Tarih kitaplarını yeniden yazmaya var mısınız?

Aslan DEĞİRMENCİ

Türkiye Çözüm Süreci ile cesur adımlar atarken, silah baronları, Siyonist lobiler, paralelciler, Ergenekoncular rahatsız olmuştu. 100 yıllık sorundan nemalanan ne kadar yapı varsa açıktan ya da örtülü operasyonlarla süreci akamete uğratmak için yarışa girmişlerdi.

Kürt sorunu ile oluşan 100 yıllık sektörden faydalanan derin yapılar birlikte hareket ederken, millet kardeşliğine sahip çıkarak tüm operasyonları boşa çıkartmayı başarmıştı. Bundan sonra da bu irade devam edecek inşallah.

Şimdi sıra Ermenilerde...

Asırlık krizi sona erdirmek için yayınlanan taziye mesajı büyük ölçüde kabul gördü. Evrensel, insani ve vicdani düşünme yeteneğini kaybetmeyenler Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 1915 olayları için 'ortak acımız' mesajına destek verdi.

Önemli olan da bu… Çünkü eleştirenlere baktığımızda Çözüm Sürecini hedef alan aynı lobinin devrede olduğunu görüyoruz. Demek ki atılan adım oldukça isabetli.

Ben farklı bir konuya temas etmek istiyorum.

Ermeni sorunundan milyonlarca dolar kazanan lobi şirketlerinden

Sorun bittiği takdirde hemen hepsi işsiz kalacak. Özellikle de ABD’de yıllardır Ermeni tasarısını geçirmek için uğraş veren, bu işi profesyonelliğe dökerek büyük para kazanan pazarlamacılar için durum oldukça sıkıntılı. Kendilerine finansal desteğin yanı sıra siyasi, psikolojik ve son yıllarda da medyatik destek sağlayarak sorunu işin içinden çıkılmaz hale getiriyor, güçlerine güç katıyorlar.

İşte genel anlamda Ermeniler taziyeden memnun iken hatta Başbakan Erdoğan’ı Nobel’e aday gösterirken bazı yapıların anında tepki göstermesi bundan. Sorundan faydalanan ve yıllardır insani trajediden nemalanan lobiler.

Benzer lobilerin tersi bizde de var. Bu lobileri şimdiye kadar Türkiye’deki sözde ulusalcı çevreler yönetmiş. Ulusalcı gözüküp ‘tasarının geçmemesini sağlıyoruz’ diyerek Türkiye’den büyük paralar kazanmışlar. İşte bu iki lobi şimdi devrede ve Türkiye’deki uzantılarını devreye sokarak atılan adımı değersizleştirmek istiyorlar. Nefret ile yıllardır ‘kan davası’ şeklinde devam eden ilişkiyi barışa dönüşmesini engellemeye çalışıyorlar. İki tarafın milliyetçiliğini sömürerek sefa sürüyorlar. İnşa ettikleri sorunun temelinden Başbakan Erdoğan bir tuğlayı kıpırdattığında bağırıyorlar…

Onlar bu mücadeleyi verirken, birikmiş sorunlardan beslenen ırkçı çevrelerde boş durmuyor.

Ulusalcı, Milliyetçi, Vatansever maskesine gizlenip, tarihle yüzleşenlerden hesap sormaya kalkıyorlar.

Oysa dertleri başka…

Bu çevreler hem Kürt hem de Ermeni meselesinin yıllardır rantını yiyorlar. Sorun bittiği takdirde varlıklarının sorgulanacağının farkındalar. Yıllardır emperyalizmin kullandığı iki alanda propaganda yürüterek asıl ihaneti onlar yapıyorlar. Sorunu çözümsüzlüğe iterek emperyal devletlerin işini kolaylaştırıyorlar.

Hatta maalesef bazı partiler milliyetçi ve ulusalcı oyları alabilmek için ülkenin iç sorunlarının çözümün önünde engel olarak duruyorlar. Sonra bunun adını; Milliyetçilik, Vatanseverlik, Ulusalcılık diye yutturmaya çalışıyorlar. ‘Kaoslar sürsün, krizler bitmesin biz yeter ki elimizdeki gücü yitirmeyelim’ anlayışıyla Büyük Türkiye idealini engellemeye çalışıyorlar. Irkçılar, derin şebekeler, kirli oluşumlar ‘rant kardeşliği’ yaparak Cumhuriyetin kuruluşundan beri devam eden sorunlara, bugüne kadar uygulanan yanlış stratejilere alternatif yeni stratejiler geliştirilmesini istemiyorlar. Sorunları oluşturan karmaşık süreçlerle yüzleşebilecek kapsamlı bir çözüm paketini hep engelliyorlar. Çözüm paketinin yürürlüğe konulması demek, onların bugüne kadar etkili olan harp taktiklerini boşa çıkaracak, sorunların arkasında kendilerinin olmasını da deşifre edecek. Sorunların büyümesine yol açan en büyük etkenin ırkçılık olduğu da gözler önüne serilecek. Onları tanıyalım ama çokta önemsemeyelim. Çözüm arayışlarını siyasal ve psikolojik gerilime dönüştürme oyunlarına gelmeyelim. Cesaretimizi kırmalarına izin vermeden, sağduyuyu elden bırakmayalım.

İşimize bakalım! Türkiye’nin yarınını ipotekten kurtarmanın yolu Kürt, Ermeni ve Alevi meselesinin çözümünden geçmektedir. Zihinsel ve yapısal dönüşüme yol açacak adımların arkasında durulmasını sağlayarak bunu başarabiliriz. Bütünleştirici bir rolü benimsersek, ortak kültürel değerleri önemsersek, sorunun daha katmanlı bir hal almasına yol açanları yalnızlaştırmayı başarırsak, partileri kimlik siyasetinden vazgeçirmeye zorlarsak kapsamlı ve gerçekçi bir çözüm stratejisini birlikte belirleyebiliriz. Belirlediğimiz stratejiyle de normalleşmeye ve toplumsal barışa kapı aralayarak insanlığa büyük bir hizmet yapmış oluruz.

Tarih kitaplarını yeniden yazmaya var mısınız?

Dayatılan değil yaşanan tarih için gerçeğin peşinden koşma vakti geldi.

Onlar tarihin tozlu sayfalarında dolaşa dursunlar, biz yeniden yazılacak tarihin peşine takılalım.

www.twitter.com/aslandegirmenci

degirmenciaslan@gmail.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.