Perseverance Mars’ta Neler Arayacak

Mehmet Y. ULUTAŞ

NASA’nın insansız uzay aracı Perseverance (Azim) 6,5 aylık yolculuktan sonra Mars yüzeyine başarılı bir iniş gerçekleştirdi. Şu ana dek Mars yüzeyine yapılan uzay aracı inişlerin yarısının başarısız olduğu bilinirse başarının çapı daha iyi anlaşılabilir.

2.4 milyar $’a mal olan, 1.026 kg ağırlığında, bir otomobil büyüklüğünde ve oldukça sofistike donanımlı bir araç olan Perseverance Mars yüzeyindeki 45 km genişliğindeki Jezero Kraterine paraşütle indi. İniş yeri olarak bu kraterin seçilmesinin sebebi içerisinde daha önce su bulunduğuna dair çok kuvvetli bulgular olması. Alttaki fotoğrafta da görülebileceği gibi kratere doğru akan bir nehir görüntüsü veren bir yarık ve nehir sularının göle döküldüğü yerde alüvyonların oluşturmuş olabileceği bir delta var. Eğer geçmişte içerisinde su olan bir göldü ise, bazı hayat formlarının yaşamış olma, dolayısıyla fosillerini bulma ve altında hala su kalmış olma ihtimali var. Düşünülen şu: Eğer Mars’ta geçmişte hayat olduğuna dair bir kanıt bulunabilir ise, yeniden hayat şartlarının oluşturulması ihtimali de doğabilir.

NASA/JPL-Caltech/USGS

Perseverance Rover (taşıt) şunları yapacak Mars’ta:

  1. Mikrofonu ile Mars’taki sesleri kaydedip Dünya’ya gönderen ilk araç olacak.
  2. İki kilogram ağırlığında ve 80 milyon $’a mal olan mini helikopteri ile havadan görüntüler alabilecek.
  3. Toprağı delip örnekler toplayacak ve vakumlayıp Mars yüzeyine bırakacak. Önümüzdeki 10 sene içerisinde yollanacak ikinci bir araç bu numuneleri toplayacak ve bir roket yardımıyla Dünya’ya tahlil edilmek üzere gönderecek.
  4. Sahip olduğu radar donanımı ile yüzeyin derinliklerini inceleyecek.
  5. Mars atmosferinden oksijen elde edebilme deneyi yapacak. Eğer başarılı olursa ileride astronotlar ve roketler için gereken oksijen Mars yüzeyinde üretilebilecek.

Peki Mars neden bu kadar önemli? Mars ve Venüs dünyamızın komşu gezegenleri ve o yüzden insanoğlunun ilk farkettiği gezegenler olmuşlar. Çok ilginçtir uzaya seyahatın başladığı 1960’lardan itibaren Ruslar Venüs’e, Amerikalılar da Mars’a ilgi duymuş ve 50’den fazla uzay aracı yollamışlar araştırmak için bu iki gezegeni. Bunlardan elde edilen bilgilere göre ne Venüs ne de Mars bu halleriyle yaşanabilir değil. Ama Mars yine de biraz olsun umut vaadediyor ve o yüzden insanlı sehayat ve ileride kolonileşme düşünülüyor.

Gelin Mars’ı ve Mars’ta düşünülen kolonileşme çalışmalarını anlamaya çalışalım.

  • Verilere ve teorilere göre Mars’ın 3-4 milyar sene önce dünyaya benzer bir atmosferi, okyanusları ve nehirleri vardı.
  • Kızıl renkte olmasının sebebi yüzeyinde yoğunca bulunan demir oksit, yani pas.
  • Atmosferinin %95’i karbon dioksit.
  • Yerçekimi düşük. Dünya'da 100 kg ağırlığındaki birisi Mars’ta tartıya çıktığında sadece 38 kilo çeker.
  • Soğuk bir gezegen. Dünya’nın ortalama yüzey sıcaklığı 14 °C iken Mars’ta -63 °C.
  • Bazıları dünyadaki bir teleskopla bile görülebilen toz fırtınaları çok sık yaşanıyor.
  • Olympus Mons dağı 22 km yüksekliğinde, Everest’in neredeyse 2,5 katı. Bu volkanik dağın çapı ise tam 624 km, yani İskenderun ile Sinop arasını kapsayacak kadar geniş.
  • Gezegenin korundaki magma tabakası bilinmeyen bir sebeple donduğu için gezegenin manyetik koruması kalkmış, radyasyon ışıkları yüzeyi yakmış ve atmosfer de zamanla güneş rüzgarları ile incelmiş. Koru tekrar ısıtmak, dünyanın koru gibi dönmesini sağlamak ve manyetik alan oluşturmak için gezegenin derinliklerinde nükleer patlayıcılar kullanmayı düşünüyorlar. 2003 Hollywood yapımı “The Core” filminde bunu görebililirsiniz.
  • İlk koloninin kutuplara çok yakın bir bölgeye yerleştirilmesi planlanıyor. Amaç kutuplardaki buzu ısıtıp içme suyu, tarım ve temizlik için kullanabilmek.
  • Enerji üretebilmek için gezegende bulunan toryum madenini kullanmayı planlıyorlar.

Mars’a sehayat ve kolonileşme çok zorlu ve tehlikelerle dolu. Perseverance ve ardından yollanacak araçların toplayacağı bilgiler planlanan ilk insanlı seyahat ve daha sonra düşünülen kolonileşme için çok mühim.

Bir yandan NASA web sayfasından canlı yayını seyredip bir yandan da bu satırları yazarken TV’nin açık kaldığını ve siyasi bir tartışma programı olduğunu farkettim. Hararetli hararetli tartışılanlar inanın bir incir çekirdeğini doldurmuyordu. Ne demiş atalarımız: “Eller gider Ay’a, biz hala yaya.” Dilerim ki yeni açıklanan Milli Uzay Programı ile bu kısır tartışmaları geride bırakır ve gözlerimizi bilime çeviririz çünkü kapatmamız gereken ara oldukça fazla.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.