Kız çocukların ırzına geçme içtihadı...

xxx23

Kaymakamlık Yazıişleri Müdürü ve bir yüzbaşının da aralarında bulunduğu 28 kişinin Mardin’de 2002 yılında yedi ay boyunca sürekli tecavüz ettiği 12 yaşındaki N.Ç.’yi hatırlıyor musunuz?

Olayın ortaya çıkmasıyla N.Ç.’yi pazarladığı öne sürülen iki kadın ve 25 erkek tutuklanmıştı.

Davanın ilk duruşması 24 Şubat 2003 yılında yapıldı.

Aynı yılın altıncı ayından sonra davada hiç tutuklu kalmamıştı...

Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise ancak sekiz yıl sonra, Şubat 2011’de karar verdi.

13 sanığı, ‘15 yaşından küçük çocuğun ırzına geçtikleri’ gerekçesiyle alt sınırdan beş yıl hapisle cezalandıran mahkeme, altıda bir oranında iyi hal indirimi yaparak, cezayı dört yıl iki ay olarak belirledi. 11 sanığa da aynı maddeden alt sınırdan beşer yıl hapis cezası verdi. Bu cezayı ‘suçun birden fazla kere işlenmesi nedeniyle altıda bir oranında artıran’ mahkeme, bu sanıklara da takdir indirimi uyguladı ve nihai cezayı dört yıl 10 ay olarak takdir etti. 18 yaşından küçük bir sanığa da üç yıl iki ay ceza verildi. Bir sanık ise eyleminin teşebbüs aşamasında kalması nedeniyle sadece bir yıl dört ay hapse mahkûm edildi.

Böylece, cezalarda en alt sınır uygulanmış oldu. Mahkeme, sanıkları en alt sınırdan cezalandırma gerekçesi olarak da ‘küçük kızın her şeyin farkında oluşunu’ gösterdi...

Peki, dönemin Kızıltepe Kaymakamlık Yazıişleri Müdürü’nden, Mardin’de görevli yüzbaşıya, Kızıltepe Mehmetçik İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı’ndan Yeni Mahalle Muhtarı’na bütün o ‘tecavüzcüler’ ‘her şeyin farkında’ değil miydi?

Kısacası...

Bu coğrafyada 12 yaşındaki küçücük bir kız çocuğu ‘her şeyin farkında’ ise kentin tüm önde gelenleri onun ırzına geçebilirdi...

***

Üstelik tecavüz sanıklarına Adli Tıp’tan da destek gelmişti...

Zaten mahkeme de kararında, İstanbul Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu’nun, N.Ç. ile ilgili raporuna da yer veriyordu.

Raporda, kız çocuğunun, ‘olayın ahlaki kötülüğünün farkında olduğu’ yazılıydı.

Mahkeme, kararını bu rapor üzerine kurmuştu:

‘N.Ç.’nin mağduresi olduğu olayların ahlaki kötülüğünün farkında olduğu, bu olaylara ruhsal yönden karşı koymaya muktedir olduğu halde kendi iradesiyle para kazanmak amacıyla sanıklar T. ve E. ile irtibata geçtiği veya bunlarla irtibata geçen diğer sanıklarla ilişkiye girdiği anlaşılmaktadır.

Adli Tıp’ın tespitine göre, mağdurenin olay tarihindeki gerçek yaşı 15’tir. Sanıkların maddi veya manevi bir cebir kullandıklarına dair unsurun bulunmaması, mağdurenin yaşının da kanunun suç olarak kabul ettiği 15 sınırında olması nedeniyle, sanık T. ve E. dışındaki sanıklar için cezaların alt sınırdan tayin edilmesi gerektiği kanısına ulaşılmıştır.’

***

Avukatlar kararı anında temyiz ettiler...

Geçen gün, Yargıtay Başsavcılığı’nın 12 yaşındaki kız çocuğu için yerel mahkemenin ‘küçük kızın her şeyin farkında olduğu ve sanıkların en alt sınırdan cezalandırılması’ talebine destek verdiğini okudum.

Dosyayı inceleyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 14. Ceza Dairesi’ne gönderdiği yazıda yerel mahkemenin kararının onanması yönünde fikir bildirmekteydi...

Şimdi, Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin alacağı karar merakla bekleniyor...

Daire, Başsavcılığın mütalaasına uyar ise ‘12 yaşındaki küçücük bir kız çocuğu her şeyin farkında ise kentin tüm önde gelenleri onun ırzına geçebilir’ anlayışı içtihat haline gelecek...”

***

‘Bıçaklanmış kanlı çıplak kız bedeni’ başlıklı yukarıdaki yazıyı 11 Ekim Salı günü yazmıştım...

Yargıtay 14. Ceza Dairesi, Mardin’de babası yaşındaki 26 kişinin tecavüzüne uğrayan 13 yaşındaki N.Ç. hakkında yerel mahkemenin verdiği ‘sanıklarla rızasıyla birlikte olduğu’ yönündeki kararını maalesef önceki gün onayladı.

‘12 yaşındaki küçücük bir kız çocuğu her şeyin farkında ise kentin tüm önde gelenleri onun ırzına geçebilir’ anlayışı artık Türkiye’de içtihattır. Tecavüzcü oligarşik düzenin gözü aydın olsun...