YENİ DÜNYA

Neslihan SU

“2017’ye girerken; Suriye’de, Rusya ve Türkiye garantörlüğünde gerçekleştirilen ateşkes anlaşması, umut ederim ki, gerçek manada barışı getirsin ve bölgenin yüzyıllardır üzerinde oynanan tüm hain emelleri bozup, insanlık adına, insanca ve sevgiyle beslenen yeni projelerle, yaralar en kısa zamanda sarılsın ve terör denen şeytani çıkar maşaları artık yeni dünyanın huzur ve barışına gölge düşürmesin.

Dengelerin değişmesinin ABD ve AB yi rahatsız ettiği ve 3. Dünya savaşının yolda olduğu iddiasında bulunan kehanetler var ama ben buna katılmıyorum. Bu (ex)süper güçler, teröre destekle sadece prestij kaybetmemiş, ekonomik anlamda da yanlış yatırımlarının neticesi büyük bedeller ödemiş, henüz insani değerlerini çıkarlarının üzerinde tutmayan iyi niyetli vatandaşları tarafından da büyük siyasi zafiyete uğramışlardır. Başta bu sebepler nedeniyle 3. Dünya savaşını göze alacak kadar çılgın olduklarını düşünmüyorum.

Muhtemeldir ki hatalarını anlayıp yeni zirve planları yapacaklardır ama umulur ki bu yeni teorileri ve projeleri geçmişteki kanlı fantazilerinden farklı bir platformda gerçekleşsin.”

Bir iki gün öncesinde bu temennilerle hazırlandığım 2017, ne yazık ki daha ilk saatlerinde korkunç bir saldırıyla kana bulandı. Ülkemizin huzur, mutluluk ve özellikle genç umutlarına kast edenler, hain elleriyle yine gölgeledi neşeli gülüşlerini yarınlarımızın.

Kast edeni ve kastı belli bu vahşi senaryoların görünürlerinin ve söylenenlerinin arkasında, görünmeyen, söylenmeyenlere de bakmalı belki de.

Evet, terör tohumlarını kimlerin attığı belli, evet, bu nifak tohumlarını ekenlerin fiziksel ve algısal tüm direnişlerine rağmen Türkiye’nin bölgedeki  konumu tahminlerin üzerinde önemini arttırmaya devam ediyor.

Tüm bu aleni düşmanlıklarının ve inkarlarının birkaç satır kınama ve destek mesajlarıyla örtbas edilemeyeceğini anlamış olmanın, kendi zalimliklerini kendi halklarına bile anlatamamanın ve bunların sonucu olarak yaşadıkları ekonomik ve prestij kaybının onları daha ılımlı çıkar arayışlarına yönlendireceği düşüncesindeydim ama  son çırpınışlarla, huzursuzluk ve kaus zehirlerini akıtıyorlar umarsızca.

Aslına bakarsanız tüm bu yaşananlar ve iki yüzlü tutumlar Türkiye’nin doğru hamleler üzerinde olduğunun bir göstergesi ama yine de, tüm dünya 20 Ocak’dan sonra Amerika’da başkanlığı alacak olan  -çok da tutarlı olmayan söylemlerinden de bulanıklaşan bir merakla- Trump’ın eylem planlarına odaklanmış durumda.

BM Güvenlik Konseyi'nde 14 oyla “İsrail'in işgali altındaki Filistin topraklarında yasa dışı tüm yerleşim faaliyetlerini "derhal ve tamamen" durdurması”nın onandığı oylamada, ilk kez çekimser oy kullanan ve yakın geçmişte İsrail’in yaptığı katliamlara “Savunma Hakkı” diyen Obama’nın “İsrail, Filistin topraklarını sonsuza kadar işgal edemeyeceğini anlamalı” açıklamasının tüm dünyada yankılanmasının ardından, Trump’ın, İran ile yapılan anlaşmaya “Sonun başlangıcı” demesi ve İsrail’e “Güçlü ol ve bekle” ifadesiyle desteğinin süreceğini belirtmesi , umulanın aksine ABD’deki terör ve zulüm karşısındaki duruşlarını değiştirmeyeceği sinyalini açıkça göstermektedir

Obama’nın giderayak yaptığı bu hamle ve Trump’ın karşı duruşu, Suriye’deki Türkiye, Rusya ve İran ittifakına karşı, İsrail - Filistin üzerinden yeni bir gündem oluşturarak Suriye ve Irak ateşinin İsrail/Filistin hattına çekilerek, yeni bir strateji oluşturulacak belki de.

Bununla birlikte, Dünya gündemini farklı kadrajda tutarak, hem ayyuka çıkan teröre destek algılarını dağıtmış, hem de yapacakları yeni hamleler için ivme kazanmış olacaklardır ki, kaynaklarından asla vazgeçemeyecekleri bu zengin topraklar üzerindeki emellerine yeni teoriler üretebilsinler ve uğradıkları hezimetin rehavetini üzerlerinden atabilsinler.

Trump ile ilgili farklı bir beklenti de, kendisini başkanlığa kadar taşıyan başarılı iş adamı kimliği ve tecrübesiyle yönünü, ülke ekonomisi üzerinde önemli tehdit olmaya başlayan Çin’e çevireceği görüşüdür.

Tüm dünyada varlığı hissedilir derecede etkin olan Çin pazarına yöneleceği tahmini olan bu oklarla Trump’ın planladığı strateji hangi platformda gerçekleşir, yine ortadoğu’da kullandığı terör argümanlarıyla mı savaşır, yoksa İran ve şimdilerde Rusya’ya uyguladığı yaptırım ve ambargolarla mı olur bilinmez ama tüm dünya piyasasının ciddi manada etkileneceği kesindir.

Ayrıca Trump’ın seçimler sonrasında, Tayvan devlet başkanını telefonla araması, "Tayvan'ın Çin'in bir parçası olduğunu ABD mutlaka kabul etmek zorunda değil” açıklamasını endişe verici bulan Çin’in “Tek Çin” politikasının gözetilmesinin Çin-ABD ilişkilerinde belirleyici olduğunu ve ilişkilerin bu hassasiyet çerçevesinde yürütülmesinin gerekliliğini sert bir dille açıklaması ABD-Çin gerginliğinin kapıda olduğunun bir göstergesi gibi.

Ben yine de, bütün karanlık planlarına rağmen, artık son 6 yıldır Suriye’de yaşanan savaşın bölgedeki ve hatta dünyadaki etnik ve mezhep ve hatta dinsel kavgaların, çıkar guruplarına hizmetten başka işe yaramadığı gibi, bedelinin de tüm dünya tarafından ödendiğini; liderlik ve büyüme konusunda daha insancıl yaklaşımların Yeni Dünya’nın standartlarını oluşturması gerekliliğini görebilecekleri, siyaset ve ekonomilerini  buna göre oluşturacakları kanaati ve ümidi içindeyim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.