Muhkemat ve Zaruriyatı Diniye

xxx43

Zaruriyat-ı Diniye denilen temel inançları ve hükümleri inkar eden kimse İslâm dininden çıkar, mürted olur.

Tevhidi inkar eden kişi Müslüman değildir.

Tevhidi inkar etmiyor ama Tevhid ile birlikte Teslis de haktır derse yine mürted olur.

İmanın altı şartından birini inkar eden kâfir olur.

İslâm'ın beş şartından birini inkar eden yine kâfir olur.

İslâm'ın temel bir hükmü şu özelliklere sahipse:

1. Kur'ân'da açıkça bildirilmektedir.

2. Sünnette açıkça bildirilmektedir.

3. Bu konuda icmâ-i ümmet vardır.

Muhkemettan olan bu hükmü inkâr eden kişi küfre sapmış olur.

İslâm bir bütündür, bu bütünün zarurî ve muhkem hükümleri, biri bile inkar edilmemek şartıyla, bütün olarak kabul edilmelidir.

Beş vakit namaz zaruriyat ve muhkemattandır. Zekât da böyledir. Ramazan orucu da böyledir. Hac da böyledir.

İslâm'ın Allah katında tek hak ve makbul din olduğu da zaruriyattan ve muhkemattan mıdır? Evet böyledir.

Peygamberin (Salat ve selâm olsun ona) risaletini, davetini, Kitabını, dinini inkar, red ve tekzib eden kimsenin ehl-i nar (Cehennemlik) olduğu Kur'ân'la, Sünnetle, icmâ-i ümmetle sabittir.

"Bu gibi kimseler de kurtulmuştur ve Cennet ehlidir" demek caiz midir?

Asla caiz olamaz. Böyle bir şey Kur'an'a, Sünnete, icmâya aykırı olur. Diyenlerin tecdid-i iman ve nikah eylemeleri gerekir.

Tesettür-i nisvan muhkemat ve zaruriyattan mıdır? Evet... "Kur'ân'ın 300 küsur ayetindeki hükümler, emirler, yasaklar bugün geçerli değildir. Onlar tarihseldir..." diyen Fazlurrahman taifesi hangi yoldadır? Çok bozuk bir yoldadır. Böyle diyenler dall ve mudildir.

Zaruriyat ve muhkemat-ı diniye konusunda ayakların kaymaması ve küfre düşülmemesi için ne yapmak lazımdır?

Cevap: Ehl-i sünnet ulema ve fukahasının muteber akaid, fıkıh, ilmihal kitaplarındaki bilgileri bütün olarak kabul etmek gerekir.

Cumhur-i ulema yolundan asla ayrılmamak gerekir.

Zaruriyat ve muhkemat konusunda ittifak vardır. Bu meseleler ve hükümler müttefakun aleyhtir.

Üzerinde ihtilaf edilmiş (çeşitlilik vaki olmuş) füruata ait bazı meseleler vardır ki, onlar muhtelefün fihtir. Kanın abdesti bozup bozmaması gibi... Sabah namazının ilk fecirde mi, yoksa güneşin doğmasına yakın mı kılınacağı gibi. Muhtelefün fih tâli ve teferruata ait meseleler zaruriyattan değildir.

Muhtelefün fih meseleler olumsuz manada bir ihtilâf ve tefrika mıdır? Asla değildir. Bir rahmettir... Çeşitliliktir... Zenginliktir...

Zamanımızda Müslümanların önemli bir kısmı din konusunda eğitim görmemiş, cahil kalmıştır. Ortaya çıkan bir yığın bid'at ve sapıklık fırkası bu kardeşlerimizi şaşırtmak ve sapıtmak için çalışıyor. Haddim olmayarak her Müslümanı icazetli gerçek ulemaya, fukahaya, müfessir ve muhaddislere bağlanmaya davet ediyorum. Onların muhkemat-ı islamiye, zaruriyat-ı diniye olarak gösterdikleri her mesele, her hüküm böyle kabul edilmelidir.

Dikkat buyurulsun:

İcazetli gerçek ulemaya bağlanmayı tavsiye ediyorum. İcazetli ve gerçek...

