“Kanuni” nin mahremini kurgulamak kime ne fayda sağlar?

Ünal SADE

“Kanuni” nin mahremini kurgulamak kime ne fayda sağlar?

 

Muhteşem Yüzyıl dizisinin daha fragmanlar dönmeye başlarken oluşturduğu tartışma ortamını hepimiz biliyoruz. Dizinin 1. Bölümünden sonra da tartışmalar hiç hız kesmedi…

Çok ilginç bir tespit yapmak istiyorum.

Google’da Hürrem Sultan yazıp arama yaptığınız zaman 264.000 sonuç,

Kanuni Sultan Süleymanyazıp aradığımızda ise 438.000 sonuç,

Karşımıza çıkıyor.

Muhteşem Yüzyıl yazıp arama yaptığınızda bulduğunuz sonuç ise 9.480.000

Popüler bir dizinin yarattığı etki burada çok açık bir şekilde ortaya çıkıyor.

Dizi kamuoyu önünde çokça tartışıldı. Bu köşeden biz de bir değerlendirme yaptık.

Konuşulanları yeniden sıralamak istemiyorum.

Sadece bir boyutunun altını çizmek istiyorum.

Kendilerini savunacak durumları yok diye tarihi bir kişiliği (Kim olursa olsun) canımızın istediği gibi kurgulayabilirmiyiz?

Kanuni’nin Hürrem’e olan tutkusu da bu tutkusu yüzünden yaptığı siyasal hatalar da malum. Ama bunu ifade edebilmek için hiç ayrıntısı bilinmeyen özel hayatı istediğimiz gibi hayal edebilir miyiz. Yani basit bir eğlencede, bir alemde geceyi geçirmek için “bir mendil atarak” seçilmiş bir cariye hikayesi uydurmaya hakkımız var mı?

Burada bunu yaparken “bir dizi sonuçta bir belgesel değil” savunması yapmak ne kadar masum bir savunma olur sizce?

 “Hür Adam” filminde Bediüzzaman Said-i Nursi’nin bir sahnede bacak bacak üstüne atıp Atatürk’le konuşması kurgulanmış. Bu sahne ne kadar tartışıldı hatırlayın. Hazretin aldığı terbiye gereği bacak bacak üstüne atıp atmayacağını bir kenara bırakalım. Velev ki atmış. Tahammül edemeyenler çıkmadı mı?

Yine hatırlayalım:

Can Dündar’ın “Mustafa” filmine getirilen eleştirileri.

Filmde Atatürk yalnızlık çeken, sıkıntılı bir insan olarak gösterildi diye az mı eleştirildi.

“Bütün millet arkasında olan bir insan nasıl böyle tasvir edilir, eleştiriler” yorumlarını gülümseyerek dinlemedik mi?

Taha Akyol’un ifadeleriyle: “Halbuki Atatürk’ün nasıl yalnızlık sıkıntısı çeken ... bir lider olduğunu en yakınındaki isimler, mesela Falih Rıfkı, mesela Hasan Rıza Soyak yazmışlardı.”

Aslında burada anlatmaya çalıştığım şeyi Şamil Tayyar’ın şu cümlesi tam olarak ifade ediyor:

“Hür Adam’daki tarihsel gerçeğe öfkelenenler, Kanuni’deki sapıklıklara “kurgu” diyerek aradan sıyrıl” maya çalışmaları esas gariplik ve tezatı oluşturmuyor mu?

Tarihi değerlerimize hukuki bağlamda değil ahlaki bağlamda yaklaşmamız gereğinin en iyi örneği de bu kıyaslama ile ortaya çıkacaktır.

Koskoca tarihçiler (İlber Ortaylı) TV’ye çıkıp Kanuni’nin hayatında böyle şeyler vardı. İnkar mı edelim diyorlar.

O zaman soruyorum. Her türlü değerimizin altını boşaltırsak hangi değerlerden güç alacağız.

Osmanlı Padişahlarının hepsi de bizim zengin kültür ve tarihimizin önemli figürleridir ve hepside bizim değerimizdir. Onları anlamaya çalışmak, onları gerektiğinde eleştirmek bize güç de verir. Ama insani yönlerini deşeleyip karalamak ne fayda sağlar? Çocuklarımıza saygı duymayacakları, içi boşaltılmış bir tarih mi sunmak istiyoruz. Ve düşünüyor muyuz bundan kimler fayda sağlar…

“Muhteşem Yüzyıl” a bir kez de bu pencereden bakmak zorundayız.

 

Not:Yazıyı yayına vereceğimiz sırada RTÜK Muhteşem Yüzyıl hakkındaki kararını verdi. Karar tam da bizi teyit eder şekilde çıktı. Karar özetle şu şekilde “tarihe mal olmuş bir şahsiyetin mahremiyeti konusunda gerekli hassasiyetin gösteril”mediğinden hareketle kanal uyarılmış ve tekrarı halinde programın yayının 1-12 kez arasında durdurulabileceği karara bağlanmıştır. RTÜK’ü kamuoyunun hassasiyetleri ile örtüşen, tarihe vefa duygusuna uygun kararından dolayı kutluyorum. Bu kararın alınması için RTÜK’ü şikayet yağmuruna tutan tüm duyarlı kesimleri kutluyorum.

unalsade@mynet.com

  

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.