KALBİN KANAMASI!

Uğur CANBOLAT

Kanamaların en risklisi insanın kalp kanaması yaşamasıdır.

Mânâ kalbinin kanaması hiçbir fiziki kanamaya benzemiyor.

Pek çok durum kalbinizin mânâ kanamasını tekrarlatabiliyor. O tarihler, o günler yaklaştıkça kanama emareleri zuhur etmeye başlıyor ve ne yapsanız engellemeyi başaramıyorsunuz.

Kimimizin kalbi şunun için kanar, kimimizin başka şey için.

Ama kanar.

Uzun süredir uzak kaldığınız, sesinize ses alamadığınız, nefesinin sıcaklığını zihninizin kıvrımlarından atamadıklarınız vardır.

Ne yana baksanız ondan bir iz, bir işaret bulursunuz.

Şurada şunu, burada bunu yapmıştık dersiniz, içten içe, yutkuna yutkuna…

Ve bazen hıçkırarak…

Elinizi kalbinize bastırırsınız ama ne mümkün kanamayı durdurmak! Kan değilse de canan akmaya devam eder.

Beraber dinlendiğiniz, hışırtılarını dinlediğiniz ağacın altı eski tadı vermez olmuştur artık.

Yine gider hâtıralarınızı demlersiniz ama sonuna kadar içmeyi yüreğiniz kaldırmaz.

Yürürsünüz kalbinizi ve hâtıralarınızı yanınıza alıp…

Nereye yürüdüğünüzü bilmezsiniz. Kendinizi gecenin sabaha ağdığı zamanlarda sıcak bir kuytu arayan kediye benzetirsiniz. Sevilmek, sahiplenilmek, ısınmak istersiniz üşümeye devam ederken…

Bir yerlerde duramaz olursunuz. Siz dursanız da içiniz durmaz.

Haydi dersiniz, haydi yüreğimde kanayan aşk sızısı… Bize eğleşmek yaraşmaz. Yürümek vaktidir. Kendimizi bulma vaktidir. Sızımızı sarma vaktidir.

Sızımız ile derinlerimize damla damla sızma, kendimizden geçme faslıdır bu fasıl dersiniz.

Demiştik ya, kalp kanaması başka kanamalara benzemez. Beden kanaması insanı bulunduğu yerde çakılı hâle getirir ama kalbin aşk kanaması insana bir yerde durma imkânı tanımaz.

Kalbin kanaması bir aşk kanamasıdır, evet! Doyamamışlığı anlatır… Yüzyıl daha yaşasan doyamayacağını öğretir.

Kalbin kanaması bir vefa kanamasıdır, evet! Yaşananların her ânını ilmek ilmek yeniden dokumaktır. Bir daha, yetmez bir daha…

Kalbin kanaması bir ahlak kanamasıdır, evet! Her şeyi yerli yerine koymayı ve hakkını vermeyi belletir.

Kalbin kanaması bir ruh çığlığı kanamasıdır, evet! Geçmişe ses verirsin, yetmez geleceğe de sedânı ulaştırmak istersin.

Bu kanama insana Nesimi Baba gibi “Gah çıkarım gökyüzüne seyrederim âlemi/ Gah inerim yeryüzüne seyreder âlem beni” avazı saldırır.

Kalbin kanaması yazdırır insana… Sesli bazen, sessiz kimi vakit… Ama her daim yazdırır…

Kalbin kanaması kişiye hüznün elbisesini giydirir. Denizin dalgası, rüzgârın uğultusu, ağacın yaprak döküşü, ozanın sazına mızrabını atışı, kuşun cıvıldaması ona başka anlamlar taşıyıp durur.

Kalbin kanaması insanın ruh iklimini sonbahara sabitler. Siz dışarıdan baktığınızda onu ilkbahar ve yaz aylarında sanırsınız belki ama kalbi kanayanın iç iklimi dört mevsim değildir.

Kalbi kanayan uzaktakini özlüyor değildir aslında. Kayıp olanı özlemez, gayp olanı özler… Özlediği içindedir. İçine sakladığıdır.

En riskli kanama kalp kanamasıdır. Kalbin mânâ kanamasıdır.

Öyle tarihler, öyle günler vardır ki, kanama durdurulamaz.

Aksine artar.

Ve an gelir hiç engellemek istemezsiniz.

Vakit, o vakittir.

Kalbin aşk kanaması, vefa kanaması, muhabbet kanaması yaşadığı zamanlardır.

Ey kalbim!

Kanaman mübarek olsun.

Özündekine selam olsun!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.