırganın “tekbir getirmediğini” vurgulamıştı.)

Arkasındaki gizli el, Arslan'ı “dinci katil” portresine uygun biçimde konuşturuyordu; ne var ki, Ergenekon'un Alparslan'ı “tekbir olayı”nda “Komiser Columbo”ya yakalanmıştı!

* * *

Ergenekon Operasyonu, Danıştay tetikçisinin mahkemede “ters köşe” yaptığı tarihten sadece bir buçuk ay önce başlamıştı…

Şimdi, sırada 'Ergenekon İddianamesi'nin açıklanması var!