Muammer YALÇIN

Muammer YALÇIN

Alkışlarımız Kime Saklı?

Hayatın farklı arenalarında, siyasetin çetin mücadelesinde, ticaretin rekabet dolu dünyasında, akademik yükselişin zorlu basamaklarında ve teknolojinin sınırları zorlayan yeniliklerinde nice başarı hikâyeleri yazılıyor. İnsanlar, büyük emekler, fedakârlıklar ve zekâlarıyla önemli işlere imza atıyorlar. Peki, bu başarılar hak ettiği yankıyı buluyor mu? Yoksa alkışlarımız, bir yerlerde saklı mı kalıyor?

Çoğu zaman, birinin düştüğünü, zor bir durumla karşılaştığını duyduğumuzda içimizde bir merhamet duygusu uyanır. Yardım eli uzatmak, destek olmak, acısını paylaşmak konusunda adeta bir yarışa gireriz. Bu, insan olmanın en güzel yanlarından biridir kuşkusuz. Empati yeteneğimiz, bizi birbirimize bağlar ve zor zamanlarda omuz omuza durmamızı sağlar.

Ancak aynı cömertliği, başkalarının başarılarını kutlama konusunda gösteriyor muyuz? Bir siyasetçinin önemli bir projeyi hayata geçirmesi, bir iş insanının yeni bir istihdam alanı yaratması, bir akademisyenin çığır açan bir keşfe imza atması ya da bir teknoloji girişimcisinin dünyayı değiştirecek bir inovasyon geliştirmesi... Bu tür başarılar duyulduğunda ilk tepkimiz ne oluyor? İçten bir tebrik mi, yoksa hafif bir kuşku, belki de kıskançlık mı?

Siyaset sahnesinde rakibin başarısı çoğu zaman görmezden gelinir, hatta karalanmaya çalışılır. Ticaretteki rakiplerin yükselişi, rekabetin acımasızlığı içinde pek de coşkuyla karşılanmaz. Akademik camiada bir meslektaşın başarısı, bazen sessiz bir rekabete dönüşebilir. Teknolojideki yenilikler ise çoğu zaman hayranlıkla izlenirken, bu başarının arkasındaki emeğe ve vizyona gereken saygı gösterilmeyebilir.

Elbette, istisnalar vardır. Gerçek dostlar, meslektaşlar ve erdemli insanlar, başkalarının başarılarından samimi bir mutluluk duyarlar. Onlar için tebrik etmek, bir kayıp değil, aksine bir kazanımdır. Başarının bulaşıcı olduğuna, etrafı motive ettiğine inanırlar.

Ancak genel tabloya baktığımızda, başarıları kutlama konusunda bir çekingenlik, bir ketumluk sezmek mümkün. Belki de kendi hayallerimize ulaşamamış olmanın verdiği bir burukluk, belki de başkasının başarısını kendi eksikliğimizle kıyaslama eğilimi bu durumu tetikliyor olabilir. Ya da belki de sadece, tebrik etmenin, takdir etmenin gücünü yeterince farkında değilizdir.

Oysa bir tebrik, bir alkış, başarılı olan kişi için büyük bir motivasyon kaynağı olabilir. Emeğinin görüldüğünü, çabalarının takdir edildiğini hissetmek, onu daha da ileriye taşıyacaktır. Dahası, başkalarının başarılarını içtenlikle kutlamak, kendi bakış açımızı genişletir, kıskançlık gibi yıpratıcı duygulardan bizi uzaklaştırır ve daha pozitif bir çevre yaratır.

Öyleyse, alkışlarımızı neden saklıyoruz? Başarıya giden yolda çekilen zorlukları, harcanan emeği ve ortaya çıkan değeri görmezden gelmek, hem başarılı olan kişiye hem de topluma haksızlıktır. Gelin, siyasetten ticarete, akademiden teknolojiye her alanda gösterilen başarıları içtenlikle alkışlayalım. Unutmayalım ki, başkasının yaktığı bir mum, bizim de yolumuzu aydınlatabilir, ve’s-selam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum