Kılıçdaroğlu nerede kaybetti?

xxx78

CHP'nin çiçeği burnunda genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gazeteleri okumaya devam ediyorsa herhalde çok şaşırıyordur: Birkaç gün öncesine kadar kendisinden bir Talleyrand, bir Churchill çıkarma yarışına girmiş olan kalemler, şimdilerde dozunu hergün biraz daha artırarak, yerin dibine geçirme yarışındalar...

Şaşırıyorsa hiç şaşırmasın. Olmayan özelliklerini öne sürerek kendisini göklere çıkarttıklarında da beceriksizliğiyle alay ederek yerin dibine geçirdiklerinde de samimi olmayan, 'ideolojik at gözlükleri' yüzünden burunlarının ötesini göremeyecek körlükte yazarların hakkında ne yazdıklarının zerre kadar değeri yok çünkü.

Hiç değilse partisine oy vermesini beklediği halk nezdinde...

Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu süreçte en büyük hatası, gündemini belirler ve üslubunu ayarlarken şimdi kendisini eleştirmekte yarışa çıkanların görüş ve tercihlerine öncelik vermesiydi. Şu son bir ayın gazetelerine göz atıldığında görülecektir; halka ters gelen ve kanaat belirlerken 'Evet' tarafına kaymasına yol açan ne yanlışlıklar varsa, 'yandaşlığa soyunmuş' gazetelerde manşet yapılmıştı. Kendi tabanının bile TV mülâkatlarını izlemediğinin ipucu 'reyting' listelerinden çıkarılabilir.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ı defalarca izleyen insanlar, CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu ekrana çıktığında başka kanala geçmeyi tercih etti.

İstediği kadar "Ben başarılıyım, yüzde 42 oyun bütünü benim" desin, henüz bilinmeyen bir politikacıyken aday olduğu İstanbul belediye başkanlığı seçiminde partisine kazandırdığı ivmeyi, bu halkoylamasında sürdüremedi Kemal Kılıçdaroğlu...

Siyasi hayatta en şanslı politikacılar CHP'yi yöneten kadrolardır; 'altı ok' bayrağı fazla zorlanmadan halkın yüzde 30'unu etrafında birleştiriyor çünkü. En ücra köylere gitseniz, oralarda dahi, üç-beş göbekten 'CHP'li' bilinen ailelerle karşılaşırsınız. Kendilerini değişik sıfatlarla tanımlayan Ak Parti'ye öldürseniz oy vermeyecek bayağı hareketli bir kesim ise CHP'nin kentlerdeki oy deposunu teşkil ediyor.

CHP'yi yöneten kadrolardan ve özellikle genel başkan koltuğunda oturan kişiden beklenen, kemikleşmiş yüzde 30'luk tabanı arkasında tutarken partiye yeni oylar kazandırmasıdır. Halkoylamasında çıkan yüzde 42 'Hayır' sonucu Kılıçdaroğlu'nun başarılı olamadığını gösteriyor.

Aksini iddia edenlere en iyi cevabı "Daha dün aldığım et ne oldu?" sorusuna eşinin getirdiği "Kedi yedi" açıklaması üzerine sıska kediye bakıp kafasını kaşıyan Nasrettin Hoca, "Kedi buysa et nerede, et buysa hani kedi?" sorusuyla vermişti. Yüzde 42'nin hepsi CHP'ye aitse Devlet Bahçeli'nin tabanının, sesi gür çıkan medya ve sanat hayatındaki destekçilerinin katkıları nerede?

En sert eleştiriler, Ak Parti'yi iktidardan edeceği umuduyla halkoylamasında CHP'yi destekleyen medya ve sanat çevreleri destekçilerinden geliyorsa, sebebi, Kılıçdaroğlu'nun onlara yaşattığı hayal kırıklığıdır. Bir Talleyrand, bir Churchill olduğuna zaten inanmıyorlardı, ama bir Mustafa Sarıgül bile olamadığını gördüler. Bu hayal kırıklığını onlara yaşatmayacaktı Kılıçdaroğlu.

Yaşatmayacaktı, çünkü birkaç günde kendisini CHP genel başkanlığı koltuğuna tırmandıranlar onlardı; desteklerini geriye çektiklerinde geriye Kemal Kılıçdaroğlu kalmıyor maalesef...

Galiba açmaz da burada: Canını dişine takarak yürüttüğünü hepimizin gördüğü kampanya sırasında, her okuduğu destek yazısına göre politika belirlemek ve söylemini köşelerde rastladığı sert ifadelere bakarak keskinleştirmek yerine, vatandaş karşısında 'kendisi' olabilmeye çalışsaydı, sonuçta sandıktan farklı bir tablo çıkmasaydı bile, halkın gözünde kazanacağı değerle, Kılıçdaroğlu, bugün çok farklı bir noktada olabilirdi.

Olamadı. Genel başkanlığı kendisini oraya getirenlerin insafına kalmışsa, sebebi budur.