Siyer: Kaynak, ayna ve ay olarak Hz. Peygamber

xxxx1

Aslında hicreti yazacaktım bugün. Ama siyerle ilgili elime geçen bir broşür, konunun zamanla sınırlı olması nedeniyle siyer meselesini öncelemeye itti beni. Hicret yazısı yarına kaldı bu nedenle.

Postadan gelen dergiler arasından mı çıktı, oğlum Burak uğradığı bir yerden mi aldı, bilmiyorum; masanın üzerinde gördüm o küçük ama anlamlı broşürü: "Büyüklerin Ayak İzleri: Mustafa Asım Köksal Haftası" başlıklı broşür, hayatını Efendimiz'in (sav) hayatının ve mesajının anlaşılmasına adayan tek siyer âlimimiz Develili Asım Köksal hocamızı anmak amacıyla 26 Kasım 2 Aralık tarihleri arasında bu yıl ikincisi düzenlenen bir etkinliğin programını sunuyor/du: Etkinlik, Muhammed Emin Yıldırım'ın şahsî ve özel gayretleriyle kurduğu Siyer Araştırmaları Merkezi SAMED tarafından gerçekleştiriliyor/muş.

Böyle bir etkinlikten haberim yoktu ama SAMED'i duymuştum. Broşürü alıp odama çekildim; internet sitesini inceledim. Ve derhal Muhammed Emin Bey'i aradım ve "neden bu kadar nefis ve nezih bir faaliyetten haberimiz yok; neden bu çalışmayı daha geniş kitleler bilmiyor?" diye sitem ettim Muhammed Emin Bey'e...

 

* * *

Genelde İslâm medeniyetinin, daha özelde ise İslâm düşüncesinin en ayırt edici özelliği, peygamberî bir temele yaslanıyor olmasıdır. İnsanın insanca yaşayacağı vasat, yine bir insan aracılığıyla ama elçilikle görevlendirilmiş bir peygamber-insan vasıtasıyla tesis edilebilir ancak: Peygamberin tavassut / aracılık etmediği bir hayat, insanın azmanlaşmasını ve algı kapılarını kendi elleriyle kapatmasını önleyemez: Tarih, bunun tanığı değil mi?

İnsanın, insanlığını hatırlamaya ihtiyacı var: Zaaflarıyla ve erdemleriyle insanlığını tanımaya. İnsana insanlığını hatırlatacak yegâne vasat, peygamberin tavassut ve tesis ettiği hayat olabilir ancak.

 

* * *

O yüzden insanın insanlığını yitirmemesi gerekiyor: Yaratılan bir varlık olarak insanın insanlığını yitirmemesi için de, Yaratıcı, âlem ve insan arasındaki büyük varlık zincirini kırmaması, kaybetmemesi şart.

İşte "âlemlere rahmet olarak gönderilen" peygamberimizin rolü tam da bu noktada hayatî önem arzediyor: İnsanın, büyük varlık zincirini yok ettiği, Tanrı fikrini yitirdiği, hayatı -insanaltı bir varlığın arzu ve hırslarına yenik düşerek- cehenneme çevirdiği, gezegenimizin geleceğini de, insanın bizatihî kendi varlığını da tehlikeye soktuğu bir zaman diliminde, bize, insanlığını, varlığı ve hakikati hatırlatacak bir özel varlığa her zamankinden daha fazla ihtiyacı var insanlığın: İşte o özel varlık, Efendimiz'dir (sav).

 

* * *

Burada, "alem/ler" ve "rahmet" kavramları üzerinde derinlemesine kafa yormak zorundayız. "Rahmet", hakikatin vücuda gelmesine tavassut eden kaynak, demektir.

"Kaynak", "ayna" ve "ay": Keşfedilmemiş ama keşfedilmeyi bekleyen uçsuz bucaksız bir kıtanın, doyumsuz bir ummanın benzersiz alâmetleri ve pınarları.

"Rahmet" sıfatıyla tavsif edilen Efendimiz, bütün âlemler için bir "ay" vazifesi görür: Karanlıkları aydınlatan bir ışık, bir "nur"dur O. "Güneş" / şems, ilâhî bir ışık / ilâhî bir nûr'sa, Efendimiz de, bu ilâhî ışık'tan / nûr'dan devşirdiği tohumları meyveye durduran ve yemiş olarak bize sunan bir "ay"dır.

Nasıl ki, ay olmadan, arzın karanlıklarının aydınlığa dönüşmesi mümkün değilse, Efendimiz olmadan da, "ilâhî nur"un bize ulaşması, bizi aydınlığa kavuşturması, bize ruh üfleyebilmesi, bize eşyanın isimlerini ve hakikatlerini "hatırlatabilmesi" de mümkün değildir. İşte Efendimiz, bize hakikati, yine âyetin delaletiyle, "şâhid", "mübeşşir" ve "nezîr" sıfatlarıyla hatırlatır.

Dolayısıyla Efendimiz, aynı zamanda, karanlıklara, zulüme ve şirke karşı bir şemsiye rolü gören ilâhî güneş'in / şems'in koruyup kollayıcı, sarıp sarmalayıcı, kaynak yapıp kanatlandırıcı hakikatlerini bize yansıtan bir "ayna"dır. Burada Güneş'i Şems'e, ay'ı da Mevlânâ Hazretlerine benzetebiliriz aynı zamanda.

 

* * *

İşte bu yüzden Muhammed Emin Yıldırım'ın SAMED çerçevesinde düzenlediği faaliyetleri, özellikle de bize Efendimizin hayatını bütün enlemleriyle ve boylamlarıyla anlatmayı hayatı hâline getiren Asım Köksal Hoca'yı anan broşürü elime geçince ne kadar heyecanlandım, bilemezsiniz.

Peygamberimiz sadece Müslümanlar ve insanlık için değil, aynı zamanda bütün âlemler için neden rahmet olarak tavsif edilmiştir, diye derin derin düşünmekte ve Efendimiz'le ilgili yapılan her çalışmayı yakından takip etmekte nice faydalar var, diyor ve Muhammed Emin Yıldırım kardeşimi bu samîmî çabalarından ötürü kutluyorum.