RAMAZANI YARILARKEN...

Nurhan Bahçe GENÇ

Geldi gelecek derken, ramazan misafir gibi geldi ve neredeyse gitmeye hazırlanıyor.

Bir ruh dinginliğine ihtiyacımızın olduğu bu enteresan dönemde, geldiği gönüllerde, zeminlerde oluşturduğu hissiyat önemliydi. Onbir ayın at koşturduğu fikir dünyamız, hayatın kargaşası, gönül yorgunluklarımızı önümüze koyup değerlendireceğimiz bir zaman dilimi bize bahşedildi aslında.

Ne kadar çok insan oruç tutmanın, iftar, sahur, teravih gibi değerlerin hayalini kurdu ama yetişemedi değil mi?

İnsanoğlu böyledir, demek çok klasik olsa da diyeceğim. Evet insanoğlu böyledir.

Bu ayda değişik bir şey yapalım dedim öğrencilerime. Bu sene mukabele okuyalım, yanında bir ay içerisinde Kur’anın mealini de işleyelim dedim. Biliyorum oldukça zor bir işe talip olmuştum ama öğrenciler de gönüllü olunca “Ya Allah , ya bismillah”deyip ramazandan iki gün önce başladık meal hatmine.

Kısa sürede meal okumayı hep tavsiye ederim. Çünkü anlamı,bağlamından koparmadan anlamak için önemli bir bakışaçısı. Uzun vakit alıyor fakat faydası, etkisi inanılmaz.

Dikkatinizi çeken ayetleri not edin dedim. Bir cüz de “Allah’tan korkun” ayeti en az on defa geçti dedi bir öğrencim. Meal okurken etkilenmemek mümkün değil. Titretiyor insanı adeta. Sayamadığım, ama beni korkutan kelimelerle birlikte, ümit verici ayetler daha sık düşüyor gönül dünyama.

Mesela hemen hemen her cüz de kibir kelimesi geçiyor defalarca. Allah kibirlenenleri sevmez, kibirlenenlerin cezası muhakkak ki cehennemdir anlamına gelen cümleler. Ayet sayısı vermiyorum googledan kibir yazın bütün ayetler önümüze düşüyor.

Kibir kelimesinden ne anlamalıyız diye baktım. Kibir; kendini herkesten üstün görme, gurur, farklılklarıyla üstünlük duygusu gibi anlamları var.

Peki kaçımız bundan uzak kalabiliyoruz?

Elbette farklılıklarımız var.

Gün geçmiyor ki, kalbimizin en hassas yerinden bir ok delip geçmesin. İnsanın her bildiğini her yerde söylemesi ona kibir olarak yeter. Bu ise insanın medeni durumu, karizması, cinsiyeti ne olursa olsun hayatına karmakarışık bir hal getirir.

Halbuki yaşadığımız hayat, insan ilişki ve iletişimler ağından oluşmaktadır. Bu yüzden bizi yaratan insanın kullanma kılavuzu olan Kur’an’ı hiç olmazsa senede bir defa da olsa anlayarak okumamızı ve unuttuklarımızı tekrar gözümüzle görüp aklımızla farketmemizi ister.

Elbette farklılıklarımız var.

İnsan, yine yüce kitabımızda defaatle geçtiği gibi değişiközellikleri, yetenekleri, kişilik farklılıklarıyla yaratılmıştır. Ancak dünyada peygamberimiz hariç başka hiçbirimiz tam olamayız.

Beşer olmak, nakıs olmak, nisyan olmak anlamına gelir.

Kendisi tam olamayan insan, nasıl olurda karşısındaki insandan tamlık bekler?

Her birimizin içindeki hamlıklar, tamlıklardan daha fazladır. Hangi seviyeye gelirsek gelelim, düştüğümüz yerler olabilir. Bu imtihanın gereğidir. Seneler önce çok değer verdiğim bir hocamın yakın bir akrabasıyla yollarımız kesişmişti. Ben de hala da çok sevdiğim hocamı sormuştum. Herkesin de tanıdığı sevip saydığı bu alim hocamızı sorduğumda ‘biz onunla maalesef görükendimizle şmüyoruz’ demişti. O anki hayretimi anlatmam mümkün değil. Sebebini öğrendiğimde adeta şok olmuştum. Mesele miras meselesiydi ve yakın akrabalar bu yüzden yıllardır görüşmüyordu. Halbuki her dersini canı gönülden sevgiyle beklediğim ve bize sadece hayır öğüt veren hocamıza bir an böyle bir şeyi konduramamıştım. İşte o sırada bu ayetlerden biriyle karşılaştığımda sustum.

O da insandı.

İnsan hataya meyyaldir. Allah ise kullarına sonsuz merhametli. Ramazan, Kur’an ayıdır. Kur’an ise yine sürekli Rabbimizin sonsuz rahmet ve merhametinden bahseder. Ne zaman azabtan ve cezadan bahsetse hemen arkasından, pişman olmak ve tövbe etmekten, affedilmekten ve cennetin güzellklerinden bahsederek adeta bizi yeniden hemen toparlanmaya motive eder ayeti kerimeler.

Elbette farklılıklarımız var.

Kendimizi değiştirmekten başlayabiliriz mesela. Beğenmediğimiz ve sorunlara neden olan huylarımızı tespit edip hiç olmazsa en acımasız olanları geride bırakabiliriz. Yeni güzellikler keşfederek hayatımıza katma mücadelesine başlayabiliriz. Yapmadığımız ve şeyleri söyleyip beklemekten vazgeçip, incinmek için bahaneler aramaktansa, affetmeye bahaneler oluşturabiliriz...

Üzerimizden bir rahmet bulutu, bir güzel kokulu rayiha gibi geçmekte olan bu af, rahmet, mağfiret, cehennemden azat olma ayını farketmiş olan kullardan olmak gönülden dileğimiz.

Sayesinde dinlendiğimiz, ifatrını bekler gibi affını da heyecanla beklediğimiz bu mutena zaman dlimine kalbimizi koyduk. Dünyayı merhametiyle sarıyor ramazan, yahudi hariç.

Allah’ım sen en hayırlısını bilensin.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.