Bir de ulema-i su' vardır, yani kötü alimler. Onlar Allah'ın ayetlerini ucuza satarlar. Onların dini imanı para, mal, zenginliktir. Onlar zalimleri överler, yalakalık ve yağcılık yaparlar. Onlar bildikleri ile âmil olmazlar. Bunlardan uzak durmalıdır.

Reformcu, yenilikçi, değişimci birtakım ilahiyatçılara gelince: Dinini ve imanını korumak isteyen Müslüman onlardan uzak dursun.

(İkinci yazı)

Geviş Getirmek

1. Doyduktan sonra yemeğe devam etmeyi âdet edinmek haramdır.

2. İnsan istisnâî olarak bir davette biraz fazla yiyebilir.

3. Ramazan akşamı çok acıkmıştır. Hep öyle olmamak şartıyla bazen ölçüyü kaçırabilir.

4. Sünnet şudur: Midenin üçte biri yemekle, üçte biri içecekle dolacak, üçte biri boş kalacaktır.

5. Perhiz yapıyorum diye ekmek yemeyip hep yemek yemek gülünçtür, görgüsüzlüktür.

6. Perhiz yapmak isteyen ekmeği değil, yemeği katığı

azaltmalıdır. (Bende Almanca "Ekmekle Diyet" adlı bir kitap var.)

7. "Mü'min bir mideyle yer, kâfir yedi mideyle yer." (Hadîs)

8. Müslüman yemek için yaşamaz, yaşamak için yer.

9. Dolu bir mide bütün hastalıkların sebebidir.

10. Aldığımız besinler hem vücudu besler, ayakta tutar, hem de (Kur'ân'a ve Sünnete uygun yersek) bizi hastalıklardan korur, olan hastalıklarımızı giderir.

11. Hep iyi, pahalı, lüks ağır yemekler yiyen kimse gut hastalığına, damar sertliğine, kalp rahatsızlıklarına, daha bir sürü illete duçar olur.

12. Yavan katık yiyenler daha sağlıklı yaşar.

13. İnsan sofra başında ne kadar tıkınırsa, helada o kadar ıkınır.

14. Olgun insan ucuz, basit, sade katıklar ve yemekler ile mutlu olur, haz ve zevk elde eder.

15. Hergün et yiyen kişi pis bir etoburdur.

16. Tarhana çorbasını, bulgur pilavını, erik hoşafını beğenmeyen nankördür.

17. Hz. Ali efendimiz "Buğday ekmeğini yersin, testiden serince suyu içersin, bir de altında dinleneceğin gölgelik buldun mu oh kekâh!.." buyurmuşlardır.

18. Eski Yunan hükemasından Epiktet "Biraz ekmek, biraz peynir, bir desti su... Mutlulukta Olemptekilerle boy ölçüşürüm"demiştir.

19. Hayvanlar bile doyduktan sonra yemez, yatar geviş getirir. Aç gözlü obur insan yer yer yer çatlar.

20. Müslümana her şeyin en iyisi layıktır diyerek pahalı ve lüks yemekleri tıkınanlar azılı bid'atçidir.

21. Hz. Aişe annemiz buyuruyor: "Resulullahın vefatından sonra ilk çıkan bid'at, insanların doyasıya yiyip de semirmeleri oldu..."

22. Yine Hz. Aişe, her buğday ekmeği ve et yediğinde ağlarmış. Ey mü'minlerin annesi niçin ağlıyorsun diye sorduklarında "Resulullah'ın bütün hayatı boyunca bu iki şeyi doyarak yediğini görmemiştim de..." cevabını vermiştir.

23. İslâm'da kendisi yemek fazilet değildir, başkasına (bilhassa muhtaç olanlara, yiyemeyenlere) yedirmek fazilettir.

24. Aklı fikri yemek olan kişinin kıymeti yoktur.

25. Kültürlü adam odur ki, yabancı bir ülkeye yaptığı üç günlük seyahatte öğleleri bir bardak kahve ve bir sandviç ile idare eder, kazandığı vakit içinde üç müzeyi gezer.

26. Bir soru: İki saat boyunca nefis yemekler yedim, tıka basa doymuş vaziyetteyim. Bundan sonra ne yapayım?.."

Cevap: Üç saat kadar geviş getirmeni tavsiye ederim... Geviş getirmek sana iyi gelir...