İmparator Haşin Kılıç Çok Yaşa!

Tahsin AKPINAR

Bir Önceki “Ahmedeus Nejdeteus Sezaryus’tan Haşim Khılıchdaryus’a” başlıklı yazıyı yayına verdikten sonra acaba acele mi ettim, peşin hükümlü mü davrandım diye içimde bayağı bir sıkıntı yaşadım. Hali hazırda, toplum olarak içinde bulunduğumuz çapraz ateşli durumun oluşturduğu zihinsel tansiyon rüzgarına mı kapıldım diye şüphelendim ve rahatsız oldum. Ta ki, Anayasa Mahkemesinin kuruluş yıldönümünde yüksek mahkeme başkanı Haşim Hocanın(!) koca bir devlet ricaline karşı takındığı gayri ahlaki tutuma kadar. Demek ki; acele etmiş olsak bile yanılmamışız.

Bu konuşma; Haşim Kılıç’ın ev sahibi olması yönüyle Türk adet ve ananelerine, Yüksek mahkeme başkanı bir memur olarak en üst düzey devlet ricalini hedef alması cihetiyle Türk devlet geleneğine, milli iradenin tecelligahı yasama organı TBMM’nin yetkilerini gaspetme şehvetine bulaşmışlığından dolayıda hukuka taban tabana zıt ve yakışıksız olmuştur.

Mahkeme başkanının ses tonu ve yüz ifadelerindeki resme bakıldığında, bu konuşmanın 17 Aralık Operasyonunun devamı niteliğinde olduğu çok kolay anlaşılan bir durum. Darbeye tam teşebbüs operasyoların daha bir hukuk kılıfına sokulmaya çalışılmış türü..!

“Yargı, milletin iradesine tuzak kurulacak yer değildir” diye evrensel doğrular üzerinden konum alıp, ülkenin milli iradesinin üst üste 8 keredir şahsında tecessüm ettiği TC Başbakanı’nın hedef alınması bana, statükonun sol kanadını temsil eden rahmetli Bülent Ecevit’in, milletin oyuyla seçilmiş bir hanım milletvekiline, sadece ve sadece başörtülü olduğu için hemde TBMM çatısı altında “Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildirin.” diye gürlemesini hatırlattı.

O Bülent Ecevit ki; füruatçı hocanın desteğiyle 18 Nisan 1999 seçimlerinden birinci çıkmıştı. Füruattan ilk icraati ise başörtülü bir milletvekilinin; bırakın vekilliğini, TC vatandaşlığından bile çıkartılması olmuştu. Sırtında Haşim Hoca’nın cüppesinden bulunan bir sefil, gece yarısı yanına polisi ve medyayı alarak o hanım milletvekilinin evini basmış, onu yatağından kaldırmıştı. İşte, o Nuh Mete Yüksel’le Haşim Kılıç, bugün aynı kadrajın parçaları durumundalar.

Şu cümleye bakar mısınız?

" Bizler adil olmayı kutsal bir görev kabul eden bir medeniyetin mensupları olarak gücün ve şartların etkisiyle “gömlek değiştiren” karakterin sahibi olamayız. AYM'nin siyasi amaçlarla hareket ettiğini söylemek ya da “milli olmamakla suçlamak” içeriği ve derinliği olmayan sığ eleştirilerdir."

Ülkenin başbakanını, Anayasa Mahkemesinin Pensilvanya uzantılı twetter kararına “milli değil” dediği için açıkça yargı sopasıyla tehdit edip, meydan okuyor ve sığ olmakla itham edip küçük görüyor. Tepeden bakıyor. Gömlek değiştirmekle itham edip, siyasal bir jargon kullanıyor. Hemde bu ifadenin uçları, orada hazır bulunan tüm devlet ricaline bile isteye dokunduruluyor. Cumhurbaşkanı’na kadar herkes payına düşen azarı, şamarı alıyor.

Kim sığ, kim sığır elbette bunu zaman gösterecek. Haşhaşilerin saman dolu Zaman’ı değil tabi. Allah’ın, üzerine and içtiği zaman.

Pensilvanya’daki muhteremin karşısında esas duruşta duranların, sıra dikdatörlükle itham ettikleri, 8 kez milletten onay almış başbakana gelince aslan kesilmeleri hangi iradeyi muhatap aldıklarının da isbatı. Emekli Genelkurmay Başkanlarından Hilmi Özkök’ün dediği gibi: “Al şu bayrağı şu tepeye dik diye emir verildiğinde Pensilvanya’nın gözlerinin içine bakıyorlar.” Bunu, bu devletin memurları yapıyor. Maaş devletten, emirler Muhteremden!

 

 

 

 

 

Bank Asya’ya elkonulması riskine karşılık, “BDDK’da falancı daire başkanı bizden” diyecek kadar aklı kıt sarımsak kafalıların, devlet içerisindeki operasyonun neden SPK’dan start edildiğinide anlayacak kadar zekaları vardır her halde.

 

TOZLUK ve TUZLUK

 

1-) Çankaya Köşkü rüyalarıyla, Haşin Kılıç milli iradeye dalıp kendilerini milletin temsilcisi olarak satmaya çalışanların bu illizyonları,  Haşim Kılıç’ın CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olduğu gün tuzla buz olacaktır.

2-) Aklı haşhaşa Bulaç’lanmış İslami sosyolog, Haşhaşi Co-maatının % 7 olduğunu iddia ettiği oyunun, % 5’inin MHP-BDP ve CHP’ye gittiğini itiraf ederek, hem Muhterem’i yalanlamış oldu, hem Hüseyin Gülerce’yi tasdik etti, hem de Co-maatın nerelere kulaç attığını ifşa etti.

3-) % 7’nin %2’si Ak Parti’ye gitti diyerek, hem hala Ak Partiye çokmak sallıyor, hem manipülasyon yapıyor. Çünkü, Ak Parti’nin oyu Ak Parti’nindir. Ayrıca, Co-maatın % 7 oyu falanda yoktur.

 

NE ZAMAN ADAM OLURSUNUZ?

SPK&BDDK gibi devlet kurumlarındaki bir kısım memurların, inlerinize girilmesini engelleyemeyeceğini anladığınız Zaman.

 

 

E Mail : akpinartahsin@hotmail.com

Twitter: @akpinartahsin

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.