HELAL OLSUN

Av. Mehmet YALÇINKAYA

Helal olsun. AK PARTİ’nin 1 Kasım’daki seçim başarısı, bence 2002’den beri girdiği ve hepsinden birinci parti olarak, çıktığı tüm seçim başarılarından daha önemlidir. Dünyada, girdiği beş seçimi üst üste kazanan, bunlardan dördünde tek başına iktidar çıkartan başka bir parti yoktur. Arada üç yerel seçim, iki referandum ve bir cumhurbaşkanlığı seçimini de unutmuş değilim.

Helal olsun. 7 Haziran seçimlerinden sonra bu satırların yazarı dâhil, hemen herkes koalisyon beklentisine girdi. Yeniden seçimin hiçbir şeyi değiştirmeyeceği görüşü hâkimdi. Türkiye’de belki de sadece Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan, koalisyonla ülkeyi yönetmenin, arzulanan büyük hedeflere yürümenin zorluğunu dile getirdi. Bir koalisyon olacaksa milletle koalisyon yapılması gerektiğini ifade etti. Yeni bir seçimde dengelerin değişebileceğini öngördü. Sandığın kaos değil, çözüm yeri olduğunu savunarak, peş peşe seçime gidilmesinden korkulmaması gerektiğini her fırsatta anlattı. Cumhurbaşkanımıza helal olsun. Başarı da aslan payı onun.

Helal olsun. AK PARTİ içinde bir grup, akademisyenden lider olmaz diye dövünüp ağladı. Tayyip Bey’in boşalttığı koltuğun kolay kolay dolmayacağını herkes bildiği halde, ateşten gömleği giymekte tereddüt etmedi. 7 Haziran seçimlerinden sonra, süreci iyi yönetti. 1 Kasım seçimlerinde aday tercihleri başta olmak üzere diğer konularda da doğruluk yüzdesini yükselttiği için Sn. Başbakanımıza da helal olsun.

Helal olsun. Yılmadan, üşenmeden, korkmadan AK PARTİ için gecesini gündüzüne katan parti üst yönetimi başta olmak üzere, seçilsin seçilmesin tüm adaylara, aday adaylarına, üyelerine, çaycısından temizlikçisine tüm çalışanlarına helal olsun.

Helal olsun. Övgülerin en büyüğü ise, davanın şahsi olmadığını gören MESELENİN MEMLEKET MESELESİ olduğuna inanan bütün milletimizedir. AK PARTİ’ye oy versin vermesin demokratik hakkını kullanmak için sandıklara koşan herkese helal olsun.

1 Kasım’dan beri, ilgili-ilgisiz kişilerce yapılan seçim analizlerini dinlemekten bıktığınızı biliyorum. Âcizane önemli gördüğüm bir-iki hususa değinerek yazımı bitireceğim:

AK PARTİ için asıl yarış şimdi başladı. Milletimiz yeniden TEK BAŞINA İŞ BAŞINA sözünü haklı çıkartmak için elinden geleni yaptı. AK PARTİ, sanki ilk defa iktidar olmuşçasına heyecanla yola koyulmalıdır. Partinin içindeki sen-ben kavgasının nelere mâl olabileceğini umarım herkes anlamıştır.

Bu seçim sonuçlarının bence çok önemli üç sonucu var:

1. Bizim insanımız, huzuru her şeyin önünde görüyor. Huzuru bozacak, istikrarı bitirecek karmaşıklıktan hoşlanmıyor.

2. Hangi partiden olursa olsun, milletin değerleri ile alay eden, kutsal bildiği ve canından aziz tuttuğu inançlarını küçük gören siyasi anlayışın başarılı olması mümkün değildir.

3. AK PARTİ aldığı %50 oya güvenmesin. AK PARTİ iktidara, reformların öncüsü olacağı güveni verdiği için geldi. Bu güvenin bırakın yok olması, zedelenmesi bile, temiz davanın kirletilmesi algısını oluşturacağından bu oyların erimesi kaçınılmaz olacaktır. Tevazuu elden bırakmadan, “AK PARTİ’ye oy vermeyen diğer %50’ye nasıl ulaşabiliriz”i dert edinmeden siyasette uzun süre başarılı olmak mümkün değildir.

Sonuca gelirsek; 1 Kasım seçimleri Türkiye’nin asıl sıkıntısının iktidar sorunu olmadığını ortaya çıkardı. Tam tersine ülkemizde ciddi bir muhalefet boşluğu var. Seçim gecesi yapılan açıklamaları, sosyal medyada ortaya çıkan yorumları, canlı yayınlarda spikerlerin içine düştüğü anlamsız bakışları gördükten sonra muhalefet adına üzülmemek de mümkün değil.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.