Sevmek Ve Sevilmek

Haşim AKIN

Allah bir kulu sevdiği zaman Cebrail’e:

 “Ben filanı seviyorum onu sen de sev!” diye emreder. Cebrail onu sever ve sonra gök halkına:

- Allah filanı seviyor, onu siz de seviniz, diye seslenir. Gök halkı da o kimseyi sever, sonra yeryüzündekilerin kalbinde o kimseye karşı bir sevgi uyanır.

Allah bir kula buğzettiği zaman, Cebrail’e:

“Ben, filanı sevmiyorum, onu sen de sevme!” diye emreder. Cebrail de onu sevmez. Sonra Cebrail gök halkına:

Allah filan kişiyi sevmiyor, onu siz de sevmeyin, der. Göktekiler de o kimseyi sevmezler. Sonra da yeryüzündekilerde o kimseye karşı bir kin ve nefret uyanır. (Müslim, Birr 157)

*****

Bu sevgi sadece bireysel anlamda geçerli değil sanırım. Toplumlar ve milletler ölçeğinde de geçerli. Zalimler elbette ki de sevilmez. Ancak onların bunu idraki zor olur işte fark bu.

Geçen günlerde bir seferimiz var. Kiralık bir araç gelecek. Orta yaşın üzerinde görülen bir adam geldi aracıyla. Adının Pascal olduğunu öğrenince dini hakkında yeni bir soruya gerek kalmadı. Hristiyan bir şoförümüz var. Bismillah deyip yola başladık.

Kendisi ile yolda muhabbet edebilmek için izin aldık. Konuşmayı seviyormuş. Neyse bize böyle konuşmayı seven şoförler denk geliyor. O da güzel... İşleri bu ara sıkıntılıymış. Zira o da coronaya çarpılmış. Corona nedeniyle yurt dışından gelen yok. Bazen bir ay evde kaldığını hiç iş çıkmadığını söylüyor. Bu ülkede corona yok diye biliyoruz. Veya öyle kabul ediliyor. Ancak etkisi kimleri vurmamış ki?

 Adam sürekli patronların aracında ücretli şoförlük yaptığı için daha önce Türklerle çalışıp çalışmadığını sordum. Arabasına ilk kez bir Türk binmiş. Türklerin buraya çok geldiklerini biliyor. Ama onlar burada bir otelde kalıyorlar, yereldeki ortak vakıfları aracılığı ile tüm programları hazır oluyor. Özellikle Kurban Bayramı'nda kurban kesmek ve et dağıtmak için geldiklerini biliyor. Seyahatlerini daha çok da arazi araçlarıyla yaptıkları için bu hiç Türklerle çalışmamış. Çünkü bugünkü aracımız normal bir taksi. Yani o da daha çok Avrupalılarla çalışmış.

 Ben de Fransa hakkındaki düşüncelerini merak ettim. Bir dokun bin ah işit türü bir cevabı vardı. “Sakın bana Fransızları sormayın... Onlar da ilgili hiçbir şey konuşmak istemiyorum” dedi. Ben ne demek istediğini anlasam da anlamamış ayağına yattım ve sordum: “Neden? Onlarla ilgili bir şey konuşmaktan korkuyor musun? Yoksa çok mu seviyorsun?” Adamın içi doluymuş meğer... “Hayır, sevmiyorum. Korkmuyorum da... Ama nefret ediyorum onlardan. Bir Fransız size selam verir, iyi günler derse mutlaka sizden bir menfaati vardır ve almak isteyeceği bir şey vardır. Bir şey almadan asla selam verip günaydın demez.” İlginç bir tespit ve duygu...

Adam bir Hristiyan... Bunu nasıl bağdaştırdığını merak ettim. “Evet, ben bir Hristiyan’ım. Ama onların ne insanlığını ne de Hristiyan olmalarını seviyorum. Keşke bırakıp gitseler...” Burada özgür olmak istiyor. Bu ne zaman olacak? “ Bugün olmasa bile çocuklarımız ya da torunlarımızın zamanında mutlaka bırakıp gideceklerdir. Onlar bu ülkeden kovulacaklar. Hangimize denk gelirse bu bedeli ödemeli ve onlardan arınmalıyız. Onların varlığı bizi büyütmüyor. Terörün nedeni onlar... Ülkedeki yokluğun nedeni onlar.”

Ya Türkiye ve Türkler... “Daha önce onlarla hiç karşılaşmadım.  Ancak hiçbir din ayrımı gözetmeksizin gelip burada herkese et dağıttıklarını, Ramazan'da yemek verdiklerini biliyorum. Bu nedenle onları seviyorum ve saygı duyuyorum. Lakin haklarında çok bilgim yok.”

Daha çok Avrupa’dan gelen yolcuları taşımış. İslam dini hakkında neler bildiğini merak ettim. Cevap kısa ve net: “İslam dini ve Müslümanlarla ilgili de çok bilgim yok. Burada beraber yaşıyoruz. Ama dinlerinde neler var bunu bilemem.” (Biz de bu arada İslam hakkında bilgiler veriyoruz. Niçin burada olduğumuzu, nasıl kardeşliği ve paylaşmayı önemsediğimizi anlatıyoruz.)

Aracında taşıdığı diğer Avrupa ülkeleri için de ilginç tespitleri var. ”Fransa’nın dışındaki diğer Avrupa ülkeleri daha iyi... Onları seviyorum. Amerika, Kanada, Yeni Zelenda, Belçika... Onların bu ülkeye daha çok yardımcı olduğunu düşünüyorum. Ama onlarında değişik bir özelliği var. Sizin gibi değil yani. Yolda her şeyi kendileri için alır ve bize bir şey vermezler. Mesela siz kendinizle beraber bana da su aldınız, elmadan verdiniz. Ben de yedim ondan. Onlar asla bunu yapmaz. Bana ücreti verdikten sonra başka bir şey vermezler.”  (Aslında zalimlerin hepsi aynı olsa da bu adam arasında küçük bir fark koymuş.)

Bazı zalimler niçin sevilmediklerini merak ediyor mudur acaba bilmem. Ancak onların gönle girmek gibi bir niyetleri de yok. Onlar daha çok cebe girip orayı kontrol etmek istiyor.

Bizi seven ve sevdiren Allah’a hamt olsun...

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.