Adil “İŞ” ve “AŞ” bulma sistemi

Zalim dünya düzendeki iş ve aş bulma sistemini, yani "iş verme, aş verme sistemi"ni bundan önceki yazımda anlattım; bu arada bize göre insan fıtratına/tabiatına uygun ve tabiî/doğal olanın "iş bulma, aş bulma sistemi" olduğunu hatırlattım.

Bizim önerdiğimiz "ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN" insanlığın yeniden "İŞ BULMA, AŞ BULMA SİSTEMİ"ne geçmesini savunuyor.

Bunu başarmak için örgütlenmeye ihtiyaç vardır.

Bu örgütlenme nasıl sağlanacaktır?

Bunun için bizim önerdiğimiz sistem şudur. Siyasi kuruluşlar sadece kamu görevlerini yapsınlar; "yönetim" ile "ekonomi" birbirinden ayrılsın.

Siyasi partiler iktidar olsunlar, ülkenin savunmasını ve güvenliğini sağlasınlar.

Ekonomik kuruluşlar ise "KOOPERATİFLER"den oluşsun.

- BUCAKta "İşletmeler Kooperatifi" olsun;

- İLde "Genel Hizmetler Kooperatifi" olsun;

- ÜLKEde "İş Bulma Kooperatifi" olsun;

- İNSANLIKta "Araştırma Kooperatifi" olsun.

Kooperatifler siyasi kuruluşlara paralel oluşsun. Halk kendi işini ve aşını kendi kooperatiflerinde bulsun. Bu kooperatiflerin organize ettiği işletmeler yönetime üretimden pay olarak "vergi" versinler, yönetim de bu vergilerle kamu görevini görsün.

Bunların dışındaki "ilmî ve ahlâkî kuruluşlar" da bağımsız olsun, bunlara da kamu bütçesinden ayrıca pay verilsin.

 

SONUÇ olarak diyoruz ki; ülkemizde dört tip bağımsız kuruluşlar olsun:

İLMÎ, DİNÎ, MESLEKÎ VE SİYASÎ KURULUŞLAR.

- İlmî kuruluşlar "yasama" görevini;

- Dinî kuruluşlar "denetleme" görevini;

- Meslekî kuruluşlar "üretme" görevini;

- Siyasî kuruluşlar ise "bölüşme" görevini yüklensin.

Aralarında sağlıklı, dengeli, verimli ve adil bir işbölümü olsun.

Bunların tamamı devletin emrinde ve hizmetinde olsun.

Aralarında çıkan ihtilafları "HAKEMLERden oluşmuş bağımsız, yansız, etkin ve saygın YARGI" çözsün. Yargı kararlarını beklemeden doğacak aksaklıkları başkanlar çözsün; bucakta, ilde, ülkede ve insanlıkta başkanlar geçici olarak sorunları çözsün. Mağdur olanlar hakemlere gidip mağduriyetlerini gidersin.

 

AŞ BULMA SORUNUNU halka verdiğimiz "ÖN ÖDEMELİ SİPARİŞ KREDİSİ" ile çözüyoruz. Buna "SELEM KREDİSİ" diyoruz.

Halk peşin ödeyerek yıllık siparişlerini tüccarlara veriyor. Tüccarlar işyerlerine sipariş veriyor. Böylece halk kendi aşını kendisi bulmuş oluyor. Çünkü kredi halka veriliyor.

İŞ BULMA SORUNUNU ise "ÇALIMA/ EMEK KREDİSİ" ile çözüyoruz.

Emek sahibi işçi istediği işverene gidiyor. Orada çalışıyor ve ücreti istihkak ediyor. Ertesi gün gidip ücretini bankadan alabiliyor. İşveren borçlanıyor; ürettiği malı sattığı zaman kredisini kapatıyor. DİKKAT: Kredide "faiz" yok, cebrî "icra" yok, "haciz" yok...

Böylece krediyi çalışana yani emeğe vermekle hem çalışanın iş bulmasını sağlıyoruz, hem de işverene faizsiz kredi temin ediyoruz. Çünkü işçi yalnız "emek kredisi"ni getirmiyor, anı zamanda "ham madde kredisi"ni de getiriyor.

İşte Allah'ın ve ilmin bize öğrettiği "Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen" budur.

Düzenimizi beğenmeyenler "zalim düzen"de debelenmeye devam edebilirler.

Ne diyorduk; "Millî Görüş"süz ve "Adil Düzen"siz olmaz, olamaz...

Önceki ve Sonraki Yazılar