SÖYLETMEYİN DAHA FAZLA!

Ramazan KERPETEN

‘YAŞzedeler’le alakalı yazılarınıza devam etmemiz sonrasında, sizlerin de aşina olduğunuz birisinden mail aldım, sizlerle de paylaşmasam yapamazdım.. (Ki, yazısı genel olarak meseleyi de özetler mahiyette.)

Kendisini, 27 OCAK 2010 tarihinde yayımlanan  'TERÖRİSTBAŞI'NA TANINAN 'ADİL YARGILAMA HAKKI'NDAN! başlıklı iki bölümlük yazı dizimizden tanımıştık;

Yaşzede Astsubay A.Bayram KOÇDOĞAN.

Kendisinin mektubunu okurken gözyaşlarına boğulmuştum, sonraki günlerde de ara ara okuduğumda o acıları içimde derinliğine hissetmeye devam etmiştim. Sonradan anladığıma göre de bu konuda yalnız değildim, bazı dostlar bizi gördüğünde, Sayın KOÇDOĞAN’ın mektubundan çok etkilendiklerini, hatta birer çıktısını alarak bazı yerlerde okuyup değerlendirdiklerini söylemişlerdi..

13 OCAK 2010 tarihinde yayımlanan “KANADA'YA UZANAN BİR YAŞ HİKAYESİ” başlıklı yazımızın son bölümündeki ".....önce bunun konuşulması, yazılması gerekiyor. 
Konuşa konuşa, yaza yaza değişiyor Türkiye’de bir şeyler...." şeklindeki sözlerimiz üzerine kendi YAŞ serüvenini yazıp bize mail olarak attığını söylüyor Bayram Astsubayımız. İyi ki de yapmış; böyle değerli bir insanı tanışık ve onun yaşadıklarına vakıf olmuş olduk bu vesileyle…

 

Son mektubunda; yazılarımızın devamının kendilerini gururlandırdığını, umutlandırdığını söylüyor Sayın KOÇDOĞAN ve ekliyor:

“Anayasa Taslağı medyada yer aldığında; bu yapılacak değişikliğin YAŞzedelerin beklentilerine cevap veremeyeceğini görünce; TBMM deki tüm vekillerimize, medyamızda demokrat bildiğim tüm yazarlarımıza -sizde dahil-, sivil toplum kuruluşlarımıza
ilgili gördüğüm bakanlıklara vd. gece-gündüz uğraşıp yaklaşık 1.200 civarında mail gönderdim. Ne kadar acı ki; sadece 2 kişiden cevap ve ilgi geldi. Birisi AKP Mersin Milletvekili Sn. Prof.Dr. Mustafa ÖZTÜRK ve  diğeri de Siz.”

 

22 MART 2010 tarihli; 'YAŞ'ZEDELERİN, 'YENİ ANAYASA'YA DAİR BAZI ÇEKİNCELERİ VAR! başlıklı yazımızdan sonraki günlerde taslakta geçen A.Y.125.nci maddedeki bu değişiklikte bir eksik husus daha tespit ettiğini, bu değişikliğin geçmişi kapsaması için muhakkak tarihiyle ilişkilendirilmesi gerektiğini öğrendiğini belirten KOÇDOĞAN:

“Eğer ‘.... tarihinden itibaren’  ibaresi değişiklikte yer almazsa YAŞzedelerin bu değişiklikten de, bu haliyle sıkıntılı bile olsa, yararlanamayacaklarını, çünkü anayasa değişikliklerinin tarih verilmezse geçmişe uygulanamayacağını -makable prensibi gereği- öğrendiğimde tekrar 1.000
adet mail daha attım… Evet, hükümet YAŞzedelerle alakalı düzenlemeyi özel bir kanunla yapacağını çok sonra açıklayınca biraz rahat nefes almak nasip oldu.”
diyor.

 
Akabinde bizim tekrar meseleyi gündeme taşımamızla ilgili olarak ise:

“Tekrar teşekkür ediyorum. Allah cc razı olsun. Bizleri yalnız bırakmayanların başında sizler varsınız.” şeklinde duygularını aktaran KOÇDOĞAN, şahsıyla ve kendisiyle aynı durumda olanlar adına şu beklentilerini sıralıyor:
 
“1- Hakkımdaki YAŞ kararı tüm hükümleriyle ilga edilmelidir.
2- Şahsi dosyamda bunla alakalı ne varsa kanunun çıktığı günden itibaren çıkartılmalıdır.
3- Er olarak terhis edildim, emsallerim gibi Kıdemli Başçavuş olarak terhis belgem düzeltilmelidir.
4-Emsallerim gibi Silah taşıma hakkına kavuşmalıyım. ( O soğuk demirin tenime değmesini ilk kez arzu ediyorum)
   ( iade-i itibar denilen şey için bence en önemli husus budur. Bu hakkın iadesi;  bu işi -YAŞ- tezgahlayanları yerin dibine sokacaktır.)”
 
