A.Kerim KARAAĞAÇ

A.Kerim KARAAĞAÇ

ALLAH’I (C.C.) VE ÖLÜMÜ UNUTMAYALIM

 

Bismillahirrahmanirrahiym                                 

Allahuteala bizleri en güzel surette yarattı. Yani mahlukâtın en şereflisi olarak. Öyle bıraktı mı? Hayır. Ayrıca Müslümanların içinde Müslüman olarak yaratması ise ne büyük bir şans ve ne büyük bir nimettir bizler için. Düşünürseniz eğer, bu şartların hiç birisi bizim isteğimizle olmadı.

Ailemiz, sıhhatimiz, insanlarla iletişimimiz ve daha sayamayacağımız nice güzel imkânlar, şu kısacık ömrümüzde bizlerin Allah’a hamd etmemiz için yeterli değil mi?

Haydi geliniz, bu güne kadar geleneksel halde gelmiş yaşantımızı ele alıp, “şimdiye kadar ne yapıyordum ve yaptıklarım doğru muydu?, Şimdiden sonra gene aynı şekilde devam mı etmeliyim?” diye bir sığaya çekelim kendimizi. Bir ayet-i kerimede “Kendinizi ( burada) hiç hesaba çekmeden, orada (kıyamet gününde) kolay hesap vereceğinizi mi zannediyorsunuz” buyrulmaktadır. Onun için Peygamber (s.a.v.) de “yaşarken Allah’ı ve ölümü hiç hatırınızdan çıkarmayın” buyuruyor. 

Büyüklerimiz ( alimler), her gün Allah’ı ve ölümü düşünmeyi prensip edinmişler. Allah onlardan razı olsun, bizlere de aktarmışlar.

Evvela ölümü düşünmek suretiyle dünyanın bizi bağladığı lüzumsuz bağlarından kopmuşlar. Temizlik imanın yarısıdır, diyerek hemen bir abdest almışlar ve evin ıssız bir köşesinde kıbleye karşı oturmuşlar. Ve yaşadıkları süre içinde de mümkün olduğu kadar abdestsiz gezmemeye çalışmışlar.

Haydi bizde öyle yapalım, hiç olmazsa bir defa. Abdest alalım kıbleye karşı oturmayı tercih edelim.

Önce işlediğimiz günahlar için 25 defa istiğfar edelim (Estağfirullah el azim…) …………) diyelim. Arkasından bir fatiha, üç de ihlas-ı  Şerif (Kulhüvallahü ahad………..) okuyup; Hasıl olan sevabı peygamber efendimizin(s.a.v.) mübarek ruhu şeriflerine, bütün peygamberlerin ve evlât, ezvac, ashab ve onlara tabii olanların, günümüze kadar bu güzel usulü getiren evliyaların cümlesinin ruhlarına ayrı ayrı hediye edelim. 

Ölüm halini düşünmeye başlayalım. Şöyle ki:

Gözlerimizi yumarız. Kendimizi yatağımızda yattığımız vaziyette göz önüne getiririz. Sanki bu yatışımız son yatışımız da Hazreti Azrail canımızı almaya gelmiş; biz de halimiz ne olacak diye korku ve telaş içinde iken imdadı ilahi yetişip kelime-i şahadet getiririz. (Eşhedü enlailahe illallah………) o sırada Azrail aleyhisselam canımızı alır götürür. Ahiretteki yerlerimizi gösterir. Getirip başımızın ucuna koyar. Can derki; “Ey ceset … ben seninle bu kadar yıl beraber yaşadım. Şimdi ise senden ayrıldım. Bakalım bundan sonra halin ne olacak.? ..” diye beklemeye başlar.

Dostlar, akrabalar başına toplaşırlar. Ağlarlar, sızlarlar, feryadı figan ederler. Komşulara ve yıkayıcılara da haber verirler. Techizi tekfinatını hazırlarlar. Elbiselerini soymaya başladıklarını gözünün önüne getirir: Haaa …..Bak soyuyorlar….soydular… Teneşire koydular…. Yıkayıcılar geldi… temizledi… yıkadı.. abdestledi…    kefenlere sardılar…… tabuta koydular….     Namazını kıldılar……. Ahiret evine  (mezara) koydular………………………………………..

Herkes evine gitti… Sen orada yapayalnız kalakaldın… Hak teala iki de sorgucu melek gönderir. Onlar da gelirler.  “ men rabbuke, ve men nebiyyüke, ve men dinüke, ve men kitabüke, ve men kıbletüke”  Rabbin kim, Peygamberin kim, dinin ne, kitabın ne, kıblen neresi   diye sorarlar.   “Rabbim Allah, dinim İslam, Peygamberim Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.), Kitabım Kuranı Azimüşan, Kıblem de Kabeyi Şerif “ diye cevap vermeyi Cenab_ı Hak cümlemize nasip eylesin… Onlar da Allah yerini sana mübarek eylesin deyip giderler. Kabirlerimiz inşallah cennet bahçesi olur. Ahiretteki geçmiş büyüklerimize haber verirler. “ Evlâtlarınızdan falan geldi “ diye, onlar da gelip bizi alırlar. O alemde onlarla birlikte Cenab_ı hakkın zikriyle meşgul oluruz. Ceset kalır orada …

Buna rabıta_ı mevt derler (ölümü düşünme) . İnsan bunu ne kadar güzel düşünebilir ve etkilenirse sevabı da o kadar çok olur.

Bu arada gözlerinizi yumup, Peygamber efendimizden nurun size aktığını ve nur deryası içinde olduğunuzu bir iki dakika düşününüz.

Bu safiyane kalp ile bir mümin eğer şunları da yapabilirse ne güzel olur.

100 defa estağfirullah el azim ve etübu ilek…,  100 defa La ilaha illallah,  100 defa Allah,  100 defa salavat_ı Şerife ( Alla hümme salli ve bariği okumak efdal) Alla hümme salli ala seyidine Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed de denilebilir.    100 defa da İhlas-ı Şerif ( Besmeleyle birlikte , Kulhüvallahü Ahad…..)

İnşaallah bundan sonra namazlarımızı da bu ihlasla, acele etmeden kılmaya gayret edelim. Rab’bim yardımcınız olsun, feyzinizi artırsın. Aile fertlerinize hidayet üzere yaşamak nasip etsin. Hastalarınıza şifalar versin. Size sabır ihsan eylesin. (amin) Allah’a emanet olunuz. 

Eğer insan günde bir kere böyle yapabilirse, ne geçimsizlik, ne sabırsızlık, ne borç derdi, ne kavga, ne de savaş, her şeyler biter dünya sulhu salah olur elhamdülillah. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.