SABRIN KARIŞIK KELİMELERİ

Murat KARAKOYUNLU

Ne desen inanacakların ülkesinden geliyorum sana ben.

İkna turlarının usulen yapıldığı parti toplantılarından arakladığım eyvallah kitapçıklarında yazılanları, çoktan hatmetmişim. Kesmiyor artık eyvallah niyetine yuttuğum rıza hapları, yüreğimin sabır ağrılarını.

Nedene, nasıla, niçine saklamadım sorduğum soruların cevabını. Sorular zihnimde. Sormadım seni, soru iken zihnimde; sorun olmasınlar diye vuslat mekteplerinin hiçbir dersinde.

Basit bir tebessüme, tefekkür, teşekkür ya da bir özre ısmarlamadan rıza makamına geçmişken hayallerim, ard arda yaşadığım hayal kırıklıklarımı artık; demli bir lavanta çayı hafifletmiyor işte. O yüzden vurupta elimin tersiyle hayatın acı dolu cam bardağını devirmek istiyorum şimdi. Dökülsün. Ve boydan boya lekelesin de kabul aşamasındaki sabır tezimin tek nüshasını. Başka bir konuyla imtihan etsin beni artık hayat. Bu tez bitmeyecek usta. Bendeki bilgiler eksik, tez konusu gayri bayat.

Kayısı çekirdeği yağı, kahve telvesi ya da ısırgan otu şampuanı sürmesen de güzel görünür bana senin yüzün. Saliha kul ayetinin geçtiği meal kitaplarında okudum alın yazımın el yazınla yazıldığını çünkü.

Şimdi sen, sıradan, basit, hiçbir şeyde her şeyi bulan o tazecik hayatını, esir almaya alışmış bir öfkenin ateşinde tüketirken ben, Nurettin Topçu'nun kuvvet kaynağına sığınıyorum yine. O hani, dindar adam başkalarından çok şey bilen değil daha çok kuvvetli olan insandır dediği tasvirlerdeki gibi üstadın; sana karşı güçlü olmanın derdiyle girdiğim tevekkül mekteplerinden bir şükürle, bin şükürle aldığım ders notlarını sana, yani hayata, yani zamana, yani kadere imzalatıp artık, mezun olmak istiyorum sensizlik makamından. Tevekkülde bir yere kadar diyor sabır telkarisinin ince ayarları bile işleyip bitiren ustası.  

Birinci cüzünü bitirdim hayatın da yarım kaldı işte. Oysa senle tamamlamak vardı otuz cüzde remz edilmiş insanı, kamil eden son sahifedeki Nass ayetini.

Oluş bildiren eylemleri yazan dördüncü sınıf ders kitaplarındaki eş kenar üçgeni arayan çocuğu haklı buluyorum artık. Biz çeşit kenar olmamalıydık bu hayatta. Gördüm, yalnızlık makamının bir eşi yok, dem, ona eş olmak faslı bir dem artık.

Gel şimdi bunca soğuk cümlenin arasından bir sen çıkar bir de ben ayıkla da bitsin bu yazı. Sensiz anlam bulmayacak şeyler listesinin en başında gelirken kalem, en başında gelirken kelam kimse haklı sayılamaz bu yazının terkibini yanlış buldu diye. Zira hakikat bu. Cümle sakat. Kelimeler öksüz ve yazarın sabırla arası açık.

Gel barıştır gayri vuslatla beni, büyük usta. Sözünü dinler senin. Demin sordum kırmam dedi dua dedenin gönlündekileri, binlerce yemin.

Alnımdaki izlerini şahit tutarak sürdüm yüzüme avuç içlerimi. Deme sakın bana seccadede vuslat dilenir mi, burası yeri mi?
Unutma ki; cennet annelerin ayakları altında hani, bir de samimi ruhların avuç içlerinde işte. 

i
mkarakoyunlu@hotmail.com.tr

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.