Türkiye'de gazete sahibi olmak

Recep KOÇAK

Merhum Cemil Meriç, dergilerin her birini "bir mektep" olarak tanımlar. Bu benzetmenin ne kadar isabetli olduğunu yakın tarihimize bakıp kolayca görebiliriz. Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat, Mavera, Dergah, İslâm Mecmuası, İlim ve Sanat, Kadın ve Aile, Altınoluk, Sızıntı, Zafer, Ribat, Mektup, Gerçek Hayat..

Bu liste uzadıkça uzar. Her dergi kendi çapında bir mekteptir. Kiminin talebeleri uzun bir dönem bir ülkenin edebiyatına, siyasetine, kültürüne damgasını vurur ve etkisi on yıllarca devam eder. Kimisinin etkisi daha kısa süreli olabilir. Neşredenlerin niyeti, samimiyeti ve çapı, sonucu doğrudan etkiler. Ama unutulmamalı ki her dergi o ülkenin kaderine öyle ya da böyle etki eden çok mühim birer mekteptir.

Aynı benzetmeden devamla her gazeteyi çok önemli bir mevzi, bir ülkenin savunma hattında bir kale olarak görebiliriz. Yayın hayatına başlayan her yeni gazete o ülkenin savunulacak konuları için birer kaledir. Bu noktada üzerinde ciddiyetle durulması gereken konu o kalelerin kimler tarafından beklendiği, içeriden fethedilip edilmediği meselesidir. Bazı kalelerin savunduğu konular ve kimlere karşı mücadele verdikleri izlendiğinde bu ülkenin değerleriyle çatışma halinde oldukları kolayca fark edilebilir.

Marmaray 29 Ekim 2013 Cumhuriyet Bayramı günü açıldı. Proje, iki kıtanın iki yakasını bir araya getirdi. İstanbul'da yaşayan herkes ve ülkemiz için büyük bir hizmet, bir değer. 150 yıllık bir rüyanın gerçekleşmesi. Emeği geçen herkesi, başta Başbakan Erdoğan ve ekibiyle birlikte tebrik ediyorum.

Açılıştan bir gün sonra Avrupa Yakasından Anadolu Yakasına Marmaray'la geçtim. Kazlıçeşme'den hareket ettikten sadece 8 dakika sonra Üsküdar'a ulaştım. Şimdilik Sirkeci istasyonunda durulmadığı için 10 dakika olarak planlanan Kazlıçeşme - Üsküdar arası yolculuk bu kadar kısa sürede tamamlandı.

Milat Gazetesi yayın hayatına başlayalı iki yıl geride kaldı, üçüncü yıla girildi. Üsküdar'da nezih bir mekânda bir araya gelen Milat ailesi 3. yıla girişin sevincini coşkuyla, şükranla yaşadı. Geceye en başından itibaren iştirak etmek için Marmaray'ı tercih etmem isabetli bir karar oldu. Milat ailesinden epeyce çalışan da benimle aynı tercihi yapmışlardı.

Milat üçüncü yaşına girişin sevincini paylaşırken benim de bu aileye katılmamın üzerinden altı ay geçtiğini fark ettim. Söyleyecek sözü, paylaşacak mesajı olan birisi için bir gazetede yazmak büyük bir fırsat, şükredilmesi gereken bir nimettir.

Gazetemizin sahibi kıymetli dostum Ali Adakoğlu duygu ve heyecanını paylaşırken kelimeleri şükür dolu, yüz ifadesi huzurluydu.

Adakoğlu, İletişim Fakültesi'ne girdiği günden itibaren hep bir "günlük gazete" hayal etmiş, dilemiş. Sonunda iki yıl önce Milat Gazetesi'nin yayına başlamasıyla o duası kabul olmuş.

Bir büyük holdingin parçası olmadan, büyük bir gruptan destek görmeden, bir camianın özel takibinde olmadan günlük gazete çıkarmak zorun zoru bir iştir. 1998 yılında yayın hayatına başlayan ve 14 ay yaşayan Sağduyu Gazetesi'nde 7 ay Genel Yayın Yönetmenliği ve gazete kapanıncaya kadar da köşe yazarlığı yaptım. Yeni bir gazete çıkarmanın ne kadar zor bir iş olduğunu ifade ederken bin bir hatıra ve tecrübe ışığında yazıyorum bu satırları.

Adakoğlu kısa konuşmasında sözlerine, "Hayatımda iki defa televizyon izlerken ağladığımı hatırlıyorum" diyerek başladı ve devam etti; "Birisi, Merve Kavakçı TBMM'den başörtülü olduğu için çıkarılırken, Bülent Ecevit'in öfke dolu dolu sözlerini izlediğimde. Diğeri ise merhum Erbakan'ın 28 Şubat'ın aktörleri tarafından kuşatıldığı ve geri çekilmek zorunda kaldığında yaptığı açıklama sırasında. O günlerde doğan kızıma Merve adını verdim..."

Adakoğlu, bir siyasi parti liderinin, bir milletvekilinin eli kolu bağlanmış hale nasıl getirildiğini ve bunun büyük ölçüde medya araçları kullanılarak yapıldığını görmüş ve zaten üniversite öğrenciliğinin ilk günlerinden itibaren hayalini kurduğu "günlük bir gazete"nin ihtiyacını daha derinden hissetmiş.

Üçüncü yılına giren Milat Gazetesi, yürüyüşün zor kısmını geride bırakmıştır. Okuyucularının da ilgi ve teveccühüyle bundan sonraki adımlar daha kolay olacak, genç bir gazete olmasına rağmen geride kalan iki yılda yaptığı büyük hizmetin devamını, daha gür bir sada ve daha etkili adımlarla getirecektir.

Gazete okuma alışkanlığının hâlâ çok zayıf olduğu bir ülkede, internet ve sosyal medya tuzaklarından da kurtulup bu ülke insanının huzur ve refahına hizmet edecek günlük bir gazeteyi ayakta tutmak büyük iştir.

28 Şubat sürecinde yapılan zulümlerin hesabının yargı marifetiyle sorulmaya başlandığı, TBMM'de ilk defa başörtülü milletvekillerinin özgürce görev yaptığı bir Türkiye'de, kazanımların kaybedilmemesi ve vesayetlerden kurtulma yönünde yeni adımların atılabilmesi için Milat benzeri savunma kalelerine ihtiyaç devam edecektir. Devam eden büyük mücadelede medya araçları en mühim silahtır. Vatandaşın değerleriyle barışık olmayan zihniyet sahiplerinin hedefe koydukları bir kişi ya da kurumu kısa sürede nasıl itibarsızlaştırmayı başardıkları acı tecrübelerle sabittir. Bu sebepten Milat benzeri sağduyulu, idealist, cesur ve yüzde yüz yerli güçlere olan ihtiyaç gün gibi aşikârdır.

Ali Adakoğlu'nun şahsında bütün Milat ailesini ve Gerçek Hayat ekibini tebrik ediyorum. Allah yolumuzu açık etsin.

 

recep.kocakk@gmail.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.