İKİNCİ MERVE KAVAKÇI OLAYI

Ünal SADE

İKİNCİ MERVE KAVAKÇI OLAYI

Sizlerle bu yazımda 2. Merve Kavakçı olayı diye nitelendirilebilecek güncel bir konuyu paylaşmak istiyorum.

29 Mart 2009 yerel seçimlerinde Isparta Merkezde seçmenlerin oyunun %38,7 sini alan MHP Belediye Başkanlığını AK Parti’den devraldı.

Bir önceki dönem Belediye Başkanlığını AK Partili Hasan Balaman’a devreden Yusuf Ziya Günaydın 2. kez Isparta Belediye Başkanı seçilmiş oldu.

Belediye Meclisine seçilen 12 AK Partili arasında yer alan Hatice Çakır aynı zamanda meclisin tek başörtülü üyesiydi.

Hatice Çakır Belediye Meclisinin Ağustos 2009 ayı toplantılarının ilkine peruk takarak girmek zorunda kaldı.


Hatice Çakır’ın yüzüne de yansıyan bu hüzün hepimizin ayıbıdır.

Peki bu sürece nasıl gelinmişti?

VALİLİK GÖRÜŞÜ İLE BELİRLENEN KAMUSAL ALAN

Hatice Çakır’ın açıklamalarına göre:

“Belediye Başkanı MHP li Yusuf Ziya Günaydın’ın Isparta Valiliğine Nisan 2009 da görüş sorması üzerine; Valiliğin "Meclis toplantılarının kamusal alan niteliğinden sayılabileceğinden meclis üyelerinin kamu görevlerini yaparken yargı kararlarına göre hareket etmesi gerektiği" şeklinde cevap verdiğini ve bu sebeple peruk takarak toplantıya katılabildiğini öğrendik.

Valiliğin görüşünü anlamsız olarak niteleyen Çakır, ikinci bir Merve Kavakçı krizi olmasın diye erdemli davrandığı ifade etti.

Çakır, "Meclise başörtülü olarak girseydim bazı gerginlikler yaşanabilirdi. Belki MHP'li meclis üyeleri tarafından dışarıya davet edilerek 'ikinci Merve Kavakçı olayı' yaşanabilirdi. Gerilim olmasın diye başörtümün üzerine peruk takarak meclis toplantısına girdim." dedi.

Meclise 4 yıllığına girdiğini, görev süresi bitince de devredeceğini anlatan Çakır, şöyle devam etti: "Burada ne yargı var, ne kamusal alan. Ne de benim memuriyetim. 'Başörtüsüyle belediye meclisine girebilir' diye bir hüküm olmadığı gibi, giremez diye de bir hüküm yok. 'Başörtü ile bir bayan meclis üyesi olamaz' diye bir hüküm de yok. Öyle olsaydı Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) başvuruda başı açık fotoğraf istenmesi gerekirdi. Ben başörtülü bir şekilde müracaat ettim mazbatamı da başörtülü bir şekilde aldım. Yani kesin yasaktır diye bir hükümde yok."

Türkiye'de 130 belediyede bayan meclis üyelerinin başörtüleriyle problemsiz bir şekilde görevini yapabildiklerini hatırlatan Çakır, Isparta Belediyesi'ndeki durumun ise siyasi sebeplerden kaynaklandığını dile getirdi.

Çakır, Seçim zamanlarında meydanlarda türbanlı kadınlara rozet takıp temsile sıra gelince karşı çıkılmasını tezat olarak nitelendirdi.”

Olayın bazı medya da yer alan ayrıntısı bu şekilde….

Maalesef hak ve özgürlükler alanında atılan adımların yetersizliği benzeri sorunları hak etmeyen Ülkemde böylesi insanlık ayıpları yaşanmaya devam edilmesinin zeminini oluşturuyor.

Aslında konu bütün netliği ile ortada ve yine “sözün bittiği ” bir yerdeyiz…

TÜRK HUKUK SİSTEMİNDE KAMUSAL ALAN DİYE BİR ŞEY VAR MI?

Birkaç soru ve tespitle yazıma son vermek istiyorum.

1- Türkiye’de “samimiyetsizliğin ve iki yüzlüğün kol gezdiği” bir alan haline gelen “KAMUSAL ALAN” ilk kez 1962 yılında jürgen Habermas tarafından tanımlanmıştır. Habermas Kamusal Alan’ı ““Kamusal alan, modern toplum kuramlarında, toplumun ortak yararını belirlemeye ve gerçekleştirmeye yönelik düşünce, söylem ve eylemlerin üretildiği ve geliştirildiği ortak toplumsal etkinlik alanına işaret etmek için kullanılan kavramdır” şeklinde tanımlamış ve bu alanı Devlet otoritesinin baskı ve buyruklarından arınmış alan olarak tanımlamıştır. Bilimsel olarak böyle tarif bulan kamusal alan bizde nasıl olmuş da “Devlet’in bir kısım yöneticilerinin keyfi otorite alanı haline gelmiştir” İnsaf sahibi Hukukçularımız ne zaman çıkıp “Türk hukuk siteminde böyle bir şey yoktur” diye haykıracaktır?

2- Şimdi buradan tüm yetkililere sormak istiyorum. Yasalarımızda açıkça tanımlanmayan kamusal alan konusunda Vali’lere yetki veren bizim bilmediğimiz gizli bir mevzuat mı vardır? Her Vali kendine göre kamusal alan diye niteleyeceği yerler belirleyip orada kişi hak ve özgürlüklerimize sınırlamalar getirebilecek midir?

3- MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli “Türkiye'yi sokaklarında, düşünce ve inanç özgürlüğü sorunlarının yaşandığı, baskıcı otoriter rejimlerde görülebilecek manzaralara rastlandığı, 18 yaşına gelmiş kızların başlarını örtüp örtmeyeceğine müdahale edildiği bir ülke görünümünden kurtarmalıyız." Görüşlerini dile getirirken Isparta’nın MHP li Belediyesinde yaşanan drama tepkisiz mi kalacaktır?

4- Komşu bir ülke de kadınların başlarının zorla örtülmesi haberlerine iştahla atlayan basınımız bu ayıba kayıtsız kalmaya devam mı edecektir?

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (10)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.