'Sit-com cemaati' haberleri

xxxx111

Hürriyet'ten ayrılan Bekir Coşkun 'Onuncu Köy' köşesini Habertürk gazetesine taşıyor; gazete kaç gündür “Türkiye'nin sevilen yazarı burada yazacak” anonsuyla duyuruyor haberi... Bakalım yeni köyünde ne yapacak, neler yazacak?

“Bugüne kadar ne yazdıysa onu yazar” diyecekleri uyarırım: Bu iş sandığınız kadar kolay değil. Gazetesini değiştiren her yazar yeni yuvasında eski başarısını tekrarlayamıyor. Okur uyumu şart.

'Onuncu Köy' köşe ismi olarak çok çağrışımlıydı ve Bekir Coşkun'un dokuz köyden kovulma iddiasını yansıtıyordu. Hürriyet'ten kendisini dışarıya iten olmadı. Bu durumda köşesini aynı isimle mi açacak, yoksa 'transfer' biçimine de uygun daha makul bir yeni isim mi bulacak?

Aynı türden yazılarla okurun karşısına çıkmayabileceğini düşündüren açıklamalar da yaptı Bekir Coşkun; “Göbeğini kaşıyan adamlarla barışmak istiyorum” dedi meselâ. 'Kürt açılımı' ve 'Ermeni açılımı' ile gündemi belirleyen bir iktidara doğru bir 'Bekir Coşkun açılımı' neden olmasın? Sizler hatırlamasanız bile, bir ara büro komşuluğu da yaptığımız için kalemini iktidarlar konusunda usturuplu kullandığı dönemleri de hatırlıyorum Bekir Coşkun'un...

Kendisine yeni yuvasında mutluluklar dilerim.

Esas Bekir Coşkun sonrası Hürriyet'te neler olabileceği beni düşündürüyor. Özellikle her ayrılanın yerini doldurma görevini üstlenen Mehmet Y. Yılmaz'ın durumu benim için endişe kaynağı... Şimdiden birkaç kimliği birden taşıyor ve herbirinin altında eziliyor, bir de Bekir Coşkun işlevini üstlenmeye kalkarsa, hali nice olur, düşünmek bile istemiyorum.

Yazarlık hayatına 'aşk yazılarının dayanılmaz yazarı' reklâmı eşliğinde başlamıştı Mehmet Yılmaz; ustası Hıncal Uluç gibi yazacaktı... Uzun bir süre genç kızların hatıra defterlerine girecek türden mavi-pembe yazılar yazdı da... Ardından Fatih Altaylı ayrıldığında Hürriyet kendisine orta sayfayı teslim etti ve birdenbire selefinin saldırgan üslubuna büründüğü görüldü. 'Hıncal-Altaylı' gibi yeni bir türün örneklerini okudu Hürriyet alanlar...

Emin Çölaşan ayrıldı, Hürriyet kendisine “Ondan boşalan yeri doldurmak ve o gitti diye kaçabilecek okurları gazetede tutmak da senin görevin” talimatını vermiş olmalı ki, Mehmet Yılmaz'ın eşzamanlı olarak Emin Çölaşanlaştığı süreci izlemeye başladık.

'Hıncal-Altaylı' iken âniden 'Hıncal-Altaylı-Çölaşan' karması bir yazara dönüştü...

Şimdi bir de Bekir Coşkun kimliğine bürünürse okurların kafası iyice karışabilir...

Okurların kafasının karışması neyse de, Hürriyet'i çıkaran 'sit-com cemaati'nin kafası iyice pejmürde... Başka bir gazetede rastlasaydım “Ramazan başlarına vurmuş” diyebileceğim hatalarla çıkıyor Hürriyet gazetesi; ertesi günü bekliyorum, iki satırla küçük bir özür bile dilemediklerine göre, hatalarının farkına da varmıyorlar...

Önceki gün sözgelimi, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın New York temaslarını duyurduğu sayfasında bir fotoğrafta yapılan büyük hata gibi... Fotoğrafta Tayyip Erdoğan, Egemen Bağış, Mehmet Şimşek görülüyor; bir dördüncü kişi daha var ve fotoğrafın üzerinde o kişinin 'Mevlüt Çavuşoğlu' olduğu yazılı...

Oysa Hürriyet'in Mevlüt Çavuşoğlu diye tanıttığı kişi Mücahit Arslan...

Mevlüt Çavuşoğlu Ak Parti Antalya Milletvekilidir ve Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi'nde Türk delegasyonu başkanıdır... Ankara'da ve değişik başkentlerde bilinen bir simadır. Fotoğraftaki kişi de, Başbakan Erdoğan'ın özel müşaviri olduğu için, siyasetle ilgilenenlerce tanınır.

Hürriyet tanımıyor; olacak şey değil...

'Sit-com cemaati' yalnız fotoğrafları veya siyasi kişilikleri karıştırmıyor, ansiklopedi bilgilerini zorlayacak garipliklerle bilim literatürüne gülünç katkılarda da bulunuyor. Kürşat Bumin'in son yazısında ele aldığı 'Grönland ve küresel ısınma' konulu dizi gibi...

Grönland'ta küresel ısınmanın izini süren Hürriyet yazarı, 58 bin nüfuslu ülkede her yıl üçbine yakın kişinin intihar ettiğini, 600 metrelik buzulun her yıl 200 metre eridiğini, buna karşılık 'maden zengini' olan ülkenin petrolüyle Suudi Arabistan kadar zengin olacağını anlatıyor dizisinde...

Otel müdürü ve konsolos konuk gazetecinin 'şerefine' şampanya açtırmışlar. Birlikte geyik ve bizon eti yerken belediye başkanına “Peki Türklere bir mesajınız var mı?” sorusunu sormuş Hürriyet yazarı. Aldığı cevap şu: “Evet, Türklere ülkemize gelip görmeleri çağrısında bulunuyorum. İklim değişikliğini görsünler. Onlar için çok ilginç yerler var. Buzullar kaybolmadan bu ülkeyi mutlaka görmeleri gerekir. (…) İşadamları şimdiden adımlarını atabilirler. Örneğin öğretmene, psikologa ihtiyacımız var.”

“Grönland'ta dondurucu soğukta, Hürriyet küresel ısınmanın izini sürdü” diye takdim edilen dizi sıradan bir yazı dizisi değil, komedi 'sit-com'u mübarek...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.