KÖTÜLERİN İYİ GÖRÜNME GAYRETİ!..

Uğur CANBOLAT

ETİK açıdan herkes kendini iyi bir yerde görmek ister. Böyle hissetmeye çalışır.

İnsanın kendine olan güveni, özsaygısı, toplumda konumlandırmak istediği yer bakımından bu duygusunu daima besler.

Kötülüklerini bastıracak bir iyiliği, bir hayrı olduğunu vehmeder. Kendisini başkalarına verdiği zararlar üzerinden değil, yaptığı iyilik kırıntılarını büyüterek iç sesini susturmanın peşine düşer ve buradan tanımlar.

Bu böyledir. Başka türlü yaşayamaz.

Bu hususta o kadar ileri gidebilir ki inanmakta güçlük çekersiniz.

İrtikâp ettiği kusurun karşına geçip onun bir numaralı düşmanı ve o konunun yalnız ve yılmaz bir savunucusu pozisyonunu benimser.

Bu alanda nutuklar atabilir. Söylemler bile geliştirebilir.

Belki de en çok kötülerin kendilerini iyi hissetmeye ihtiyaçları vardır. Kim bilir?

Yıllar evveldi. Kardeşim anlatmıştı. Çalıştığı iş yerinde işçilerini her türlü haksızlığa maruz bırakan patronları her gün kendi memleketlerinde fakire fukaraya çok sayıda ekmek dağıtıyorlarmış.

Çalıştırdıklarının hakkını vermekten imtina edenler birilerine karşı ne kadar hayırhah olduklarını her gün deklere ediyorlarmış.

Yaptıkları bu yardımlar sebebiyle de muhtemelen vicdanlarını susturmuşlardı.

İyi olmak, iyidir.

Kötülüklerini bastırmak için iyi hissetmeye çalışmaksa kötü…

Gerçeğe kendini kapamak demektir bu.

Kendini hakikate kapatan, ondan kendisini perdeleyen kişi gönül aydınlığına ulaşabilir mi hiç?

Kime sorsanız elbette kendisinin iyi olduğunu söyleyecektir. Peki, gerçekten toplumda bu kadar iyi var mıdır?

Kendini iyi olarak tanımlayanların hepsi iyiyse neden her yana kötülük kazanları kurulmuş durumda? Burada bir hesap hatası yok mu sizce?

Şunu da fark etmemiz gerekir ki, kendilerini iyi olarak takdim edenlerin çoğu buna içtenlikle inanır. İman eder.

Çevresini de muhtemelen inandırmıştır.

Herkes iyiyse çevremizde pıtrak gibi ortaya çıkan ve her paçaya yapışan kötülükleri kimler yapmaktadır acaba?

Onlara göre başkaları yapmaktadır. Ötekidir kötü olan daima. Bizim mahalle her zaman yunmuş yıkanmıştır. Kişinin kendisi mi? O zaten daima zemzemlerle durulanmıştır. Dupdurudur.

Kötülüğü dışarıda aramak, kendimizden ötede aramak belki bir ipucudur.

Kötüler iyilik iddiasında olurlar. Güçlü savunmaları görülür. Hep böyle olmuştur.

Ya iyiler?

İyiler iddiasızdırlar.

Hatta umumiyetle kendilerini kerih görürler. Hata ile malul olduklarını ifade ederler.

“Bakmayın dışımıza, iyi göründüğümüze, dilimizde hayır cümlelerin olduğuna… İçimizi bir görseniz, ah bir görseniz. Selam bile vermezsiniz” derler.

İyi görünmek isteyen, dürüstlük postuna bürünen, içlerinde kötülük kazanını kaynatanlar ise daima kendilerini iyi, başkalarını kötü görür ve gösterirler.

İşte bize bir ölçü. Kötülerin iyi görünme çabaları rahatsız edici noktalara ulaşırken, iyiler, iyiliklerini söylemeye edep ederler.

Yolumuz hep iyilerle kesişsin.

Kötülerin kötülükleri de kendileri de hep bizden ırak olsun!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.