Yeni Araba Kokusu

Erhan BAĞ

Yeni Araba Kokusu

Bilim insanları yeni araba kokusunun insanlara neden bu kadar çekici geldiğini tam olarak açıklayamasa da bugün bu orijinal kokunun kaynağını biliniyor. Yeni arabaların iç aksamının imalinde kullanılan malzemeler çeşitli etmenlere karşı dayanıklı olan petrol ürünü ve kimyasal materyaller içerir. Otomobil içmahal yapısını oluşturan malzemeler, boyalar ve plastikler havaya çok miktarda uçucu organik bileşikler yayar. İşte bu havaya dağılan koku karışımı bildiğimiz adıyla sıfır araba kokusudur.

Araba ilanlarında “ilk günkü kokusu üzerinde” ifadesine rastlayanlarımız çoktur. Çikolata, çiçek, meyve veya kaliteli bir parfüm gibi hoş kokulardan farklı olarak sadece yeni arabalara has olan bu koku araba tutkunları için o kadar özel ki artık piyasada sıfır araba kokusu aromalı ürünler bile satılıyor.Yıpranan malzemeler ile birlikte bu karışım koku kendisini oluşturan kimyasalların yarılanması ve çeşitli etkenlerle zaman içinde kaybolur; ancak bilimsel araştırmalar yeni araba kokusu ile oto parfümlerinin insan sağlığına zararlı olduğunu gösteriyor…

Bu girizgâh sizi aldatmasın; asıl derdim araba kokularının zararlarını anlatmak değil; insanların hayal ettikleri işe yeni başladıkları zaman yada evliliğe ilk adımda duydukları heyecanı, emeklilik sonrası başlayan ikinci bahar duygusunu, uzun dönem bir öğrencilikten sonra gelen mezuniyet coşkusunu, yeni bir eve taşındıklarında hissettikleri farklı hayat duygusunu, ilk çocuğun doğumuyla birlikte gelen hayatı yüklenebilecek o yüksek enerjili kıvanç halini, her yıl dini bayramlarda yeniden yaşadığımız yenilenme hissini anlatmak için “yeni araba kokusu” etkili bir tabir gibi geldi… Sıfır araba kokusu kimilerine güven duygusu, kimilerine zenginlik, kimilerine tazelenme, kimilerine sorunsuz yeni başlangıç, kimilerine başarı ve sevinçleri hatırlatır. Demem o ki bu kokubildiğimiz başka kokulara benzemez ancak her duyguyu temsil eden gerçek bir duygu durumudur.

Hayatın o kadar çok yönü, o kadar çok inişleri çıkışları, sorunları ve sevinçleri, durgunlukları ve renkli halleri var ki çoğu zaman bunların birbirinden koparılması, ayrı ayrı değerlendirilmesi imkânsızdır. Her yenilik ile gelen şaşkınlık hali normal olsa bile bunların bizde oluşturduğu dipte saklı coşkuyu çıkarmasını becermek lazım. Tıpkı o sıfır araba kokusunun bizim üzerimizde bıraktığı tesire müsaade ettiğimiz gibi… Evimiz için yaptığımız basit bir market alışverişini yeni sevinçlerin başlangıcı yapmak, günlük rutinlerimize kattığımız her bir yeniliğin hayata renk katacak bir gelişme haline getirmek, gelen her misafiri ilk misafir gibi karşılayıp ağırlamak, çıkılan her seyahati bizi tazeleyen bir şifa kaynağı olarak algılamak, her sosyalleşme ortamını yeni arkadaş ve dost kazanma fırsatı olarak görebilmek, yaptığımız her yardım sonrası ömrümüzün biraz daha uzadığını hissetmek, nefes alarak uyandığımız her sabahı yeni ufuklar denizine açılmak olarak görebilmek ne büyük ayrıcalık!

Hayat başımıza gelenlerle değil, onlara karşı aldığımız tavırlaragöre şekilleniyor. Aynı anda aynı durumla karşılaşan iki kişi birbirine tamamen zıt duygularla farklı tepkiler verebiliyor. Olaylara ve gelişmelere verilen bu tepkiler hayatın devam anlarını şekillendiriyor. Birisi yeni gelişmeye paniklemiş halde, olumsuz ya da endişeli bir pencerenin ardından bakarken, berikicoşku ve heyecanla karşılayabiliyor. Meydana geliverenlerle değil, baktığımız zaviyelerle (perspektif) biçim kazanıyor yaşamlarımız. Henüz güne merhaba dediğimiz anda karar veriyoruz o günü nasıl geçirmek istediğimize. Olaylara ve insanlara pozitif veya tozpembe bakmayı kasdetmiyorum; “hayat olduğu gibidir” diyebilmekten söz ediyorum. Olanıyargısız kabullenip, devamında ne yapacağına karar vermek…Tereddüt, endişe, şüphe, korku ve atalete teslim olarak devam etmek yerine, coşku ve heyecanla başlamayı seçmek… “şimdi, ne olacak?” sorusuna olumsuz ve tereddütlü cevaplar vermek yerine, gerçekleşecek olanı heyecanla beklenen bir sürpriz gibi algılamak da mümkün.

*Güne güzel başlamak için geceye güzel girmek önemlidir; gece nasıl bir ruh haliyle uykuya geçtiysek çoğunlukla sabah onun etkisinde uyanmamız kaçınılmazdır. Faydalı bir sohbet, huzur veren bir kitap, anlam dünyamızı hareketlendiren bir müzik, bir sonraki günün planı ve iç dünyamıza yolculuk edeceğimiz bir dua bizim sabah kalkışımızın formatını belirleyecektir.

*“Bugün güne güzel başlıyorum, oluşacak her gelişme ve sürprize hazırım” diyebilmek lazım. Hayatın her anı bir seçim yapıyoruz aslında; açık olmak, yaşamı heyecanla karşılamayı seçmek ve coşkuyu tetikleyen bir ruh haline sahip olma bilinci taşımak önemlidir.

*Yiyip içtiklerimiz ve yiyip içme tarzımız yaşam enerjimizi doğrudan etkiliyor; ” ne yiyorsan osun.” Pozitif enerjinize katkı sağlayacak temiz, doğal, sağlıklı gıdalarla beslenmek önemli.Yapay ve içerisinde fiziksel ve ruhsal sağlığımızı olumsuz etkileyecek katkı maddeleri bulunan giyecek ve içeceklerden uzak durmalı.

*Hareket yaşamımızın bir parçası olmalı. Güne basit egzersizlerle başlamak, kısa kısa yürüyüşler, imkân dahilinde yüzme, temiz havayı bilinçli bir şekilde soluyup oksijen almak, hareketli yaşam farkındalığı bize çok ciddi bir enerji dönüşümü sağlayacaktır.

*Başta yakınlarımız ve dostlarımıza karşı bilinçli bir sevgi tazelemesi yapmak, yeni dostlar ve insanlar tanımanın coşkusunu yaşamak, insana olduğu kadar hayvana, bir sanat eserine, bir çiçeğe, bir sebzeye veya meyveye bilinçle daima hayret ve hayranlıkla bakabilmek bizi olumlu bir ruh halinde tutacaktır.

“Her yeni gün bir imkandır ve her imkân coşkuyla karşılanmayı hak eden bir potansiyel taşır.”

* Bu yazıyı faydalı bulduysanız sosyal medya hesaplarınızda paylaşıp daha çok kişiye ulaşmasına katkı sağlayabilirsiniz.İlginize teşekkür ederim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.