Allah’ın Hakkı, HAC!

İslam’ın kemale erdirildiğini bildiren ayet-i kerime[1] Peygamber Efendimize hac günlerinde Arafat’ta nazil olmuş. Âlimlerimiz buradan yola çıkarak müslümanın müslümanlığı hacla kemale erer demişler. Çünkü bundan sonra başka hüküm ayeti nazil olmamıştır. Hakkıyla icra edilen bir hacda insan çok şeyler öğreniyor. Güzel bir hac yapabilmek için önceden hazırlıklı olmak gerekiyor. Mebrur bir hac için neler yapılabilir?

 

Öncelikle her Müslüman ilk fırsatta hac ibadetini yapabilmek için fırsat kollamalı. Oraya gidebilecek bir yol bulduğunda ertelemeden Rabbimizin kulları üzerindeki hakkı olan bu ibadeti yerine getirmeli. Yaptığı harcamalara yedi yüz misliyle veren Allah’ın ikramlarından kendini mahrum etmemeli. İmkânı olduğu halde hacca gitmeyenleri Hz Ali Efendimizin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Sevgili Peygamberimiz sav şöyle uyarmış:

 

    Kim kendini Beytullah’a ulaştıracak azık ve bineğe sahip olur da hac yapmazsa, o ister Yahudi olarak ölsün, isterse Hıristiyan olarak ölsün fark etmez.[2] Ve bu sözüne şu ayeti kerimeyi delil olarak göstermiş:

    Oraya (gitmeye) bir yol (imkan) bulabilen kimseye, Beyt(ullâh)’ı haccetmesi, Allah’ın hakkı (olarak o kimseye farz) dır. Kim de (bunu reddeder de) küfre saparsa, (küfrü kendi aleyhinedir ve) şüphesiz Allah, bütün âlemlerden müstağnîdir (kimseye ihtiyacı yoktur).[3]

 

Hacca gitmeden önce bu ibadetin hikmetini öğrenmeli, emredildiği ayetleri ve hadis-i şerifleri anlamaya çalışmalı. Haccın ilmihalini okumalı, yol haritamızı çizmeli. Daha önce bu vazifeyi yapmış olan tecrübeli, ilmiyle amil, ilim ve irfan sahiplerinin tecrübelerinden faydalanmalı. Manen bu yolculuğa hazır hale gelmeli. Ömürde bir defa yapılması farz olan, faydası ve hikmetleri sayılamayacak kadar çok olan, çok feyizli, çok bereketli bir ibadettir.

 

Gitmeden önce takva azığı elde etmeli. Takva elbisesi giymeli. Takva ile bu vazifeyi yerine getirebilmek için duasına güvendiklerimizden dua istemeli. İyi bir yol arkadaşı bu konuda işimizi kolaylaştırır, bizim mebrur bir haccı elde etmemize yardımcı olur. Takva azığımız bittiğinde o bize katkı sağlayabilir. Ya da şeytanın dürtülerine karşı bize destek olur, sendelememize ve yoldan çıkmamıza engel olabilir. Tecrübeyle sabittir. Ezeli ve ebedi düşmanımız şeytan yolculuğumuz boyunca bizim zayıf anlarımızı kolladığı için ona karşı dikkatli olmalı. Yoksa hiç beklenmedik bir zamanda ayağımızı kaydırabilir.

 

Yolculuk boyunca Rabbimize işimizi kolay kılması için dua etmeli, dilimizi ve gönlümüzü zikrullah ile meşgul etmeli, daima abdestli gezmeli, sadakalar vermeli, insanlarla güzel geçinmeli, herkese selam vermeli, başkalarının hatalarıyla meşgul olmaktan kendimizi uzak tutmalı, bolca tefekkür etmeli, Efendimizin sav ve ashabının bu diyarlarda yaşadıklarını düşünmeli, çektikleri sıkıntıları ve yaşadıkları güzellikleri gözümüzün önüne getirmeli, hayalen onları kendimize yoldaş edinmeli, onlarla birlikte olmanın güzelliğini yaşamalı. Bizim birkaç saatte tamamladığımız bu vazifeleri onlar nice sıkıntılarla, ne kadar zamanda yaptılar düşününce ne kadar da çok şükretmemiz gerektiğini anlıyor insan. Bu şekilde hac yapan kardeşlerin daha o güzel mekândan ayrılmadan haclarının ve dualarının kabulüne dair işaretler aldığını dinledik.

