Şeyma

Mehmet Y. ULUTAŞ

Gidenler bilir Mekke’nin havası ve iklimi pek cazip değildir. Çünkü Mekke çok sıcaktır ve etrafı dağlarla çevrili bir vadinin ortasında olduğu için bir nevi çukurdadır. O yüzden Kabe’yi sel basmıştır tarihte defalarca. Mekkelilerin de kaba insanlar olduğunu iddia eden çoktur. 15 asır önce de bu durum böyleydi. O yüzden imkanı olan ebeveynler yeni doğan çocuklarının güzel bir iklimde yetişmesi, nazik insanlarla bir arada olması ve daha güzel bir Arapça konuşmayı öğrenebilmeleri için Mekke’nin kuzeyinde yer alan ve bir yayla hükmünde olan Badiye’de yaşayan süt annelerine verirlerdi.

Adet haline gelmiş bu sistem şöyle çalışıyordu: Yılın belli bir zamanında Beni Saad kabilesinden emzirme çağında çocuğu olan aileler Mekke’ye gelir. Burada bebeği olan aileleri dolaşırlar ve anlaştıkları ebeveynin bebeğini alarak geri dönerler. Anlaşılan süre boyunca bebeğe bakar ve yetiştirirler. Süre dolunca, ki bu birkaç sene olabilir, geri getirip ailelerine teslim ederler bebeği. Elbetteki karşılığında bir ücret ve hediyeler alırlar.

571 veya 572 yılı olsa gerek yine aileler gelir Beni Saad yurdundan Mekke’ye. Gelen ailelerden biri de baba Haris, anne Halime, abla Şeyma ve bebek Abdullah’tan müteşekkildir. Seyahat ederken kullandıkları eşek yaşlıdır ve yavaş hareket etmektedir. O yüzden Mekke’ye en son onlar varırlar. Ulaştıklarında zenginlerin bebekleri alınmış ve geriye sadece kimsenin tercih etmediği Abdülmuttalib’in yetim torunu kalmıştır. Halime ile Haris de önce alsak mı almasak mı diye tereddüt ederler. Haris “vardır bunda da bir hayır” der eşi Halime’ye ve alırlar yetim Muhammed’i.

Beni Saad yurduna geri dönüşlerinde o yaşlı eşek doping almışçasına hızlanmıştır. Nitekim onlardan çok önce dönüş seyahatine başlamış diğer süt ailelerin kafilelerine yetişir ve hatta onları geçerler. Muhammed bebek süt ailesine bereket getirmiştir. Devamlı mızmızlanan Abdullah bebek de sakinleşmiştir. Nitekim karı-koca aralarında “ne iyi etmişiz bu yetimi almakla” diye konuşarak mutluluklarını her fırsatta dile getirmeye başlamışlardır. Halime hem kendi bebeği Abdullah’ı hem de Muhammed’i emzirmektedir. Yaşça daha büyük olan Şeyma ise hem annesine yardım etmekte hem de kardeşi Abdullah ve sütkardeşi Muhammed ile oyunlar oynamaktadır.

Süt ailesi Muhammed’i çok seviyordu. Beni Saad kabilesi de onda özel bişeyler olduğunu anlamıştı. Nitekim bir keresinde yağmur duasına gittiklerinde küçük Muhammed’in hatırına istemişlerdi tanrılarından yağmuru ve akabinde yağmur yağmıştı. O yüzden anlaştıkları yetiştirme süresi dolunca istemeye istemeye de olsa geri getirdiler Mekke’ye. Ama o sırada salgın hastalık vardı Mekke’de. Dede Abdulmuttalib ve anne Amine çocuklarına bir sene daha bakmalarını rica ettiler. Halime ve ailesi dünden razıydı zaten. Ve Muhammed bir sene daha kaldı süt ailesi ile beraber ve ardından teslim edildi Mekke’deki ailesine.

Aradan neredeyse 60 sene geçer. Yıl 630 olmuş ve küçük Muhammed artık alemlerin efendisi olan peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) olmuştur. Huneyn Gazvesi olur o sene. Müşrik olan Hevâzin ve Sakif kabileleri ile İslam kuvvetleri savaşır. Zorlu savaşı İslam kuvvetleri kazanır. Alınan esirler arasında Şeyma da vardır. Şeyma kendisini esir alan askerlere onun Hz. Muhammed’in sütkardeşi olduğunu söyler ve ona götürülmesini ister. Askerler önce inanmazlar, çünkü daha önce onu hiç görmemişlerdir, ama gerçek olabileceğini düşünerek huzura getirirler.

Efendimiz (SAV) en son daha ufak bir çocukken gördüğü sütkardeşi Şeyma’nın karşısında duran kişi olup olmadığından emin olmak ister ve ondan sadece ikisinin bilebileceği bişey anlatmasını ister. Şeyma da küçükken onu nasıl sırtında dolaştırdığını, onun bir keresinde nasıl sırtını ısırdığını hatırlatır ve ardından da hala farkedilen ısırık izini gösterir.

Bunun üzerine artık emin olan Hz. Muhammed (SAV) çok duygulanır ve göz yaşlarına hakim olamaz. Ardından Şeyma’nın oturması için ridasını yere serer. Dilerse kendi yanında kalabileceğini, dilerse kabilesine dönebileceğini belirtir. Şeyma bu büyük jest karşısında İslamı kabul eder. Efendimiz (SAV) kabilesine dönmek isteyen Şeyma’ya birçok hayvan ve köle vererek yurduna gönderir. Diğer sütkardeş Abdullah da müslüman olmuştur. Ülkemizde Şeyma isimli kızların çokça olmasının sebebi Şeyma (RA) olmuştur.

Bu tür gerçek hayat hikayeleri beni her zaman etkilemiştir. Efendimizin (SAV) nezaketi ve vefası, süt ailesinin sağladığı anne şefkati ve kardeş sevgisi her yönüyle takdire şayandır. Bu vesile ile tüm annelerimizin Anneler Gününü kutlarım. Onlara ne kadar teşekkür etsek ve hediye alsak azdır. Ayrıca bütün okurlarımın ve tüm İslam aleminin de Ramazan Bayramını şimdiden kutlarım. Huzur ve neşe içerisinde geçireceğimiz bir bayram olması dileğiyle.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.