Çileli ve zorluklar içinde geçmiş bir çocukluk, mücadele ile geçmiş bir hayat, büyük imtihanlarla sınanmış bir ömür. Hocamı yakından tanıma imkânım olmadı; yani kendisi ile alışveriş yapmadım, yolculuk yapmadım, emanet alıp vermedim. Lakin kendisi ile komşuluk yaptım, yanana namaz kıldım, ardında namaz eda ettim. Evine misafir oldum evime misafir oldu. Taziyesine katıldım taziyeme geldi. Özel gecelerde Huzeyfe Camisindeki sohbetlerinin birazını dinledim. Televizyonlardaki yaptığı programlarının bir kısmını seyrettim. Gayretini ve yaptığı çalışmaları hep takdirle izledim. Ve kendisine her zaman dua ettim.
BİZ GİTTİK KLANLAR SAĞOLSUN
Şu anda yazacak o kadar çok bilgi varki…İlk önce Merhumun ve bizlerin hemşerisi olan Mevlana’nın şu dizeleri yazıya girişi taçlandırsın:
BİZ GİTTİK
“Biz gittik, kalanlar sağ olsun;
Doğan, eninde sonunda ölür.
Gök kubbede oturanlar iyi bilir;
Damdan bir taş atıldı mı düşer.
Hırsı bırak, kendini boş yere harcama.
Şu toprak altında çırak da bir, usta da.
Hiç naz etme, a güzel,
Bu mezarda ne Şirin’ler var ne Şirin’ler,
Ferhat gibi yok olup gittiler.
Direği yelden yapı, a güzel,
Dayansa dayansa, ne kadar dayanır.
Kötü idiysek, geçtik gittik kötülüğümüzle,
İyi idiysek, hayırla anın bizi.
Zamanının tek eri olsan bile,
Bir gün gidersin sen de tek tek gidenler gibi.
Yok olmayı istemiyor musun,
İyi şeylerden evladın olsun.
İyiliklerin bükülmüş ipliğidir kalan,
Odur dünyaya direk olanların canı…”
MÜ’MİNİN NİYETİ AMELİNDEN HAYIRLIDIR
(Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, II, 194))
Dün merhumun Mekke’de vefat ettiği haberini vefat haberini aldım. Hemen, “ İnna lillah ve innaileyhi raciuun” deyip Fatiha ve ihlaslarımı okuyup ruhuna bağışladım. Sonra 2002 de başlayan tanışıklığımız ve komşuluğumuz süresince onun yaptıklarını hatırlamaya çalıştım. Siyasi çalışmaları, vakıf çalışmaları, irşad çalışmaları, vaazlar, tv sohbetleri, öğrencilere burslar, ta Afrika’ya uzanan yardım faaliyetleri… Merhum, hep bir gayretin ve çabanın içinde idi. Rabbim kendisini başta niyeti, ardından gayretleri ve çabaları mucibince mükafatlandırsın. Bizler onun gayretine ve çabalarına şahit olduk. Bu sebepten hayırla ve takdirle anarız kendisini. Niyet ise (başlıktaki Hadisin mucibince) amelden daha üstündür. Bu konuyu anlatan şu misal ne kadar değerli değil mi: Kadı Iyâz şöyle anlatır:
Horasan sultanı ve kahramanlarından Amr bin Leys öldükten sonra onu sâlih bir zât rüyada gördü ve aralarında şu konuşma geçti:
“–Allah sana ne muamelede bulundu?”
“–Allah beni affetti.”
“–Allah seni ne sebeple affetti? Hayatında nasıl bir amel işledin ki affa mazhar oldun?”
Bunun üzerine Amr bin Leys şöyle cevap verdi:
“–Günlerden bir gün yüksek bir tepeye çıkmıştım. Oradan askerlerime baktım. Onların çokluğunu ve ihtişamını seyredince;
«Keşke Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- zamanında vâkî olan gazvelere ordumla beraber iştirâk edip de O’nun uğrunda fedâ-yı cân eyleyen bahtiyarlardan olabilseydim…» diye hislendim.
