Piyasa imiş!

xxx65
Muharrem Sarıkaya yazdı, dün Sabah'ın manşetindeydi:
"Kredi kartı faizine sınır: Yüzde 78'lik oran yüzde 24'lük tüketici kredisi faizine yaklaştırılacak."
AKP'li "Adalet Komisyonu Başkanı" İyimaya müjde vermişti.
Peki bu "adaletsiz" ise, enflasyonun dokuz, onlara indiği, orada kıpırdadığı memlekette neden hep böyle imiş?
"Adalet" fikri yeni mi icat olmuş!
Üstatlar "Piyasa" ile açıklıyor.
Büyük "P"li tanrıları.
Sanki o oran "Piyasada serbestçe oluşmuş" gibi.
Sanki bunlar "Piyasa dayatması" değilmiş gibi.
Sanki bankalar "Piyasa"da topladıkları mevduata yüzde 70 faiz veriyormuş gibi.
Sanki "Piyasa"da personellerine ücret zammı yüzde 20, 30, 40, 50, altmııış, yetmiiiş imiş gibi.
Sanki geciken kart müşterisine her gün anormal faiz bindirdikleri "Piyasa"da, köle gibi çalıştırılabilen banka işçisine her fazla iş saati, her fazla iş günü için "Piyasa" uyarınca, hakkaniyetli fazla mesai ücreti, "eve, çocuğuna, ailesine, dinlenmeye, nefes almaya geciktirme" cezası ödüyorlarmış gibi.
Asıl hikâye:
"Kredi kartı" sıkı bir "banka dolandırıcılığı" aracı.
Bankaların iddiası, "banka dolandırıcılığı"na kendilerinin maruz kaldığı.
Yani, "kart borcunun ödenmemesi riski"ni üstlendikleri, başlarına sık sık geldiği.
Dileyen ise, "banka dolandırıcılığı"nı, öznesi, fiili tam yerinde de kullanabilir!
"Asıl hikâye", yerli kredi kartı düzeninin tamamen "kart borçlarının zamanında, tam borç miktarı kadar ödenmemesi" üstüne kurulması.
Milyonlarca kartın sahibi, eldeki çifter, beşer kartın borcunu her ay zamanında ve tamamen ödese, kartın borç miktarını sıfırlasa, o "Piyasa vergisi sistem" çökecek.
"Piyasa" tanrısının "görünmez el"i bu.
Kartlı bankacılık sistemi, komisyonlarla yetinmiyor, kendini, "yoksul, çabucak işsiz kalabilen, pamuk ipliğine bağlı, kıt kanaat geçinen, cambazlık yapan, borçla yamamaya çabalayanlar"ın insanlık hali üstünde besliyor.
Bankacılar kusura bakmasın; bu sistem, bizdeki haliyle "çağdaş vampirlik, kenelik, sülüklük, haraç" sistemi.
Bankadan kredi kartı ile beslenip alışveriş yapabildiğini sanan ahali, "borcunu hiç ödeyemez" hale gelene kadar, "nakit çekme, alışveriş, gecikme faizleri" ile bankayı besleyip zaten kefaretini de, kefaletini de, sistem rezaletini de ödüyor!
"Artık ödeyemediği anapara ve faizi" peşin peşin, fazla fazla çoktan ödemiş de, bir kulağının arkasını şeyettirmemiş gibi kalıyor.
Ödeyemeyenlerin çoğunun miktarları onyüzmilyarlık kartlar filan değil; geçen gün noterdeki "ihbar, icra" yığınını yazmıştım, genellikle sıfır önünde tek rakamlı eski milyarlar, yeni binler.
"Piyasa"nın kutsal kitabı, kutsal kasesi, çanağı şu:
Milyonlarca kart içinde binlerce insan borcunu artık ödemezse sadece kendileri batar; ama milyonlarca kartın borçları her ay zamanında ve eksiksiz ödenirse sistem çöker!
Yabancı bankalar, hoş gelişler ola, milyar dolarları verip balık, rakı, lokum için gelmedi herhalde.
Bankalar, bunca ödeyemeyen varken, yoldan geçene yapışıp haybeye kart sokuşturmuyor herhalde.