Lütfi AYHAN
Amerika Güçlü Amerika Zengin Fakat…
Bu satırları kaleme alırken, ABD’nin yüz yılı aşkın süredir ekonomide, sanayide, ticarette, bilimde, iletişimde, askerî ve siyasî güçte… Bir numara olduğunu elbette biliyorum. Tüm bunlar gerçek; ancak, devlet dediğimiz o muazzam siyasî yapının iyiliği, yalnızca bu kriterlerle ölçülemez. Peki, ne ile ölçülür? O gücün nerede ve nasıl kullanıldığına bakılır; eğer bu kudret, iyiliğe, barışa, huzura ve adil paylaşıma hizmet ediyorsa iyi ve güzeldir, aksi hâlde çirkin ve kötüdür.
ABD şu an devasa bir güce sahip olmasına rağmen, ülke içindeki suç oranlarında, adaletsizlikte, gelir dağılımındaki eşitsizlikte ve evsizlerin oranının çokluğu ile kötü bir durumda. Dışarıda ise zulüm onun gölgesi, katillik ise yoldaşı olmuş. Bu gerçekler ABD’nin sahip olduğu gücün işe yaramadığını gösteriyor.
Hakikat İçin Analitik Düşünelim
Yazıya başlarken hak adına şu değerlendirmeyi de gözden kaçırmayalım: ABD, 52 eyaletten oluşuyor. Her eyalette sayısız şehir, binlerce hastane var. Yavuz Bey’in yazdıkları tüm ABD için geçerli mi bunu irdelemek gerek. Bunun tam tersi, Türkiye’de de yüzlerce hastane ve milyondan fazla sağlık çalışanı var. Benim yaşadıklarımda her yerde geçerli mi ? Bunu soruyu da göz ardı etmeyelim. Yazılanları analitik ve eleştirel bir bakışla değerlendirelim.
Gelelim başlığa ve ona sebep olan gelişmelere… Öncelikle, Habername’de yazan Yavuz Orta kardeşimin son yazısından(https://www.habername.com/yazi-amerikanin-acil-sorunu-ve-acil-degisim-ihtiyaci-14627.htm) bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum. Yazıyı dikkatle okumanızı ve ardından benim yaşadıklarıma bakmanızı rica ediyorum. (Aradaki farkı ayan beyan göreceksiniz. Sonrada Amerikalıların beni kıskanmasını tabii bulacaksınız)
Yavuz Orta Bey’in Yazısından Bir Bölüm
“…Sevgili dostlar,
Geçtiğimiz günlerde, gıda zehirlenmesi yaşayan bir arkadaşımı acil servise götürmek zorunda kaldım. Saat 12.15’te ulaştığımız hastanede tam 6 saat boyunca bekletildik. Nihayet içeri alındığımızda ise yatak yetersizliği nedeniyle arkadaşım koridorda, bir sandalyeye oturtularak tedavi edilmeye çalışıldı. Orada damar yolu açıldı, birkaç ilaç ve serum verildi, ardından bilgisayarlı tomografi çekildi. Bekleme sırasında yalnız biz değil, yaşlılar, çocuklar ve çaresiz hastalar da aynı kaderi paylaşıyordu. Ağır Çin aksanıyla İngilizce konuşmaya çalışan genç bir doktor, tek başına onlarca hastaya yetişmeye uğraşıyordu. Bu yüzden taburcu edilmemiz için 7 saat daha beklemek zorunda kaldık.
Bir hafta sonra posta kutusunda bizi şok eden bir fatura bulduk: 11.664 dolar 96 sent. Dahası, fatura şişirilmişti. Mesela hiç çekilmeyen bir röntgen için ücret talep edilmişti. Türkiye’de özel bir hastanede yaklaşık 1.000 TL’ye yapılabilecek bir tomografi için burada 6.848 dolar yazılmıştı. 13 saat boyunca gözlemlediğim tablo şuydu: Yalnız biz değil, yüzlerce hasta aynı akıbeti paylaşıyordu. Basit müdahaleler, şişirilmiş faturalar ve binlerce dolar karşılığında sunulan kalitesiz hizmet… O süreçte 100’den fazla kişiye bakıldı. Kişi başı ortalama 10 bin dolar fatura çıkarıldığı düşünülürse, hastane yalnızca 13 saatte bir milyon doların üzerinde para kazanmıştı…”
Amerikalılar Beni Kıskanır mı?