İşte bu niyet ve iştiyâkımdaki ihlâs sebebiyle yüce Allah, bana rahmetiyle muâmele ederek günahlarımı bağışladı ve beni sonsuz nimetleriyle mükâfatlandırdı.” (Kadı Iyâz, Şifâ, II, 28-29)
(Bu bilgi bizler için çok kıymetli. Çünkü Türkiye’de yaşayan insanların çoğu ameli eksik olsa da, dini bilgisi zayıf olsa da birçok mevzuda olduğu gibi Gazze meselesinde de Amr bin Leys gibi düşünüp ‘Allah’ım keşke büyük bir gücüm olsa da Gazzeli mazlumlara yardım etsem’ diye düşünüyor)
VEFATINDAN SONRA DA İRAŞADA DEVAM
Biz mü’minler inancımız icabı öllerimizi hayırla anarız.
Ölüyü Tezkiye Etmenin Anlamı
Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
Peygamber aleyhisselâm ile bazı sahâbîler birlikte bulunurlarken onların yanından bir cenaze geçti. Ashâptan bazıları o cenazeyi hayırla andı. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
- “Kesinleşti” buyurdu.
Sonra bir cenaze daha geçti. Orada bulunanlar onu da kötülükle andılar. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem yine:
- “Kesinleşti” buyurdu.
Bunun üzerine Ömer İbnu’l-Hattâb:
- Ne kesinleşti Ya Resulallah? diye sordu. Peygamber Aleyhisselam da şöyle buyurdu:
- “Şu önce geçen cenazeyi hayırla andınız; bu sebeple onun Cennet’e girmesi kesinleşti. Bu berikini kötülükle andınız; onun da Cehennem’e girmesi kesinleşti. Çünkü siz (mü’minler), yeryüzünde Allah’ın şahitlerisiniz.” (Buhârî, Cenâiz 86…)
Ali galip Hocam Allahın izni ile yaptığı çalışmalarla kapanmayan bir amel defteri açtı. Evlatlarını hak yolda yetiştirmek için gayretler gösterdi. Dünyalık acıların en büyüğü evlat acısını iki kez tattı sabretti. Dünyalığa meyletmeyip, ilim, irfan, yardım çalışmaları yaptı. Allah rahmet eylesin
VEFAT ETTİKTEN SONRA İRŞADA DEVAM EDİYOR
(MEKKE-BEKKE)
Hocamım Tv lerde yayınlanıp internete atılan çokça videosu var. Ben bu yazıyı yazmak için internette şöyle bir tarama yaptım. Maşallah çok fazla video (eser bırakmış geriye. Elbette kitaplar hala çok önemli lakin günümüzde artık iletişim internete kaydı. Hocamın sohbetleri bu açıdan daha güncel ve daha tesirli. Böyle yaptığı içinde irşadı epey devam edecek. Hatta şunu söyleyeyim onun videolarına bakarken vefatından 9 gün önce yaptığı son sohbetinde takıldığım bir konuyu açıklayıp bana bir müjde verdi. (İrşada devam) Şöyle ki biz hacca gittiğimizde yaşımız ve rahatsızlıklarım sebebi ile her zaman Kâbe’ye gidemiyorduk. Namazlarımızın bir kısmını Otele yakın mescitlerde veya otelde kılıyorduk. Kendi kendimize, “acaba bu namazlarımızda 100 bin kat kategorisine giriyor mu “diye düşünüyorduk. Hocam bunu son konuşmasında (Mekke – Bekke,) ayırımı ile Mikat sınırları içinde kalan her yerde bu müjdenin geçerli olduğunu söyleyerek (Youtbe Ali Galip DOĞAN Hoca Sohbetleri 278 yazarsanız çıkar) mezarından bizi irşad etti. Allah razı olsun.
Bu yazımı Üstadın şu mısraları bitirmek güzel olacak:
ÖLÜM GÜZEL ŞEY
“Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun!
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!
Kapı kapı, yolun son kapısı ölümse;
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse!
O demde ki, perdeler kalkar, perdeler iner,
Azrail'e hoş geldin, diyebilmek de hüner
Merhumun yakınlarına düşen görev Güzel ve hayırlı işler yaparak merhumun amel defterini açık tutmak; sevenlerine düşen görev ise Onu hayırla anıp Fatihalar Yasinler göndermek.