İşin Maddi boyutuyla ilgili olarak ise:
“Ben adil bir mahkemede yargılansaydım, adil mahkeme kesinlikle şöyle kararlar verecekti:
( Bizler yargılanmak istedik, teröristbaşına tanınan yargılanma hakkı bize de verilmeli dedik, vermediler. AYİM’in ne konumda olduğunu hepimiz çok yakından müşahede ettik değil mi? Hükümetin terfi ettirmediği 3 paşa ile alakalı nasıl kararlar verdiğini herkes gördü.)
 
Dosyamda suç unsuru hiçbir şey yok, ne savunma ne de ceza, tertemiz. 
11 sene de 12 adet takdir belgesi ve ben "DİSİPLİNSİZLİKTEN" atıldım.” diyen KOÇDOĞAN, 

Sivil bir mahkemede veya adil bir AYİM’de yargılansaydı,  mahkeme kesinlikle şöyle kararlar verileceğini beklediğini ifade ediyor:
 
“1- Hakkında verilen idari işlemin İPTALİNE,
2- İdari işlemin yapıldığı tarihten bu güne kadar alamadığı maaşlarının faizi (!) ile birlikte iadesine,
3- Kendisinden alınan Ruhsatlı silahının iadesine,
4- Sağlık Karnelerinin iadesine ( Karne kalktı şimdi, emekli sandığı sicil numarası yeterli oluyor)
5- Bu dönemde yatırılmayan OYAK kesintilerinin yatırılmasına, hak kaybının önlenmesine
6- Terhis Belgesinin iptaline,
7- Alamadığı lojman puanlarının iadesine,
8- Şu an ikamet ettiği yer ile görevine iadesine karar verilen yer arasında harcırah ve yolluk verilmesine.
    ÜST MAHKEMEYE İTİRAZ HAKKI BAKİ KALMAK ÜZERE, OY BİRLİĞİ İLE KARAR VERİLMİŞTİR.”
 

Adil bir yargılamada bu yönde bir karar çıkacağından emin olduğunu, hakkı olmayan bir şeyi istemekten Allaha sığındığını, söyleyen KOÇDOĞAN:

“Biz merhamet dilencisi hiç olmadık, olmayacağız da.
Rızkın Allah’tan (cc) olduğu MÜŞAHEDE edenlerdeniz. YAŞzedeler bunu aynelyakin olarak yaşadılar elhamdülillah.
Hükümetimizden de isteğimiz budur; sadece ve sadece hakkımız olanı talep ediyoruz. Verirlerse ne ala, vermezlerse de kimsenin boğazını sıkacak halimiz yok. Şu yalan dünyada neyi kazansak bırakıp gitmeyecek miyiz?”
diyerek de bamteline dokunuyor!
 
Yukarıda sıraladığı hususların sadece kendisiyle alakalı talepler olduğunu ve 1.700 YAşzedenin durumu aynı olmadığını hatırlatan KOÇDOĞAN:
“Ben emekliliğini kazanmış birisiyim. Emekliliğine 15, 8, 5 ,3 yıl kalan YAŞzedelerin durumu nasıl çözülmeli? Çünkü artık TSK ya dönüş yolu kapalıdır. Kimse dönemeyecektir. Şu an Kırıkkale'de pazarlarda marul soğan satan Komando YAŞzede astsubayın, babasının planyasında marangozluk yapmaya devam eden yaşı genç subayın durumu ne olacak? Nasıl olmalı?” diye de soruyor, haklı olarak.

 
Konjonktür gereği oluşan havayı da özetle şöyle sıralıyor KOÇDOĞAN, bir dostundan aldığı bilgilerden yola çıkarak:

“1. Konunun YAŞ ve AYİM'e götürülerek çözülemeyeceği anlaşılmıştır,
2. Orduya dönüşün makul olmayacağı değerlendiriliyor,
3. İlişik kesme işlemlerinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılması gerektiğine inanılıyor,
4. Emsallerin statüsünde emeklilik netlik kazanmış durumda,
5. Emekliliği hak edenlerin hemen emeklilik intibakları yapılıyor, memuriyete dönüşleri düşünülmüyor,
6.Emeklilik hizmet süresini doldurmayanlar eşdeğer(uzman, araştırmacı vb.) kamu görevlerinde istihdam ediliyor,