 

Bu haccımızda Efendimize sav komşu olarak kalan kırk beş yaşındaki bir bacımız, hac boyunca şöyle dua eder:

 

    Allahım beni Efendimize sav komşu eyle, beni O’ndan ayırma!

 

Hac biter, Medine-i Münevvere’ye gelir, Efendimizi sav ziyaret eder. Asli ihtiyaçları dışında zamanını hep mescitte geçirir. Hiç ayrılmak istemez oradan. Tam ülkemize dönecekleri zaman ayrılık acısına gönlü dayanamaz, aniden rahatsızlanır ve Rabbine emanetini teslim ederek en çok sevdiği, izini takip ettiği Efendisinin sav komşusu olarak Cennetü’l Baki’de yerine kavuşur.

 

Hac yolculuğu boyunca irfan sahiplerinin sohbetlerinden faydalanmak, Allah’ı hatırlatan dostlarla birlikte olmak yolculuğun hem kolaylaşmasını sağlıyor, hem de tökezlemekten ve şeytanın tuzağına düşmekten koruyor. Bu nimetten mahrum olanların yaşadıkları gerçekten içler acısı. Kimi maç izlemek için mekân ararken, kimi çarşı pazar arayışında. Bunları yapamayanlar birbiriyle cebelleşme, gıybet vs ile ömrünü heba etmekle güzelim günlerini zayi ediyor. Rabbim cümlemizi bu durumdan korusun.

 

Mebrur bir haccın alameti ise orada kazandıklarını hayatına hâkim kılmakla anlaşılır. Verdiği sözde yaşamasıyla belli olur. Bunun testini de herkes kendi nefsinde yapabilir. Boş gidip dolu dönmesinden, geldiğinde çevresindekilerin yaşantısındaki değişikliklere hayran olmasından anlaşılabilir. Haccın öncesi ile sonrası bir olmamalı. Peygamberimizi sav ziyaret ederken, Hacerü’l Esved’i selamlarken ve Arafat’ta verdiği sözü unutmamalı.

 

Bu satırları neden hacdan önce yazmadın diyecek olanlara ise yaşamadan bazı şeyleri anlamak ve anlatmak zor oluyor. Biz bu satırları not edelim lazım olan kardeşler günü geldiğinde faydalanırlar inşallah.

 

Yazımıza şairin sözleriyle son veriyorum. Rabbim gidemeyen kardeşlerime en kısa zamanda hacca gidebilmeyi nasip eylesin. Gidenlere hacda kazandıklarını devam ettirmeyi, orada verdiği sözleri tutmayı, kâmil bir mümin olarak yaşamayı ve mebrur bir hacla Rabbine kavuşmayı cümlemize nasip eylesin…

 

Bir zaman derdim ki: ''Yâ Rabbî neden,
Bir daha istiyor, bir kere giden?''
Meğer bilemezmiş, insan gitmeden;
Aldım cevabımı... Beytullah'ta ben...

 

Gördüm ki; bu dünya bir oyalanma,
Halime bakıp da, mutluyum sanma.
Bedenim Kâbe'den uzakta amma;
Gönlümü bıraktım... Beytullah'ta ben...
[4]

 

Kalbi dua ve selam ile…

ahmet.hace@gmail.com

 



[1] Bugün dîninizi (hükümleriyle) kemâle erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak (hayat tarzı olan) İslâm’ı beğenip seçtim.(Maide Suresi, 3)

[2] Tirmizi, Mişkat

[3] Ali İmran Suresi, 97

[4] Cengiz Numanoğlu, Beytullah’ta Ben

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum