Yargıyı tartışmaların dışında tutmak yargıçların elinde

xxx135

Bu köşede birkaç günden beri yargının sürekli olarak tartışmaların içinde oluşunun toplumu rahatsız ettiğine dikkat çekmeye çalışıyorum. Yargının tartışmaların taraflarından biri haline getirilmesi ve tartışılıyor olması bir ülke için büyük sakınca oluşturur. Çünkü, insanların haklarını arayabilecekleri ve alabilecekleri tek yer yargıdır. Bunun için yargının gerek siyasiler gerekse yargıçlar tarafından korunması gerekiyor, yargının tartışmaların dışında tutulması için herkes üzerine düşeni yapmak durumundadır. Özellikle günlük siyasette malzeme olarak kullanılması ileride telafisi mümkün olmayan sıkıntılara yol açacaktır. Özellikle yargı mensuplarının yargının günlük polemiklerin konusu yapılmasına katkı sağlamamaları gerekir. Elbette yargı mensuplarının da gelişen olaylar karşısında söyleyecekleri olabilir. Yargı mensupları bunu yaparken siyasilere laf yetiştirme gayreti içindeymiş gibi bir görüntü vermekten kaçınmaları sanıyorum yargı kurumunun yıpranmasını engelleyecektir. Çünkü, yargı mensuplarının gönüllerinde bir siyasi parti olsa bile günlük siyasetin taraflarından biri haline geldiği görüntüsünün ister istemez yargıya karşı toplumun önemli bir kesimini de bu tartışmalarda taraf haline getirdiğini görmezden gelmek yanlış olur. Yargı toplumun tümünün hak ve hukukunu korumak için var olduğuna göre, az bir kesimini bile olsa dışarıda bırakabilecek gelişmeler gerçekten toplumun güven duygularını yaralar. Bu arada siyasilerin de tartışmalarda haklılıklarını anlatabilmek adına yargı mensuplarını hedef almaktan kaçırmaları gerekir. Yoksa bilerek ya da bilmeyerek taraflar toplumu tedirgin etmektedirler, yargıya duyulması gereken güvenin zedelenmesine vesile olmaktadırlar. Kaldı ki atışma ortamında kimin haklı ya da haksız olduğu da önemini yitiriyor.

Bu gerçeğin yargı kanadı da siyasiler de farkındadırlar diye düşünüyorum. Ancak, tartışma ortamında işin özü maalesef kayboluyor. Anayasa değişikliği çerçevesinde gündeme gelen yargı reformunun gerçekleşmesi hususunda bir uzlaşmaya ihtiyaç olduğu kesin. Artık ne yüksek yargının isteklerinin tüm olarak kabul edilmesi ne de siyasilerin ben yaptım oldu demesi doğrudur. Bu noktada Prof.Dr. Ergun Özbudun'un Star Gazetesi'nin Pazar eki "Açık Görüş" teki yazısından kısa bir alıntı yapmak istiyorum. Özbudun yazısının başlığında "Mutlu uzlaşı yoktur" derken bir uzlaşının tarafların görüşlerinden fedakarlık yaparak gerçekleşebileceğine, bunun da ister istemez bir mutsuzluğu beraberinde getireceğine dikkat çekiyor ve "Siyasi temennilerle hukuki zorunlulukları karıştırmamak gerek" diyor. Açık Görüş'ün aynı sayısında Prof. Dr. E. Fuat Keymen ise, "Anayasa değişiklik paketine yönelik eleştiriler rejimi korumak değil, demokrasiyi güçlendirmek ekseninde olmalı" diyerek bir başka hususa dikkat çekiyor. Sanıyorum bu tespitlere uyulabildiği ölçüde çıkmaza girdiği düşünülen tartışmalardan uzlaşma ile bir sonuca ulaşılabilir. Bunun içinde uzlaşma niyetinde olmak şarttır.

Bu arada YARSAV Başkanı  Emine Ülker Tarhan'ın dünkü bir gazetede yer alan açıklamasına dikkat çekmek istiyorum. Sayın Tarhan açıklamasında yargıda tablonun çok karanlık olduğunu, yargı mensuplarını küçümseyen açıklamalardan büyük rahatsızlık duyduklarını belirterek, "Yargıda götürülmek istenen yeri görüyorum. İşte o yüzden sorunları nasıl anlatabilirim diye uyumaz haldeyim. Sorunun giderek büyüdüğünü herkesin bilmesi gerekir. Hiçbir dönemde yargı hiç bu kadar tartışılır olmamıştı" diyor.

Sadece Sayın Tarhan değil, yargının böylesine tartışılır olmasından ve tartışmanın taraflarından biri haline gelmesinden toplum da rahatsızdır. Bu husustaki rahatsızlığı bu köşede sıkça dile getiriyorum. Ancak, bu tartışmalara son vermekle sadece siyasi erki sorumlu görmek, yargı mensuplarının bu işte hiçbir dahlinin olmadığını düşünmek  ister istemez tartışmaları daha da sertleştirecektir. Tüm tarafların mutlak doğrunun sadece kendilerinde olduğu anlayışından vezgeçip biraz serinkanlı düşünmeleri sanıyorum yargı etrafındak tartışmaları hafifletecektir. Toplum olarak buna ihtiyacımız var.