Namus Kaygusu, İffet duygusu ve de ALLAH KORKUSU TAŞIYAN HANIMLAR…

A.Kerim KARAAĞAÇ

İçinde yaşadığımız sistem 90 yıldır İslami bir eğitim vermedi. Bilâkis, ilk 60 yılını “İslam’ı nasıl bitirir, ortadan kaldırırım” planlarına ayırdı ve neredeyse başarılı da oldu. Yalnızca İmam Hatip ve İlahiyat’a gitmiş olanlar, az da olsa İslami bir alt yapıya sahip olmakla bu vatanı tamamen dinsiz olmaktan kurtardılar.

Ciddi bir “İslam ahlâkı” eğitimi almamış bir topluluktan ahlâken ciddi beklentilerimiz de olamaz fakat, zemin artık öğrenmeye müsait, nerede durduğumuzu, nasıl durmamız gerektiğini öğrenme yolunda olmazsak, o dehşetli günde bunun hesabını da zor veririz.

Bir kardeşimiz, bayanların başlarının açık oluşunun ve pantolon giymelerinin İslami açıdan mahsurlu olup olmadığını soruyor. Aslında soruyu, ayıp olmasa da onun sorduğu gibi yazabilsem, vereceğim cevabın da öyle sorulmuş bir sorunun cevabı olması acısından önemliydi. Gözümüze her ilişeni, kulağımızın her duyduğunu yazıya dökme, anlatma şansımız yok.

Sorunun anlaşılabilmesi için yalnız şu kadarını yazayım. (bu bile batılı tasvir olduğu için sizlerden özür diliyorum)  “Bazı bayanların, yüz güzelliklerini kocası dışında diğer insanlara da sergilercesine süsleyip sokağa çıkmalarının ve bazı bayanların da evinin dışında daracık pantolon giymelerinin İslami mahsurları var mıdır?” demek istiyor kardeşimiz.

Bir Müslüman hanımın daracık bir giysiyle sokağa çıkma maksadını anlamak mümkün değil. Hangi açıdan bakarsanız bakınız, hiçbir zaman uygun ve geçerli bir mazeret bulamazsınız. O şekilde dışarıya çıkanlar zamanla bu duruma alıştıkları için kendilerinin düştükleri vahameti de anlayamıyorlar. Ya, karşı cinsin kendilerinden istifade ettiklerini, ayrıca onları günaha soktuklarını bilmiyorlar, ya da, her şeyin farkındalar, ne kadar erkeği peşlerine düşürürlerse bunu kâr zannediyorlar. Vallahi onların bu halleri sebebiyle utancımdan yerin dibine geçiyorum. Birazcık namus kaygusu, iffet duygusu ve de Allah korkusu taşıyan bir hanım bu şekilde sokağa çıkamaz. Böyle bir bayanın evli ise eşi, değil ise baba, anne gibi hiçbir yakını da mı yok uyaracak? Biz tabi ki, “ben de Müslüman’ım” diyen ve bu şekilde sokağa çıkan bir bayandan bahsediyoruz. Gayrimüslüm’lerden bahsetmiyoruz.

Müslümanların kaynağı, kriteri, ölçüsü önce Kur’an-ı Kerimdir. Önce baş tacı kitabımızdan bir ayet aktarıyorum; “Ey Peygamber; hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına ( bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman)  dış örtülerini üstlerine almalarını, örtünmelerini söyle. Bu onların tanınması ve rahatsız edilmemelerine en elverişli olandır. Allah bağışlayandır, esirgeyendir. (Ahzab suresi, 59. ayet)  Evet, örtünme ve tesettürle ilgili bunun gibi birkaç ayeti Kerime daha var, ben bir tanesini aktardım. Bakabilirsiniz, Nur suresi 31. ayet. Aslında bunlar her Müslüman’ın evinde var ve sadece evimiz değil, radyo- tv lerde de çoğu zaman konu oluyor.

