Kendimizi unutarak model olunabilir mi?

xxx135

İslam dünyasına model ya da örnek olmak gündeme geldiğinde zevkten kendimizden geçiyoruz. Toplumun her kesimi bu konuda bir anda ortak bir noktada buluşabiliyor. Hatta, ülkemizde insanların inançlarını inandıkları gibi yaşamalarını demokratik rejim için tehlike, bazı kesimler için baskı olarak görüp takdim edenler bile Türkiye'nin özellikle İslam dünyasına model olması hususunda görüş birliği sağlayabiliyorlar. Ama kendi insanımıza, bu ülkeyi oluşturan tüm kesimlere insan hakları konusunda aynı hakların verilmesi ve teminat altına alınması söz konusu olduğunda bu görüş birliği bozulabiliyor.

Kendi ülkemizde insanların ana dillerini öğrenmeleri/öğretmeleri, herkesin inancını inandığı gibi yaşaması gündeme geldiğinde bir anda ülke bütünlüğü gibi bir takım endişeleri gündeme getiren kesimler din Arap Dünyası söz konusu olduğunda hemen Türkiye'nin bu ülkelere örnek olabileceği düşüncesini gündeme taşımaları sanıyorum üzerinde durulması ve düşünülmesi gereken bir husustur. Özellikle bu hususta bir samimiyet krizinin olup olmadığı tartışılmalıdır. Çünkü, ülkemiz açısından demokratikleşme çabalarını 1920'den başlatırsak 90 yıl, yok eğer çok partili hayata geçtiğimiz 1946'dan başlatırsak yaklaşık 65 yıldır bir mücadele verildiği halde bugün geldiğimiz noktada ülkemizde insan hak ve özgürlülerinin tam manasıyla teminat altına alındığını, demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile işlediğini, kısacası halkın iradesinin hiçbir müdahaleye maruz kalmadan tecelli ettiği ve ülke yönetimine hakim olduğunu söylememiz mümkün değilken ille de başka ülkelere modellik rolüne soyunmanın kendi kendimizi tatminden öte bir anlamı olabilir mi? Hemen belirteyim ki gönlümüz elbette ülkemizin örnek olmasını, diğer ülkelerdeki rejimlerin belirlenmesinde katkısının olmasını ister. İster ama önce insan haklarını kendi insanımıza sağlamamız gerekmez mi?

Hemen belirteyim ki mesleğim gereği pek çok İslam ülkesini ziyaret ettim, oralarda her kesimden insanlarla görüşme ve sohbet etme imkanı buldum. Bu ülkelerde halkın Türkiye'yi ağabey olarak gördüklerini, hâlâ bazı ülkelerin bazı bölgelerinde Osmanlı Sultanları adına hutbe okunduğuna şahit oldum. Söz gelimi Sudan'ın en ücra köşesinden bir çölün kıyısında görüştüğümüz insanların tavrı ve ilgisi insanı heyecanlandırıyordu. Ancak, bu heyecanlanışın sebebinin daha çok ülkemizin geçmişi ile ilgili olduğunu söylemek durumundayız. Hemen belirtelim ki ülkemiz tüm İslam dünyasına örnek ya da model olabilecek potansiyele sahiptir. Bu potansiyeli de tarihinden geliyor. Her ne kadar bazı İslam ülkelerinde Osmanlı aleyhine kendilerini devrimci ilan eden yönetimler tarafından bir hava oluşturulmaya çalışılmış ve bunun sonucu bazı çatlak sesler çıkıyor olsa da bu anlayışın halk tabanında destek bulmadığını söylemek isterim. Daha devlet geleneği bile oluşmamış bazı ülkelerde bazı kişilerin özellikle petrol zenginliği sebebiyle havaya girmiş olduklarını da gördük ve onlara gereken cevabı verdik ve geçmişi hatırlattık. Ancak dediğim gibi bu söz konusu toplumlarda genel bir refleks haline gelmemiş/gelememiştir. Bunun için Türkiye'nn model olması Amerika ya da bir başka Batı ülkesine göre daha fazladır. Ancak, önce bizim kendi değerlerimize karşı yürüttüğümüz mücadeleden, mensubu olduğumuz medeniyetten utanmaktan vazgeçmemiz gerekiyor. Kısacası yönümüzü körü körüne Batı'ya çevirmişliğimizi ve Batı'nın taklitçiliğini sürdürdüğümüz sürece İslam dünyasına model olmamız zordur. Eğer olabilirsek onları da bir çelişkiler yumağının içine sürüklemekten öte bir katkımız olmaz.