Senyörler ve Şövalyeler

Fatih AYDIN

12 Haziran 2011 Milletvekili Genel Seçimleri için aday adaylığı süreci başladı. Bugünlerde gazeteler milletvekili olmak isteyen bürokratların istifa haberleri ile dolu. Kimileri geçmişte sansasyonel olaylara karışmış isimleri konuşurken kimileri ise tekrar aday olmayan mevcut siyasilerin parmak hesabını yapıyor.

Ancak ‘’vitrin ışıkları’’ bu isimlere yansırken, asıl yarış Anadolu’da yaşanıyor. Yerel gündemler kimlerin aday adayı olduğu ya da olacağı gibi tartışmalarla şekillenirken, mahalli basın-yayın organlarının isimler üzerinden anketler düzenledikleri gözleniyor.

Aday adayı olan veya olmayı düşünen ünlü ya da ünsüz isimlerin birkaç temel özelliği var. Bunlardan ikisini sayarak durumu özetlemek mümkün: Zengin ve/veya nüfuzlu!

Vitrin ışıklarının yansıdığı parlatılmış isimlerin aday adaylığından adaylığa terfi edeceklerine kesin gözü ile bakılabilir. Genelde ‘’ünlü’’ olan bu isimler muhtemelen aldıkları ‘’işaret’’ doğrultusunda aday olmuşlar ve bulundukları parlak görevleri siyaset uğruna bırakmışlardır.

Anadolu’ya gelince…

Yerel gündem nispeten ülke gündeminden ayrı seyreder. Büyükşehirlere göre fısıltı gazetesinin daha revaçta olduğu bölgeler olan Anadolu vilayetleri, ilçeleri ve kasabaları kendi ‘’senyörlerini’’ (*) doğurmuştur.  Bir şekilde zengin olmuş, iktidar veya güç odakları ile menfaat ilişkisine girmiş bir takım zevatın bölgelerinde, milletvekili, belediye başkanı, meclis üyesi gibi siyasi görevlerin taliplilerini ‘’atadıkları’’ aşikardır. Senyörler ya kendileri aday olmaktadır ya da kendi istediklerini aday yaptırmaya çalışmaktadır. Örneğin Anadolu’nun bir ilçesinde doğmuş büyümüş birinin aday yapılması doğrudan senyörlerin isteği ile olmaktadır. Çünkü başbakan, bakan ya da partilerin aday belirleme yetkisini haiz kişiler, adaylarla ilgili bilgiyi yerel zenginler, nüfuz sahipleri veya partili tiplerden almakta ve bunlar tarafından yönlendirilmektedir.

Senelerdir Sivil Toplum Kuruluşlarında yöneticilik yapan biri olarak söylemeliyim ki siyaset, menfaat kavramını insan ruhuna doğrudan sirayet ettiren bir meslektir. Zira, görüntü itibari ile seçen ve seçilen olsa da seçim sistemimizin temeli ‘’atayan ve atanan’’ kavramları üzerinden yürümektedir. Bu yönü ile demokrasimiz maalesef ağır aksaktır. Halkımızın, adayın kişiliği, yetkinliği, karizması, eğitimi gibi konulara bakmadan doğrudan tuttuğu partiye oy vermesi de bunun en bariz göstergesidir. Çünkü halk kime oy verdiğini bilmek için gerekli olan aydınlanma enstrümanlarına sahip değildir. Bu konuda irade sahibi de değildir. Partinin başı, adayı dolaylı yollardan atamıştır halkta oylamıştır. Demokrasimizin özeti budur!

Meselenin bir de ‘’şövalye’’ (**) kısmı vardır. Yiğidim, aslanım, ha gayret denilerek her türlü etkinlikte kullanılan insanların, konu siyaset olunca ‘’sen şöyle dur!’’ denildiğini çokça müşahede etmiş bulunuyoruz. Bu insanların halk arasında sevilmesi, eğitim, yetkinlik, sertifikasyon, kürsü karizması gibi pek çok vasfı taşıması bile, kendisini mahallin ileri geleni sayan kimi senyörlerden veto yemesi veya ‘’görmezden gelmesini’’ engelleyemiyor. Yıllarca ideal, ülkü, mücadele gibi kavramlarla saflara çekilen ve her türlü fikri mücadelede kullanılan ‘’ön cephe savaşçıları’’ bırakın milletvekili, belediye başkanlığı, meclis üyeliği gibi görevleri neredeyse ‘’muhtarlığa’’ bile layık görülmemektedir.

Denklem basittir:

Zenginlik, güç sahipliği = Siyasi ve sosyolojik otorite

Maddi imkansızlık, iyi eğitim, kürsü karizması = Yorgun şövalye

Umuyor ve diliyoruz ki, güzel ülkemde herkes hak ettiğini bulsun. Ve her görev ‘’refakat’’ esasına göre değil ‘’liyakat’’ esasına göre  verilsin.

Bir sonraki yazımızda buluşuncaya kadar, yüreğinizden sevgi, yüzünüzden tebessüm eksik olmasın efendim… Muhabbetle kalınız…

(*) Senyör: Orta Çağda Avrupa'da toprağı olan derebeyi. Fransa'da bir soyluluk unvanı.

(**) Şövalye: Eski Roma'da üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. Orta Çağ Avrupa'sında özel eğitimle yetişmiş, belli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı. Derebeylik düzeninde soyluluk unvanlarının en alt basamağı.

Kaynak:http://sozluk.bilgiportal.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.