Yeni nesil, karakter, kariyer

Ömer YAZICI

Kuşaklar. Bugün birçoğumuzun farklı bir gözle baktığı ve genellikle “bunlarda Z kuşağı, ya da bunlarda yeni nesil çocuklar” diyerek eksik, faklı, kusurlu gördüğü bu yeni nesil hakkında yazacağım. İlk olarak son 50 yılda hangi kuşaklar var, hangi yılları kapsıyor bir bakalım.

X kuşağı 1965 ile 1980 yılları arasında doğan kişilere,

Y kuşağı (milenyum gençliği) 1981 ile 1997 yılları arasında doğan kişilere,

Z kuşağı 1998 ve 2010 yılları arasında doğan kişilere

Alfa kuşağı ise 2011 yılından günümüze kadar doğan kişilere verilen isimdir. 

Gazete kupürleri arasında 1900’lü yıllardan günümüze kadar yapılan bir inceleme sonucunda her eski jenerasyonun, kendisinden sonra gelen jenerasyonlar için eleştiride bulunduğu, bu yeni nesilden ne bekleyebiliriz ki diye serzeniş sergilediği görülmüştür. Yani bugün Z kuşağını eleştiren X kuşağı kendisinden önce gelen kuşaklar tarafından eksik, kusurlu ya da farklı görülmüştür. Kısaca bugünkü durum tarihin bir tekerrüründen ibarettir. Bir Y kuşağı olarak benim Alfa kuşağını eleştirmem kaçınılmaz bir gerçek olduğu gibi, aslında çok da büyütmemem, onların da kendilerini geliştirip kendilerine yeni bir yol çizeceklerini kabul etmem gerekir. Tabiki bu demek değildir ki onları kendi başlarına bırakmalıyım, elbetteki onların yanında olmalı, desteklemeli, rehberlik etmeliyim.

Karakter. Eskilerin yenilerde asıl eleştirdikleri konu olan karakter meselesine gelelim. Karakter konusunda bana kim diyebilir ki bende, ailemde ve arkadaş çevremde olan karakterler bizim çocuklarda yok ama bize ait olmayan karakterler var. Başka karakterlerin çocuklarında olduğunu iddia eden kişiler %90 kendi karakterlerini analiz edemiyorlar, kendi karakterlerine toz konduramıyorlardır. Bizde, ailemizde ve arkadaşlarımızda olan karakterler bizim çocuklarımızda da kesinlikle olacaktır. Biz çektik çocuklarımız çekmesin anlayışı altında hangi davranışları sergiliyoruz kim bilir. Ebeveynler bilmiyorlar ki karakteri oluşturan, ahlakı ve örfü oluşturan yaşananlardır. Çocuklarınız sizin gibi sıkıntı çekmeden yaşayacaksa elbette ki olayları ve konuları sizin bakış açınızla değerlendiremeyecektir. Ebeveynlerin çocuklarım sıkıntı çekmesin anlayışından kaynaklanan karakter sapmaları olduğu gibi, bende sıkıntı çekmeyeyim anlayışından kaynaklanan karakter sapmaları vardır. Çocuklar ağladığında televizyonun kumandasını ya da telefonu eline veren ebeveynler, dedeler veya nineler bilmelidir ki çocukları ya da torunları kendilerinden farklı yetişecek, farklı düşünecek ve farklı isteyecektir. Bizler zenginleşmek ya da daha rahat bir yaşam kazanmak arzusuyla meşgul olurken, çocuklarımızı ihmal ettiğimizde, onları başkalarının ya da çizgi film, oyun vb. programları yapanların inisiyatiflerine bıraktığımızda, maalesef çocuklarımızın bizden farklı olması kaçınılmazdır. Önce kendimizi, çocuklarımızla olan ilişkimizi düzenlemeliyiz ki, onlar da istediğimiz gibi çocuklar olsun. Bizim arzuladığımız, bu şekilde yetişen yeni nesil arasında çocuklarımızın merhamet, sevgi ve saygı duygularını kaybetmemeleridir.

Kariyer. Peki bu şekilde yetişen yeni nesil için nasıl bir kariyer bekleniyor. Hangi işleri yapmayı seviyorlar, hangi şekilde yönetilmeyi seviyorlar ya da hangi girişimleri seviyorlar? Bir yönetim ve organizasyon uzmanı, bir akademisyen olarak söyleyebilirim ki onların arzuları bizim yeni elde etmeye başladığımız arzularımızın sadece devamı, daha güçlüsüdür. Bu arzular ise daha rahat, daha özgürce kararlar alınabilen bir iş ortamı, daha kolay para kazanma imkanları ve kısa yoldan zenginlik. Şimdi kim diyebilir ki ben bu şekilde bir iş ortamı istemiyorum, benim çocuğum da istemesin? Hepimiz bunu istiyoruz. Bir sosyal medya paylaşımında şöyle yazmışlar “Bu yeni nesil hep kolay para kazanmak, hemen zengin olmak, hep rahat yaşamak istiyor” bir diğeri de ona cevap yazmış “bunu babam da istiyor”. Bu beklenti kötü mü peki? İyi yönetilebilirse aslında kötü değil, hatta iyi de denilebilir. Bizler merhametli, seven ve sayan yeni nesil yetiştirmeyi başarabilirsek bu yeni nesil dünyada daha rahat, daha zengin bir iş dünyası oluşturulabilir. Bunu kabul etmek bazı eski nesil dostlara zor gelebilir ama bizim bunu hayal etmekten, bunun olması için uğraşmaktan başka ne yolumuz var ki? Bu yeni nesil bizden daha iyi olacak, bizden daha akıllıca çalışacak, daha büyük işler başaracak bundan eminiz. Gelişen ve değişen dünyada, bizim anlamadığımız ilişkileri yönetecek, yenilikler oluşturacak ve tüm insanlık için faydalı hizmetler edecektir.

Tavsiyeler. Yeni nesil için kariyer tavsiyeleri yapacak olursak şunları söylemek isterim. Öncelikle kendinizi sevdiğiniz konularda geliştirin. Bu devirde kendi kendine gelişim için imkanlar neredeyse sınırsız. Bugün üniversite diploması olmadan bile insanlar bir konuda uzman olabilecek eğitimi dışarıdan alabilir. Sonrasında hayalini kurduğunuz iş için kendinize kısa bir dönemi fedakârlık dönemi olarak ayırın. Bu dönem sizin yapmak istediğiniz işin zorluklarını gerçek hayatta uygulama yaparak öğrendiğiniz zamandır. Sonrasında ise o işte en iyisi olmak için gayret edin. En iyisi olmak her daim başkaları ile rekabet etmek demek değildir, kendi kendinizle yarışabilirsiniz. Zira peygamberimiz SAV, iki günü eşit olan zarardadır buyuruyor. Sevdiğiniz şey mesleğiniz olursa sizi mutlu ve başarılı bir kariyer bekliyor demektir, aksi halde kendinizi bitmez tükenmez bir mücadele içinde bulursunuz.

Eski nesil olduğunu kabul edenlere tavsiyem yeni nesil gençlerimize destek olalım, isteklerini başarıya dönüştürmek için onların yanında olalım, eski yaşantıları onlara dikte etmeyelim. Genç nesil arkadaşlara tavsiyem, sevmeyi unutmayın, büyüklere saygı göstermekten, hayal kurmaktan ve hayallerin peşinden koşmaktan vazgeçmeyin.

Tekrar görüşmek üzere

Dr. Ömer Yazıcı

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.