Maşaallah ve İnşaallah demek

Selma ÖZTÜRK

Lisanlara baktığımızda ve lisan tahlilinde bulunduğumuzda her lisanın kendine göre bir oluşumun ve bir mantığın olduğu farkederiz. Bazı lisanlarda mevcut olan kelime ve kavramlar diğer lisanlarda bulunmamaktatır. Bu bilim dallarında da böyledir. Mesela tıpçıların kendilerine has özel terimleri vardır. Hukukçular ve psikologlar da kendi meslek alanlarında özel kavramlar bilir ve kullanırlar. Böyle bir (almancada Fachsprache dediğimiz) özel “bilim” dili İslam dininde de mevcuttur. Müslümanların da kendilerine mahsus bir özel “İslam dili” vardır. Lakin bu günümüzde bizler tarafından pek kullanılmaz, o başka... Burada bu konuyla ilgili bazı seçkin misaller verelim, fakat en önemli olan iki ana kavram üzerinde biraz durup onları özellikle tahlil edelim, efendim!

 

Yaradana karşı olan şükür ve minnet borcumuzu “Elhamdulillah” kavramıyla dile getiririz. El- Hamd, yani övmek manalarına gelen bu kelime, bizleri mütemadiyen (sürekli, aralıksız) yaradanın kim olduğunu ve yeryüzündeki bütün nimetlerin kimden geldiğini hatırlatır.

 

Bundan ziyade birde çok önemli ve kullanılması gereken başka bir cümle daha vardır: “Ceza k’Allahu hayran”. Bir hadise göre Peygamber Efendimiz bir insanın başkası tarafından bir iyilik gördüğünde ona şükranını ifadelendirmek için bu cümleyi kullanmasını tavsiye ediyor. “Ceza k’Allahu hayran”, “Allah senin karşılığını hayır ile versin”. Veya “Allah sana hayırla karşılık versin.” Anlamına gelir. (Buradaki arapça olan ceza kelimesi bizim bugünkü kullandığımız türkçedeki cezayla aynı manaya gelmemektedir. Ceza kelimesi arapçada karşılık manasını taşır ve ilave edilen kelimeyle anlamı tamamlanır.) Günlük hayatımızdaki ilişkilerde bu cümleyi kullanıp tatbik etmeyi tavsiye ederim. Peygamber sünnetini yerine getirmiş oluruz.

 

Gelelim en önemli iki cümleye. Bunlar “Maşaallah” ve İnşaallah” cümleleridir. Bizler bu iki cümleyi belki kelime olarak biliriz, fakat bunlar birer cümledir. Maşaallah ve İnşaallah cümlelerinin kullanılmasının önemli ve gerekli olduğunu Kehf Suresinden anlaşılmaktadır. Kehf Suresi malum Kur’an-ı Kerim’in 18. suresidir ve arapçadan mağara demektir. Bu surede Allah-u Teala üç çeşitli kıssalardan (hikayelerden) bahseder. Bunların ilki Ashab-ı Kehf kıssasıdır, yani mağara arkadaşları diye adlandırılan gençlerin hikayesidir. İkinci hikaye iki bahçe sahibi olan bir adamın ve onun arkadaşından bahseder. Üçüncü ve son hikaye ise Hz. Musa ve Hızır Aleyhisselam’ın hikayesidir. Kehf Suresinin iki önemli ayeti vardır ki, bunlar göze çarpmakta ve dikkat çekmektedir. Bu ayetlerin ilkinde Allah şöyle ifade buyurmaktadır: “Sen bir iş yapacağın zaman (veya bir iş hakkında), ‘Ben bunu yarın yapacağım’ deme. Ancak ‘İn yeşa Allah’ demekle yap. “ Bu ayetten anlaşılıyor ki, insanoğlu yaptığı her işinde sınırlıdır ve yaptığı her işte O’nun (Allah’ın) izni olmadan hiç bir eylemde bulunamaz. Tabii ki bu yüklü ifadeyi tam olarak anlamak için onun (kırık) manasına bakmamız gerekir. İnşaallah arapça bir cümledir ve üç kelimeden oluşur. Bunlar İn, Şae ve Allah kelimeleridir. İn, eğer manasına gelir. Şae ise bir fiildir ve dilerse anlamına gelir. (Aslında mazi yani geçmiş zamanda kullalılan bir siygadır). Cümlenin sonunda da Allah kelimesi yer almaktadır. Bu kelimenin ne anlama geldiğinin izahatına da sanırım gerek yoktur... Burada Allah-u Teala’nın bizlere bildirmek istediği önemli husus şudur: Yaptığınız ve giriştiğiniz işlerde, o işlere başlamadan önce daima “İnşaallah” diyerek başlayın. “Bu işi yapacağım” demeyin. “Allah dilerse” ilavesiyle yapacağım diyerek cümlenizi tamamlayın. Aynısı yine Maşaallah cümlesi için de geçerlidir. Maşaallah demek ise, Allah’ın istediği/ arzuladığı şey/iş anlamına gelir.

 

Bahçe sahibi adamın hikayesi ise kısaca şöyledir: Zamanında iki tane adam varmış. Bu adamların birisinin iki tane bahçesi varmış.  (Allah, BİZ ona iki tane bahçe verdik diyor). Adam bir nehirin de aktığı üzüm ve hurma bahçelerinin semerelerini görünce, böbürlenmiş ve yaradanı unutmaya başlamış, O’nu inkar etmiş. Bu sefer diğer adama karşı bir konuşma esnasında malının çokluğuyla övünmüş. Bahçesine girdiğinde kendi kendine “Bu bahçem ebedi ve kalıcıdır, onun yok olacağını hiç zannetmiyorum.” demiş. Bu kibirlenmesinden ve Allah’ı unutmasından dolayı bahçe sahibi adam Allah tarafından cezalandırılmış ve Allah ona daha önce vermiş olduğu o bahçe nimetini harap etmiş. Diğer adam ise ona karşı tatlı bir ikazda bulunumuş ve keşke bahçene girdiğinde “Maşaallah”deseydin demiş. Adamın buradaki uyarıcı ifadesi çok önemlidir: Keşke bahçene girdiğinde “Maşaallah” deseydin diyor. Derin tefsire girmek istemiyorum. Bu kıssa her tefsir kitabında bulunup, okunabilir. Fakat tekrar yazımızın ana konusunu hatırlıyacak olursak, “İslam dilinden” bahsetmiştik. Yani bir müslümanın sürekli kullanması gereken kelime ve cümlelerden birisi de hiç kuşkusuz “Maşaallah”dır. Gördüğümüz her şeylerde, ve bilhassa güzel şeylerde derhal “Maşaallah” diyelim ve o şeyin kimin tarafından meydana geldiğini hatırlıyalım. Lisan tatbik ister efendim. Bir lisanı ne kadar da öğrenip gramerini bilseniz de, o lisanı konuşup, telaffuz edip, dilinizi alıştırmadığınız müddetçe, o lisanı öğrenmekte zorluk çekersiniz. Bu uygulama demin bahsettiğimiz “İslam dili” için de geçerlidir. Dilimizi bu tür kelime ve kavramlara alıştıralım. Günlük hayatımızı bu tür ifadelerle zenginleştirmeye ve bereketlendirmeye bakalım. Eminim bereketi hayatımıza yansıyacaktır. Ceza kum (sizden)ul’Allahu hayran, efendim!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.