Pirzola 56 TL çemensiz pastırma 118 TL

xxx951

Kasap dükkânına gitmeyeli yıllar oldu. Genelde bizim evde kırmızı et yemez olduk. Karım arada sırada kıyma alıyor. Pirzola alıyor. Geçen hafta sonu ünlü bir alışveriş merkezinde gezinirken lüks bir kasap dükkânı ilgimi çekti. Bizim bildiğimiz kasap dükkânlarından farklıydı. Camlı tezgâhın arkasında üzeri filmle kaplı küçük plastik tabaklar içinde kesilmiş, biçilmiş parça etleri ve kıyma çeşitleri sergileniyordu.
Üzerinde kuzu pirzolası yazılı bir etiket bulunan plastik tabağın albenisine kandım. Vitrinden çıkardılar, tartılar, paketlediler, fişini verdiler. Kasaya gittim. 41 TL 50 Kr ödeyeceksiniz dediler.
Uzun süredir et almadığım için olan bitenin hemen farkına varamadım. Dükkândan ayrılırken kasa fişini inceledi. Kuzu pirzolanın kilosu 56 TL imiş. Benim satın aldığım bir küçük plastik tabak üzerine dizilen pirzola 741 gram tutuyormuş.

Öğrenmenin faturası var
Böylece kuzu pirzolasının İstanbul’da lüks bir kasapta kaça satıldığını tuzlu bir fatura ödeyerek öğrenmiş oldum. Tuzlu alışveriş dersim sona ermemiş ki, eve dönerken şarküteriye uğrayarak biraz pastırma almak istedim. Şarküterideki görevli “Çemenini temizleyeyim mi?” dedi. “Temizle evladım” dedim. Kasaya ödemeyi yaptım.
Evde karım pastırma paketini açarken, üzerine yapıştırılan etikete baktı.”Pastırmanın kilosu 118 TL imiş. Sen 118 gram pastırmaya 13 TL 93 Kr ödemişsin” dedi. Bu fiyatlar lüks market ve şarküteri fiyatları.
Ortaköy’de ve Kadıköy’de kasaplarda kıymanın kilosu 48 TL, kuzu pirzolanın kilosu 50 TL dolayındaymış. Migros’ta, çemensiz pastırmanın kilosu 69 TL’den satılıyormuş.
Türk halkı zaten az miktarda kırmızı et yerdi. Avrupalılar bir yılda kişi başı ortalama 75 kg kırmızı et tüketirken, biz 8 kg tüketiyorduk. Şimdilerde bu daha da aşağıya düştü.
Et fiyatları devamlı tırmanışta. Sebebi basit. Büyükbaş ve küçükbaş hayvan yeterince üretilmiyor. Et fiyatları başka ülkelerden de pahalı olduğu halde ve de insanlar para kazanmak için çırpındıkları halde bu ülkede neden büyükbaş ve küçükbaş hayvan üretilmiyor? Cevabı basit: Bizim hükümetlerimizin hayvancılık politikası yanlış.

Politikalar yanlış
Bundan önceki hükümetlerin politikaları da yanlıştı, bu hükümetinki de yanlış.
Hangi sorumlu neler yaptıklarını anlatmaya kalkarsa, dinlemeyiniz... Tek bir soru sorunuz... Neden üretim düştü? Dün bu ülkede ne kadar büyükbaş ve küçükbaş hayvan vardı? Bugün kaç baş var?
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Sayın Gökhan Günaydın ile konuştum. Diyor ki, Son 30 yılda Türkiye nüfusu 44 milyondan 72 milyona yükseldi. Büyükbaş hayvan sayısı 16 milyondan 10.5 milyona, küçükbaş sayısı 50 milyondan 23 milyona düştü.
Bu durumda arz talebi nasıl karşılar? Verimde biraz artış olmasaydı, fiyatlar daha fazla yükselirdi. Yanlış arazi kullanımıyla çayır meralar daraldı. 44 milyon dönüm çayır meramız vardı. Şimdi 12 milyon dönüm. Yılda 9 milyon ton yem hammaddesi tüketiliyor. Bunun 4.5 milyon tonunu ithal ediyoruz. Hâlâ yılda yem için 1 milyon ton mısır, 2 milyon ton soya ithalatı var. Dış ticaret hadleri tarım ve hayvan ürünleri aleyhine işliyor. Destekleme politikaları yanlış. Göç ve terör de bunların üzerine tuz biber ekince, büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştirilmiyor.
Üretimi artıracak doğru politikaları bulalım ve uygulayalım. Süt hayvancılığında ve beyaz et üretiminde neden sorun yok? Demek ki onlarla ilgili politikalar doğru, kırmızı et konusunda bir yanlış var... Bu yanlışı düzeltmek gerekiyor.