Artık yaşlandık ya, yolumuz doktorlara, sağlık ocaklarına, hastanelere daha sık düşer oldu. Bu gidişlerimden birinin nedeni de gözümle ilgiliydi. Son iki yıldır, Meram Devlet Hastanesi ve Konya Numune Hastanesi’nde birkaç doktora muayene oldum. Hepsi de “Katarakt ameliyatı olman lazım” dediler. Ben de bir ay önce ameliyat olmaya karar verdim. Biraz araştırma yaptıktan sonra, Konya Numune, Konya Şehir Hastanesi, Meram Tıp Fakültesi ve birkaç özel hastane ile 7-8 doktorun ismini not aldım. Neticede, Konya Numune Hastanesi’nde bir hanım doktorda karar kıldım. Doktor Hanım 15 gün sonrasına gün verdi. “Şu ilaçları kullanın, ameliyattan bir gün önce gelin, hazırlık yapmamız gerekiyor” dedi. Öyle de yaptım. 15 gün sonra erkenden hastanedeydim. Doktor Hanım, son bir kez daha makinelerle gözüme baktı: “Servise çıkın, sizi hazırlasınlar” dedi. Tabii, benimle birlikte ameliyat olacak birçok hasta vardı.
Servise çıktım, gerekli işlemler yapıldı. Bana ve refakat eden oğluma; temiz, ferah, dolaplı, televizyonlu, tuvaletli, banyolu, tertemiz yataklı bir oda tahsis edildi. Terliğimi, pijamamı giydim. Aradan 20 dakika geçmişti ki, ameliyat elbisem ve bonem geldi. Onları giydim. Beş dakika sonra sedyeye alındım. Görevliler beni önce bir odaya, ardından ameliyathaneye götürdüler. Odada gerekenler yapıldı. Hiçbir acı ve sıkıntı duymadım. Sadece doktorun ve yardımcılarının konuşmaları ile bazı cızırtıları duydum. Ameliyat yarım saat kadar sürdü. Doktor Hanım, “Haydi, geçmiş olsun, iyi bir ameliyat oldu” dedi. Görevliler beni tekrar sedye ile odama getirdiler. Orada beklediğimiz iki üç saatlik sürede, görevliler gözüme damlalar damlattılar. Bu arada oğluma ve bana öğle yemeği geldi. Onları da yedik. Sonra görevliler bize; “İsterseniz burada kalın, yarın sabah son muayeneniz yapılsın, öyle gidin. Veya bugün gidin, yarın sabah gelin, kontrolünüz yapılsın” dediler. Evimiz yakın olduğu için eve gittik. Ertesi sabah kontroller yapıldı, her şeyin yolunda olduğu söylendi. Doktor Hanım “Bir hafta sonra gelin” diyerek bizi gönderdi. Allah’a şükür, bir hafta sonra gittim. İlaçlar tekrar yazıldı, uymam gerekenler anlatıldı…
Ben şimdi onlara uyarak ve gözümün açılmasının sevincini yaşayarak, 15 gün sonraki son kontrolümü bekliyorum. Ve son cümle: Ben bunlara için tek kuruş ödemedim. Bu satırları da daha iyi görür hâle gelen gözümle yazıyorum. Allah’a şükürler olsun. Rabbim, devletimize zeval vermesin, milletimize sıkıntı ve darlık göstermesin...
Yavuz Kardeşimin yazdıkları ile benim yaşadıklarımı kıyaslayın. Sağlık alanında ABD’lilerin beni/ bizi kıskanıp kıskanmayacağına da siz karar verin.
Not: Konya Numune Hastanesi gerçekten çok temiz ve düzenli. Doktorlar ve diğer görevliler de işlerinin ehli insanlar. (En azından benim karşılaştıklarım öyle) Hastanenin konumu ve fizikî yapısı çok iyi. Altındaki 4-5 katlı otopark ise her zaman dolu ve düzenli.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.