Örtünmeyle ilgili ayetler indiğinde, Peygamber (sav) de yanlarında olduğu halde bütün sahabenin hanımları bu ayetlerden şunu anlamış ve uygulamışlardır. Evlerinden dışarıya çıkacakları zaman, tek gözleri dışarıda kalacak şekilde (onu da yolu görebilmek için) bütün bedenlerini vücut hatları belli olmayacak şekilde olduğu gibi örtmüşlerdi. Bu tür örtünme ne zamana kadar sürdü? Osmanlı’nın son demlerine kadar. Ne zaman ki, insanlar belli sistem tarafından sıkıştırılmaya başlamış, alim ve allame bildiğimiz insanlar idam edilmeye başlamış (evinde Kuran bulunduğu için idam edilen alim sayısı 17 bin küsürdür) işte o zaman yağcı ve yaltakçı birilerinin sözleriyle, fitne olmadığı zaman eller ve yüzler açılabilir şerhi konmuş. Ne zaman fitne olmayacak, olamayacaksa sanki. İnsanlar varsa her zaman fitne var demektir. Yoksa insanların melekleşeceğini mi zannediyorlar.

Yıl 1932, kılık, kıyafet kanunu ile öyle keyfilikler getirildi ki, o kanunun günümüze yansıyan şekli; saç, baş, (af edersiniz)baldır bacak her yerler açılıp ortaya döküldü.

Kardeşimizin sorduğu soru da, sokaklarda, caddelerde ben de Müslüman’ım diyen kadınların daracık pantolonla ve çalımlı yürüyüşlerle gezmeleri yer almaktaydı.

İşte, çoğumuzun annesindeki yarım yamalak örtünme, o öğretiden kalan gelenektir. Kuran’ın tarif ettiği örtünme şekli bu değil kardeşlerim.

Bütün şairler, “kaşların karası” derken, “kirpiklerin ok oldu” derken, “yanakların alına” derken, “leblerin şerbeti” derken acaba neyi kastediyordu. Aslında insanı çileden, yoldan çıkaran evvela yüzdür. Karşıdan gelen bayanın yapacağı bir kaş, göz hareketi içinizde fırtınalar estirmiyor mu? Bunu inkâr mı ediyorsunuz? Ya da sizin kız kardeşinize biri tarafından uygunsuz bir laf atılsa “ münasiptir, uygundur, kendileri bilir” diyebilir misiniz? Allah (c.c.) onun için tanınıp bilinesiniz, yani sizin giyim kuşamınız ve davranışlarınız Müslüman biri olduğunuzu göstermeli ki rahatsız edilmeyesiniz” buyuruyor.Kötü düşünceye sahip birisi bile, karşıdan gelen hanımın örtüsü ve davranışlarına karşı kolay kolay yanlış bir şey yapamaz.

“(Rasûlüm!) Mümin erkeklere söyle; gözlerini harama dikmesinler, ırzlarını da korusunlar. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır.

Mümin kadınlara da söyle; Gözlerini harama bakmaktan korusunlar, namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımlar müstesna ziynetlerini göstermesinler. Baş örtülerini yakalarının üzerine kadar örtsünler………….” (Ayet devam ediyor) (Nur suresi: 30 ve 31. Ayetler)

“Gerçek müminler ancak o kimseler ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Allah’ın ayetleri kendilerine okununca, bu ayetler onların imanlarını artırır. Ve onlar yalnızca Rablerine güvenirler.” Enfal suresi 2. ayet.

Bence bu sistemin haince olan şartları düzeltilmediği sürece 1090 tane kızım olsa, vallahi birisini bile üniversiteye gönderip de onlara yem etmem. Evde boş mu dururlar? Hayır, o kadar gidilecek, ilim öğrenilecek yerler mevcut ki, saymakla bitmez. Rabbimiz’in koyduğu şartlara riayet ederek tabii ki. Dünya kısacık ve Ahıret’e hazırlık için vardır.

Rabbimiz hepimizi kendisine güzel kul, emirlerine en zor şartlarda bile uyanlardan eylesin inşallah.

Abdülkerim Karaağaç 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.