Kamu görevine dönmek istemeyenler, emsallerinin emekliliğini bekleyerek emekli oluyorlar.
7. Emekliliğe esas kesenek boşluklarının hazine tarafından karşılanması sözkonusu,
8. Tazminat düşünülmüyor, 30 yıl üzerinden emekli ikramiyesi yeterli görülüyor,

( Emekli ikramiyesinin normal bir hak olduğunu, tazminatın verilmesinin hukuka aykırı işlemler ve yaşanan mağduriyetler için önemli olduğu yetkililere ifade edilmiştir)
9. Öğrenim giderlerinin iadesi gündemde. (Bunun sadece öğrencileri değil, mecburi hizmeti doldurmamış sb/astsb.ları da kapsaması gerektiğini ifade edilmiştir.)
10. Kamuya atananların özlük haklarının emsallerinden az olmaması gerektiğinin ve OYAK haklarının da iadesi üzerinde yasada madde olmasının hayati önemi haiz olduğu iletilmiştir.”

 
İşin maddi boyutuyla ilgili olarak ise Sayın KOÇDOĞAN’ın çarpıcı tespitleri var.

1.700 YAŞzede için devletimizden çıkacak toplam miktarın yaklaşık olarak;
700 milyon TL. (eski parayla 700 trilyon) olduğunu aktaran KOÇDOĞAN, bu parayı çok görenler için önemli bir hatırlatmada bulunuyor:

 
“1- Arena stadına 650 trilyon,
2- Erzurum Kayak tesislerine 825 trilyon harcanmıştır.
3- 2011 bütçesinde AİHM den çıkacak cezalar için 200 trilyon ayrılmıştır. Her sene yaklaşık bu miktarda Türkiye ceza almaktadır.
    2010 da sadece 15 Kıbrıslı Rum’a 50 Milyon avro ceza ödemiştir ülkemiz. Devamı da 2011 de gelecektir. (Dışişlerinin görüşü bu yönde.)
4- Devlet Opera ve Bale Genel Müdürlüğü’ne 170 trilyon pay ayrılmıştır 2011 bütçesinden.
5- Faiz harcamaları için bütçeden önümüzdeki yıl tam 47.5 milyar TL ayrıldı. (Yani 2011 yılı için 47,5 katrilyon)
6- Başbakan Yardımcısı Arınç, terör mağdurlarına sahip çıktıklarını belirten konuşmasında: “198O yılından belli bir zamana kadar terör sebebi ile benim evimi yaktılar çiftliğimi yaktılar araçlarım harap oldu diyenleri inceledikten sonra bugüne 4 katrilyon para dağıttık” dedi.
    Görüldüğü gibi 700 trilyon büyük meblağ olsa da devletimizin ödemeyeceği bir tutar değildir.”

Anayasa Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya’nın Bugün Gazetesi’ndeki 31 OCAK 2010 tarihli röportajındaki sözlerini bu sıralamaya ilintiliyor:

“…Bu konuda Arjantin, darbelerde zarar görenlere (ölüm, organ kay bı, ticari kayıp, işletme kaybı gibi) 1 milyar dolara yakın tazminat ödemiştir. İspanya, kötü siyasal anılardan kurtulma yasasını çıkarmıştır. Türkiye de benzeri ve kapsamlı düzenlemelere gidebilir.”

‘Yaşzede Astsubay’ Sayın A.Bayram KOÇDOĞAN’ın sözleri böyle, eksik olmasın..

Bazı okuyucularımız için, bu konudaki tahşidatlarım fazla gelebilir… Ama bir insanın mağduriyeti dahi yazmakla düzeltilebilecekse, bunun için bir ömrü vakfetmek bile azdır!

Ve son olarak:
Bizden bu yönde daha fazla yazı, söz duymak istemeyen hükümet ve bakanlık yetkililerine:

‘SÖYLETMEYİN DAHA FAZLA!’ diyoruz.

İşi ahesteden aldırmanın bir anlamı yok..

Bunca insan yeterince mağdur oldu, bunu daha fazla da uzatmaya gerek yok…

Su damlası damlaya damlaya bir mermeri bile eritir…

Ama ne sizler mermer olun, ne de sözlerimiz su damlaları olsun..

Ha, biz söylemekten bıkmayız ama;

İşin sonunun ‘Gayretullah’a dokunması durumu da var..! (02.02.2011)

 

AV. RAMAZAN KERPETEN (www.kerpeten.biz / ramazan@kerpeten.biz)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.