İnsanlığın Bittiği Yer:

Kurtuluş AYBİRDİ

İnsanlık, insan olmak, insan vasıfları taşımak…

Gün geçtikçe insanlık ölüyor, insanlık tükeniyor, insan olmamızdan kaynaklanan veya insan olmamız

anlamına gelen vasıflarımız azalıyor, küçülüyor ve yok olmaya yüz tutuyor.  Nasıl, günümüz

şartlarında artık zirveye ulaşmış, para ve maddiyat kaygısı ve düşkünlüğü, gösteriş merakı, empati

yoksunluğu, sadece ve sadece ben duygusu, insanların halinden asla anlamamak hatta acılarını

görmezden gelmek, lüks yaşam tutkusu ve bütün kıstasların yerini maddi güç ve konumun alması,

işte insanlık böyle bitmeye yüz tuttu.

Kapitalizm zenginleri daha da zenginleştirirken, fakirlerin belini kırdı. İnsanlık sanki çok eski çağlarda

Kalmış efsane bir tabir oldu. Kimse kimsenin ne acısını paylaşır oldu, ne de bir derdine az da olsa bir

merhem sürer oldu. Herkeste çok ciddi bir fakirlik, fakirleşme korkusu hasıl oldu. Acımak, merhamet,

şefkat, yardım, bu tabirler ve ifade ettiği manalar tarih oldu. Geçmişte, komşusu açken tok

gezemeyen insanlarımız şimdilerde, komşusu açken yiyip tükettikleri ile reklam yapar oldu. Ne acıdır

bütün bunlar, niçin bu hallere, bu duyarsızlıklara düçar olduk, bir düşünelim. Eğer hala aç ve düşkün

birini görünce cebimizden bir lira çıkarıp vermek çok zor geliyorsa bize, evet işte bahsettiğimiz gibi

yaşıyoruz ama yaşayan ölü şeklinde yaşıyoruz. Yaşamak eğer kuru nefes alıp vermekse evet yaşıyoruz.

Maddiyat, zenginlik, lüks, şatafat, eğlence, yeme, içme, gösteriş, bizim temel kıstaslarımız olmuşsa,

insanlığımız ölmüştür, nefes alıp veren kuru bir cesetten ibaretiz, demektir.

Bakınız, ülkemiz mi sadece böyle, Arap dünyasına bakınız, Dubai’de, Kuveyt’te gökdelenler bulutlara

varıyor, altından klozetler kullanılıyor, keklerin içine altın parçacıkları konularak yeniliyor,  zevkin,

şatafatın haddi hesabı yok, ama yanı başında bulunan, fakirlik ve açlığın pençesinde kıvranan

Müslüman ülkelere ve onların mazlum halklarına bakınız. Avrupa’da veya başka yerlerde bunların

olması belki dedirtebilir, ancak İslam ülkelerindeki bu durumu kabullenmek çok zor.

Bir alim, veli, Allah dostu insanı ve zengin, mağrur bir insanı bir meclise getirin ve bakın ki toplanan

insanlar hangisini dinlemekte ve hangisinin sözüne itibar etmekte. Sanırım bu sorunun cevabından

her şey açıkça anlaşılır… 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.