Yeni planlar, yeni dengeler

xxx95

Türkiye bölgesel güç olur mu diye sormanın gereği yok; oldu bile! Olmasına oldu da; her şeyin bir bedeli var, şimdi de o bedeli ödüyor; aynen geçmişte yani Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ödediği gibi. O dönemlerde Batı'dan gelen 'Haçlı Seferleri' vardı, şimdi küresel seviyede hükümran olan 'sömürü sermayesinin her türlü saldırıları' var. Tamam, 'yurtta barış, cihanda barış' veya 'komşularımızla sıfır sorun' ama nasıl?

Mesela, en önemli komşularımızdan biri İran'ın küresel sömürü sermaye ile sorunları malum. Siyonist sermayenin bölgeye bir hançer gibi yerleştirdiği İsrail'in Türkiye dahil herkesle sorunları var. Siyonist sermaye İran ile gerilim yaşıyor, ambargolar uygulatıyor. İran-Irak Savaşı yıllarında ve şimdi de ABD'nin Irak işgali döneminde Türkiye'nin ekonomik kayıpları yüz milyar dolarlara ulaştı. İran'a uygulanan ekonomik ambargo sebebiyle ülkemize gelecek ekonomik baskı ve zararlar nasıl savuşturulacak?

Türkiye, Suriye, Lübnan, Ürdün arasında yapılan anlaşmalar ve Araplara yönelik açılımlarımızdan Siyonist sömürü sermayesinin rahatsız olmaması mümkün mü?


Dünyanın NATO ve Varşova Paktı yani sermaye tarafından 'batı-doğu' diye bölündüğü 'Soğuk Savaş' döneminde durum belliydi ama o denge çöktü. Sömürü sermayesi şimdi İslâm âlemini kendisine kafa tutan süper güçlere karşı organize etmek istiyor. Eğer süper güçleri kendi tarafına çekip organize edebilirse, 'İslâm terörü' deyip bu güçleri Müslümanlara karşı kullanmak ve İslâmiyet'i ortadan kaldırmak istiyor. Son yıllarda Ortadoğu, Araplar, Filistin, İsrail, İran, Mavi Marmara etrafında gelişen ve Türkiye'yi de çok yakından ilgilendiren bütün meselelere bu açıdan bakıp değerlendirmek gerekiyor. Yok eğer etkin güçler gruplaşıp birbirine vurmazlarsa o zaman Müslümanlarla onlar savaştırılacak.

Türkiye bölgesel güç olduğuna ve bulunduğu bölge dünyanın tam da ortasında olduğuna göre; yapılacak siyasal ve ekonomik her türlü analiz her şeyden önce dünya ölçeğinde olmadıkça, Türkiye'nin karşılaşacağı sorunları anlamak mümkün değildir. Son yıllarda bölgesel güç olmamız yönünde gelişen ve hem ABD hem de Rusya tarafından desteklenen politikalar var olmasına var ama ABD açısından baktığımızda hem içte hem dışta değişen güç dengeleri var ve bu durum her şeyi bir anda ters yüz edebilir.

Daha da önemlisi, yapılacak analizlerin dünya ölçeğinde olması da yetmez; ayrıca tarihî gelişmelerin akışı içinde de olmalı, sermayenin planları karşısında 'İlâhî plan' da bilinmelidir. Unutmayalım ki sermayeye bunları yaptıran O'dur, en sonunda "O'nun planı" hakim olacaktır ve âyette de ifade edildiği üzere, O plan yapanların en hayırlısıdır.


Dünyada büyük bir değişim yaşanıyor, eski dengeler değişiyor ve 'yeni bir denge' oluşuyor. Yukarıda çok yönlü olarak anlattığım üzere, 'dünya çapındaki bu yeni denge nasıl olacaktır' sorusunun cevabını iyi analiz etmek gerekmektedir.

Çin'in ekonomik gücü artık iyice ortaya çıktı, Hindistan da giderek güçleniyor...

Kimi analizciler önümüzdeki dönemde dünyadaki ekonomik güç sıralanmasında Çin'in ilk sırayı alacağını, ABD'nin ikinci sıraya gerileyeceğini söylüyor. Bu analiz 'tahmin' mi yoksa 'temenni' mi, ya da yaşanan gelişmelerin bu sonucu doğuracağı söylenerek ABD ve Rusya tehdit mi ediliyor? Ne olacağını zaman gösterecek.

SONUÇ: Sermayenin 'denge planı' geçmişte olduğu gibi dünyayı ikiye bölmek, onları savaştırmak ve kendi sömürüsünü sürdürmektir. Şimdilik bunu nasıl yapacağını tam bilmemekte. Çin ile Hindistan'ı birleştirip 'doğu bloğu' oluşturabilir; Türkiye, Rusya, ABD ve AB'yi 'ikinci blok' yapabilir. 'Rusya-Çin birliği' ile 'AB-ABD birliği' de düşünülmüş olabilir. 'İslâm Birliği' ile etkin güçler arasında olabilir. Şimdilik plan/lar olgunlaşmadı.

Onlar plan yapıyor ama 'O' da plan yapıyor ve O plan yapanların en hayırlısıdır.