SİSTEMİMİZİN EXORCİSTLERİ: BARANSU ve TAYYAR…

Ramazan KERPETEN

Taraf Gazetesi’nin ödüllü ve flaş gazetecisi Mehmet Baransu ve Star Gazetesi’nin muhabiri ve Ankara temsilcisi Şamil Tayyar için ben “Sistemimizin Exorcistleri” diyorum.

Exorcist’i filminden de biliyorsunuzdur; “Şeytan Çıkarıcı” demek. Türkiye’de “Şeytan” ismiyle gösterime girmişti o film sanırım… Bütün zamanların en iyi korku filmlerinden kabul edilen Exorcist’de iki Exorcist papaz, bir kızın içine giren şeytanı çıkarmak için mücadele ediyorlardı. Sonunda bunu başarıyorlardı ama bu onların hayatlarına mal oluyordu.

Evet, bir bünyedeki kötü/ habis ruhu çıkarmak ve o bedeni özgürleştirmek, birilerinin ömrüne bedel olabiliyordu.

Gerek Baransu’nun, gerekse de Tayyar’ın yaptıkları gazetecilik de bana hep bu mücadeleyi hatırlatıyordu; onlar da yaptıkları cesur ve sağlam habercilikle, gazetecilikle T.C. sisteminin içine çöreklenmiş olan habis ruhu irdelemeye/ faş etmeye çalışıyorlar. Bünyenin içine kaçmış olan ‘şeytan’ı her dürtüklediklerinde, o habis şey; bünyeye anormal tepkiler verdiriyor ve her seferinde de bu kurtarıcılığa soyunmuş insanlara sıkıntı yaşatıyorlar. Ve o habis; onları yıldırmak için o bedeni kullanarak küfürler ediyor, bir şeyler fırlatıyor, bir de içindeki melaneti kusuyor..!

Ve son olarak Perşembe günü bu iki cesur güzel insan için yapılan hukuki karar geldi… ve sarsıldık!

Bir ziyaret için gittiğim Göteborg şehrinde bir tanıdığımın evinde haberleri izlerken, bu iki güzel insanın silueti ekranlarda arda, arda geldi… İkisi hakkında yapılan hukuki işlemler bildirilirken, yüreğimin sıkıştığını hissettim ve oturduğum yerden kalkamadım. Aynı meslekten olduğum bu iki insan için, aynı üniversitelerden hukuk nosyonu aldığım insanlarca bazı şaşırtıcı işlemler yapılmış, kararlar alınmıştı…

Baransu’nun başı yaptığı flaş haberlerle birlikte ağrımaya başlamıştı zaten. Sedat Simavi ödülünü almış olma haklı gururunu taşımakla birlikte; bu arada Jandarma tarafından gayri hukuki yollarla bir süreden beri dinlenmekteydi, hakkında da bir dizi davalar açılmıştı, medyadan takip edebildiğimiz kadarıyla... Şimdi de Kafes Eylem Planı Belgesi'ni yayınladığı gerekçesiyle hakkında soruşturma açılan ve bu dosya için ifade vermek üzere geldiği adliyede savcılık sorgusunun ardından tutuklanması istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilen Baransu’yu, “acaba tutuklarlar mı?” diye yüreğimiz ağzımıza gelmişken, daha sonradan serbest bırakıldığı haberi ajanslara düştü. Daha sonra bir açıklama yapan Baransu, savcının tutuklama istemine anlam veremediğini söylerken, daha önce böyle bir tutumla karşılaşmadığını vurguluyordu…

Ve aynı zaman dilimi içinde, "Operasyon Ergenekon" adlı kitabında 'soruşturmanın gizliliğini ihlal' ve 'adli yargıyı etkilemeye teşebbüs' gerekçeleriyle Şamil Tayyar’a 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldığı haberi geldi!

Kararı yorumlayan Tayyar, "Açıkçası hukuk adına utandım. İnanıyorum ki hukukun üstünlüğüne inanan herkes bu karardan utanç duyacaktır” diyordu. Sahiden de utandık ve Türkiye’de bu işin bu noktaya gelmesine kahrolduk.

Samanyolu Haber’e konuyu değerlendiren Tayyar: “Kendi içinde çelişkilerle dolu bir karar. Düşünmeyi bile suç sayan bir karara imza atıldı. Takdiri izleyicilere bırakıyorum" diyor, bize de söylenecek başkaca bir söz bırakmıyordu…

Ve bu son günlerde Bülent Arınç ve Başbakan Erdoğan’a yönelik bir suikast hazırlığı haberleri ülkedeki birçoklarının kafalarını karıştırdı. Genelkurmay’dan bir açıklama geldi ki, açıklama kafaları daha da karıştırdı, şüpheleri daha da bir arttırdı. (Sistem bütün Şeytan Çıkarıcılara adımını denk al mesajı yolluyor gibiydi..)

Sistemin derin reflekslerini yansıtan CHP ve bir kısım medyanın karşı tavrı ise, Exorcist’teki küçük kızın kusma hareketini hatırlattı bana nedense…

William Friedkin’in yönettiği 1973 yapımı Şeytan/ Exorcist filminin setinde de kadronun başına ilginç şeyler gelmişti. Filmin çekimleri sırasında 2 kere set yanmış, ışıkçı ve görüntü asistanı ölmüş, 3 tane figüran kalp krizi geçirmiş, başrol oyuncusu Regan'ı canlandıran Linda Blair yataktan düşerek kolunu kırmış ve kostümler çalınmıştır.

Bu öyle bir film ki, film senaryosundakilerin de başına bir şeyler geliyor, filmi canlandıranların da. Şu an Türkiye’de sistemin içindeki Ergenekonvari yapılanmaların gün yüzüne çıkarılması için uğraşan herkesin de başına bir şeyler geliyor. Çünkü bu yapı, sistemin içine o kadar derinlemesine işlemiş ki, bünyenin tamamı refleks veriyor, kendisini özgürleştirmek isteyen kimseler her elini uzattığında… Medyası, kolluk güçleri, savcısı… Her kim yardımcı olmak isterse.

Anlaşılan, Şeytan filmindeki gibi, setteki herkesin başına belalar gelecek ama neticede ortaya bir başyapıt çıkacak gibi. Filmin sonunu da söyleyeyim, Regan kurtuluyor!

Çekilen acılara bir nebze olsun değiyor yani!

Baransu, Tayyar; sizler de tarihe geçiyorsunuz!

 

RAMAZAN KERPETEN

rkerpeten@gmail.com

Göteborg/ İSVEÇ

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.