Yahudiler-9

Prof.Dr. Kamil GÜNGÖR

Değişen Misyon...

Bildiğiniz üzere Lozan İsviçre’nin bir şehri… Bizim tarihimizle de yakından ilgili... İsviçre görüldüğü kadar masum bir turizm ülkesi falan değildir. Mevzu bahis ettiğimiz ‘Lozan’ da... Yanıltıcılık İsviçre için de Lozan için de ‘aydınlatılmamış’ olmasından ileri geliyor. Bugünkü Siyonist İsrail bakımından startın 19. Yüzyılda bu ülkede verildiğini de hatırlatalım.

İsviçre bu misyonunu bugün de sürdürmektedir. Zira dünyanın sadece ekonomik değil siyasi geleceğinin şekillendiği World Economic Forum’un (Dünya Ekonomik Forumu) da merkezi (Davos Zirvesi) bu ülke... Belki iddialı olduğunu düşüneceksiniz ama, dünyanın geleceğini ilgilendiren bütün kararlar bu zirvede alınmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin, o dönemki dünyayı şekillendiren güçlerce kabulünü İsviçre’nin halen devam eden bu misyonuyla birlikte düşünürseniz Türkiye’nin geçmiş, bugün ve geleceğine dair değerlendirmelerinizin çok daha isabetli olacağını da göreceksiniz. Bakalım ‘kabul edilen’ bu misyon yüz yıl sonra hangi yana evrilmiş...

İki dünyalı dengenin bozulduğu 1990 sonrası İslam toplumunda öze doğru bir yöneliş, düşünsel bir hareketlilik yaşandı. Ortaya çıkan ‘otorite’ boşluğu ABD'nin bölgedeki gayri meşru çocuğu İsrail’i derin endişelere sevk ediyordu. Öyle ya; sahteleri gidecek hakikileri gelecekti belki de ‘kahramanların...’ Doğal olarak da durumun önünün alınması gerekiyordu. Öyle de oldu. ‘Arap Baharı’ ya da Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) dedikleri şey de tam olarak bu idi gerçekte... Daha büyüğünün adı da; Yeni Dünya Düzeni...’

Durum Türkiye için de farklı değildi aslında... Çürümüş siyaset, yaşlanmış ve yüzü eskimiş siyasetçiler, umut vaad etmeyen ‘ideoloji’, deşifre olmuş NATO’cular ‘stepne’nin kullanılma zamanının geldiğine işaret ediyordu. Önce vitrin değişikliğine gidildi. 28 Şubat’ta mızrak çuvala sığdırılamadığı için, işte o meşhur 2001 krizi patlak verdi. Böylece kamuoyunun canı iyiden iyiye yanmış, karın doyurmayan ‘heykel’ medeniyeti kamufle edilemez bir hal almıştı.

Vitrin değişimini fırsata çeviren ‘stepne’nin nüfuz etmediği alan adeta kalmamıştı. Daha doğrusu onlar öyle zannediyordu. Belki de yeni ve sonuç verecek hamleler için ‘gaz’ı alınıyordu. Nitekim her şeyin yolunda gittiğini düşündükleri bir aşamada ‘tekleme’ de başlamıştı. Sahip olduklarını vehmettikleri şeylerin çok geçmeden nasıl da üzerlerine çökeceğini ruhları zehirlenmişken nasıl fark edebilirlerdi ki... Zira; ya kendilerini takip eden üst akıldan habersizlerdi ya da ‘koskocaa’ dünya gücüne (!) yaslanmış olmanın rehaveti içerisinde idiler. Durumun vehametini farkedip, üzerlerine çullanmak üzere harekete geçince de işte, 15 Temmuz’daki o büyük yıkıntının altında kaldılar. Böylece de ‘büyük plan’ın en azından Türkiye ayağı suya düşmüş oldu.

Ne var ki Türkiye bir ‘Venezüella’ değildi. Zavallı Venezüella... Amerika’nın arka bahçesinde yapayalnız... Oysa dünya petrol rezervleri bakımından S. Arabistan’ın bile önünde birinci sırada... ‘Guaidó Planı' orada da tutmamışsa da, bizimkisinin tersine ‘öldürmeyen acı’ daha da güçlendirmedi bu ülkeyi... Oysa 15 Temmuz bizim için milat oldu adeta... FETÖ ile birlikte etki ajanları da kovalandı çünkü... Daha önce ikna edilemeyen kamuoyu da olanları bütün çıplaklığıyla görmüştü. Nitekim süreç içerisinde Big Brother’ın bölgedeki planlarına çok sayıda ‘çomak’ da sokuldu.

Üstelik bu olanlar henüz başlangıç... Türkiye’nin Gazze sürecindeki açık, üstelik üst perdeden yürüttüğü politikalar büyük ve uzun dönemli bir ‘Planın’ da parçası... Öteden beri dillendirilen ‘2023’ de kategorik muhaliflerin iddialarının aksine öylesine boş bir politik hedef değilmiş demek ki... 2023 hedeflerin tutturulamaması için dört bir yandan yürütülen iç ve dış saldırılara rağmen, ki bu saldırılar başarılı da oldu, sağduyu yeniden galip geldi ve aynı tarihlere denk gelen ‘Gazze’ saldırıları, bünyesinde geleceğe dair kim bilir belki de dünyayı ‘dönüştürecek’ kadar güçlü değişime gebe; içerisinde şimdiki güç dengelerinin olmadığı... (devam edecek)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.