Bahattin KARAGÖZ

Bahattin KARAGÖZ

ADALETSİZ KALKINMAYA YOL VERMEYELİM!

Adalet, insanlığın ortak özlemi ve hakkıdır. Adil olmak, insanlığın kurduğu bütün medeni kuruluşların ve o kuruluşları yönetenlerin en seçkin özelliğidir. Yaratan Rabbimizin, Allahü Teala’nın bir diğer adı da Hak’tır. Yani esasında insanlık için hayati olan hakkın kaynağı Hakka dayanmaktadır.

 

Hak veya adalet kavramı, iş ve davranışların gerçek karşılığını görmesi, kendi özelliğine uygun  çapta  değerlendirilmesidir. Bu değerlendirmenin çok titiz yapılması gerektiği için adalet kurumlarının simgesi -kuyumcu duyarlılığıyla- terazi olarak seçilmiştir. Kezâ Hz. Ömer ‘’Adalet, Mülk’ün temelidir.’’ vurgusunu yaparken devletin olmazsa  olmazının adaletin sağlanmasından geçtiğini ifade etmiştir.

 

Bu yüzdendir ki İstiklâl şairimiz Mehmet Akif Ersoy  İstiklâl Marşımız’da şöyle sesleniyor:

Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklâl!

 

Şüphesiz, Hak katında hiç kimsenin çalışıp elde ettiğinden, yahut edeceğinden (günah veya sevap) başka bir kazanç söz konusu değildir. Ancak dünyalık hayatta bu mutlak adaletin sağlanması asla söz konusu olamamaktadır. Ama bu adalet özlemi hep duyulmakta ve onu çağrıştıran etkinlikler de hep rağbet görmeye devam etmektedir. Kişilerin gönül penceresinin yansıması olan vicdan da bu sesleri – içten içe veya açıkça- dillendirmekten vazgeçmemektedir.

 

Ülkemizin yakın  geçmişinde Adalet adıyla kurulan bir partinin iktidar olması tesadüf değildir. Yine kısa bir süre önce kurulduğu halde, ilk katıldığı seçimde (2002’de) Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidar olması, iktidarını üç kere perçinlemesi, onu karizmasıyla kuran bugünkü başbakanımız - ve yakın gelecekte Çankaya’nın kesin talibi ve namzeti olacak-  Recep Tayyip Erdoğan’ın güvenilir şahsiyeti kadar  adalete yaptığı atıftan da etkilenmiş ve kaynaklanmıştır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı Makamını  yakıştıranlar ve lâyık görenler sadece kendi  taraftarları değildir, bunu çok dikkate değer bir şekilde, sevenlerinin yanı sıra siyasi rakipleri de bir hakkın teslimi olarak görmektedirler. Kültürümüzdeki ‘’Yiğidi öldür, ama hakkını yeme!’’ öğüdü bu durumu çok güzel yansıtmaktadır.

 

Tabii yiğitleri öldürmeden ve ölmelerini beklemeden haklarına kavuşturmak bir hakşinaslık olsa gerektir.

 

Şimdi ülkemizde kalkınma hamleleri olduğu görülmekte, zenginliğin stabil bir zümrenin dışındaki kesimlere de yayıldığı gözlenmektedir. Her iktidarın kendi zenginini yarattığı iddiaları çerçevesinde bu durum, yani farklı bazı kesimlerin ilk defa kalkınma şartlarına, kalkınmanın nimetlerine kavuşması yadırganamaz. Herkes makul ölçüdeki tercihleri cevazlandırabilir, sineye çekebilir. Ancak liyakatın, sadakatın gerisinde değerlendirilmesi toplumun her iki kişisinden birinin oyunu kazanmış bir siyasi iktidara hak olarak gösterilemez. Taka kaptanlığı zihniyetiyle ‘’transatlantik’’ yönetilemez, yönetilmemelidir.

 

İhalelerin nasıl dağıtıldığı kadar, kamu mansıplarının, unvan ve makamlarının nasıl tevdi edildiği de önem arzetmektedir. Yine kamu çalışanlarına uygun bir liyakat sistemi getirmeden sadece unvan üzerinden köle ve efendi maaşları tahsis etmek de hakkaniyete hiç uygun değildir.

 

Var olduğu gümbür gümbür anlatılan kalkınmadan her bireyin payına düşeni alması bir adalet konusudur.  İnançlı insanlarımızın iyileşmenin sonuçlarından en son yararlanacak duruma bırakılmaması gereklidir.

 

Kalkınmanın hırsızlık derecesinde istismarcıların ekmeğine yağ sürmesi de mutlaka önlenmelidir. Özellikle kooperatifler eliyle varlık sahibi olmak isteyen yüz binlerce ailenin mağduriyeti pahasına zenginliklerini hovardaca elde edenleri ekonomik canlılığımız için haklı görecek mekanizmaları etkisizleştirmedikçe, kalkınmanın varlığından bahsedilse bile, adaletin varlığı sanal olmaktan öteye gidemez.

 

Çünkü adalet ihtiyacı, kalkınmanın da önünde olan bir taleptir.

İnşallah adaletsizliğe sapmaya izin vermeyecek bir kalkınmanın sürdürülebilir olduğu ekonomik ortamı tesis etmeyi başarırız.

 

İstikrarla giden bugünkü iktidarın geleceği de bu duyarlılığı öteleyip ötelemediğine, önemseyip önemsemediğine bağlı olacaktır.

 

Son söz: Adalet, herkese her zaman lâzım olan bir değerdir.

 

Selam ve saygılarımla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.