“Kurgulanmış Korku”dan daha iyisi yoktur!

xxx444

“Seçime kadar ABD topraklarına yeni bir terörist saldırı düzenlenirse, bu durum çok işimize yarar!”

“11 Eylül Kurgusu”nu akla getiren” bu sözlerin sahibi kim mi?

Cumhuriyetçi başkan adayı John McCain'in seçim kampanyasının başdanışmanı Charlie Black!

Black'in Fortune dergisinde yayınlanan bu ifadeleri ortalığı karıştırdı…

Oysa, Black'e teşekkür borçluyuz:

Bu çıkışı, o denli öğretici ve aydınlatıcı oldu ki, helal olsun kendisine!

* * *

McCain'in siyasi danışmanı için “iyi bir korku”dan daha elverişli bir şey yok…

Verdiği şu örneğe özellikle dikkat ediniz; en az birincisi kadar “alacakaranlık kuşağı” malzemesi içeriyor:

Black, Benazir Butto suikastının talihsiz bir olay olduğunu ancak bu hadisenin “tam zamanında dünyada kaosun ne kadar yakın olduğunu” hatırlatarak, McCain'in New Hampshire ön seçimini kazanmasında önemli rol oynadığını vurguluyor!

(Butto suikastı, New Hampshire'daki ön seçime iki hafta kala yaşanmıştı. McCain bu eyalette seçimi kazanarak favori haline gelmişti.)

* * *

Danışmanının açıklamaları tabiatıyla John McCain'i zor durumda bıraktı:

Cumhuriyetçi başkan adayı, vaziyeti kurtarabilmek için Black'e “Neden böyle söyledi, anlayamıyorum. Söyledikleri doğru değil. Şiddetle katılmıyorum” diyerek tepki gösterdi…

Bakınız, McCain danışmanı gibi göstere göstere çam devirmiyor; siyaseten onun sözlerine tepki göstermek zorunda kalıyor, ama aslında ondan çok farklı bir yerde durduğu söylenemez…

Ekonomi dergisi Fortune'ın editörü David Whitford, McCain'e “Amerikan ekonomisine en uzun vadeli tehdidi” sorduklarını yazdı…

Whitford'un aktardığına göre, McCain “biraz düşündükten sonra” şu cevabı vermiş:

“Ekonomiye en büyük tehdit radikal İslamcı aşırılıktır!”

Gördüğünüz gibi, McCain de en az siyasi danışmanı kadar “korkutmayı” seviyor:

Black'in malum laflarına -tersini söylese de- en fazla inananlardan biri kendisi; ama o denli açıktan oynayamaz ki, Fortune'a ancak bu kadarını yetiştirebiliyor!

Amerikan siyasi tarihinin “en iyi korkutan” başkan adayları veya başkanları doğal olarak Cumhuriyetçilerin arasından çıkmıştır.

* * *

Perde arkası hakkında yeterince kanıt elde edilmiş kimi büyük hadiseler için bile “Bırakın artık şu komplo teorilerini” diyerek her defasında kamuoyunu yanıltmaya tam teşebbüste bulunan “İçimizdeki Amerikan muhipleri” Charlie Black'in şu son sözlerine ne diyecekler, acaba?

Elbette yine “komplo teorisi” diyeceklerdir!

Her iddiaya hatta kesinleşmiş kanıtlarla desteklenen tezlere dahi istisnasız “komplo teorisi” diye karşı durabilmek, bu tiplerin en çürütücü özelliğidir; en az “olup biten her şeye kafadan 'komplodur' etiketi yapıştıranlar” kadar konforlu bir mevkide uçarlar, ayrıca…

“Sözkonusu olan ABD ise” akıllarını kullanmak veya kuşkulanmak işlerine gelmez:

Mesela, “11 Eylül Saldırısı”yla ilgili onlarca kanıta yüzlerce kuşkuya gözlerini yummuşlar, kulaklarını kapatmışlardır.

* * *

JFK Suikastı'nın kesinleşen perde arkası bu konudaki en iyi örnek de; bendeniz son dönemde arka planı aydınlanan en çarpıcı hadiseyi hatırlatmakla yetineceğim:

1976'daki meşhur “Entebbe Baskını” hakkında öne sürülen kimi tezlere de yıllar yılı “komplo teorisi” diye burun kıvrılmıştı.

Geçen Haziran ayında “31 yıl sonra günışığı gören” gizli belgeler; İsrail istihbaratının 1976'da FKÖ'ye sempatiyi sona erdirmek için “Filistinli militanların uçak kaçırmalarına göz yumdukları” gerçeğini ortaya çıkarmıştı…

Uçak kaçırılmadan önce, İsrail istihbarat uzmanları Uganda'nın Entebbe Havaalanı'nda keşif operasyonu dahi yapmıştı.

Uçağı kaçırmalarına “operasyonel destek verilen” Filistinli 4 militan dünya kamuoyuna “katil” gibi sunulmuş; finalde İsrailli komandolar Telaviv'e 4 bin kilometre uzaklıktaki Entebbe havalimanına baskın düzenlemişlerdi…

Entebbe olayından sonra FKÖ ciddi bir darbe almış; İsrail ise “tehdit altında olduğu” tezini güçlendirmeye yarayan “son derece elverişli bir hadise”ye kavuşmuştu!