Yavuz ORTA
Amerika’nın Fareleri, California’nın Sendromu ve Türkiye’nin Kırılgan Geleceği
Sevgili dostlar,
Milletler çoğu zaman düşman ordularıyla değil; kendi tembelliği ve lüksüyle yıkılır. Bazen, bir milletin kendine yaptığı kötülüğü, düşman orduları yapamaz. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Ders çıkarabilen toplumlar ayakta kalırken, diğerleri yok olup gitmiştir.
1970’te Amerikalı biyolog John B. Calhoun, dört çift fareyi kusursuz bir konfor ortamına bıraktı. Yiyecek sınırsızdı, su hazırdı, düşman yoktu. Başlangıçta her şey mükemmeldi: Fareler çoğaldı, toplum gelişti. Nüfus 600’e ulaştı. Ama zamanla anneler yavrularını terk etti, erkekler köşelerine çekildi, bazıları “sosyal sefiller” haline geldi. İki yıl içinde bütün koloni yok oldu.
Daha sonra bu deney, California sendromu olarak, literature gecmistir. California Sendromu, aşırı konfor, lüks ve tüketim kültürüne kapılan toplumların; çalışkanlık, üretim ve dayanışmayı kaybederek yavaş yavaş çöküşe sürüklenmesini anlatan kavramdır.
Burada, Calhoun’un mesajı açıktı:
Bir toplum ya da birey, emek olmadan gelen konforla uzun süre yaşayamaz. Bolluk içinde yaşayan bireyler sorumluluklarını terk eder, üretim ve dayanışma ruhu kaybolur, sonunda çöküş başlar.
Bugün Amerika’ya Bakın…
Bir zamanların üretim devi olan ABD; otomobili, bilgisayarı, uçağı dünyaya armağan eden ülke, bugün başka sorunlarla yüzleşiyor:
• Doğum oranı: ABD’de doğurganlık oranı 2023’te 1,62’ye düştü (CDC verisi) – tarihinin en düşük seviyesinde.
• Aile yapısı: Boşanma oranı %40’ların üzerinde. Kiliseye katılım son 20 yılda %70’ten %47’ye düştü (Pew Research).
• Yalnızlık salgını: 2023’te ABD Sağlık Bakanlığı, yalnızlığı “halk sağlığı krizi” ilan etti. Nüfusun üçte biri kronik yalnızlık yaşıyor.
• Ekonomi: ABD’de en zengin %1, toplam servetin %32’sine sahip. Orta sınıf küçülürken evsiz sayısı 2023’te 650 bin kişiyi geçti (HUD verisi).
• Uyuşturucu krizi: Fentanil, her yıl 100 binden fazla Amerikalının ölümüne yol açıyor.
• Şiddet: Okullarda silahlı saldırılar sıradan haber haline geldi.
Kısacası, maddi bolluk manevi boşluğu dolduramıyor. En güçlü ekonomi bile toplumsal bağlarını kaybettikçe Calhoun’un deneyindeki fareler gibi içten çürüyor.
Türkiye’nin Aynası
Bu tablo bize de yabancı değil:
• Doğum oranı: TÜİK verilerine göre Türkiye’de toplam doğurganlık oranı 2023’te 1,51’e düştü. Cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesi.
• Yurt dışına kaçış: TÜİK’e göre 2022’de 139 bin kişi yurtdışına göç etti, büyük çoğunluğu genç nüfus.
• Dayanışma: Eskiden komşuluk güçlüydü; şimdi aynı evin içinde bile bireyler ekranlara hapsolmuş durumda.
• Gelir dağılımı: Türkiye’de en zengin %20, toplam gelirin %48’ini alıyor; en yoksul %20’nin payı sadece %6 (OECD verisi).
• Maneviyat: Bazı dini yapılar, halkın inancını istismar ederek güveni sarsıyor.
• Gençlik: İşsizlik ve umutsuzlukla sıkışan gençler kötü alışkanlıklara yöneliyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre genç suç oranları son 10 yılda belirgin artış gösteriyor.
Kısacası: Türkiye de bolluğun değil, adalet, dayanışma, umut ve üretim eksikliğinin getirdiği bir çözülme tehlikesiyle karşı karşıya.
İbn Haldun’un Uyarısı
İbn Haldun’un döngüsünü hatırlayalım:
• Kuruluş → Birlik, fedakârlık, disiplin.
• Yükseliş → Çalışkanlık, üretim, adalet.
• Zirve → Refah, sanat, konfor.
• Çözülme → Lüks, yozlaşma, asabiyetin zayıflaması.
• Çöküş → Yozlaşmış toplum, tarihten siliniş.
Soruyorum: Biz şu an neredeyiz?
Cevap acıdır: Çözülmenin eşiğinde.
Sert Gerçek
Eğer bu gidişatı seyretmeye devam edersek, 30 yıl sonra yaşlanan nüfusuyla, üretimsizliğiyle, gençlerini kaybetmiş bir Türkiye ile karşılaşacağız. O zaman ne güçlü ordumuz, ne şehirlerimiz, ne de vitrinlerimiz işe yarayacak. Çünkü ruhunu kaybetmiş bir milleti hiçbir şey ayağa kaldıramaz.
Ama Çözüm Var!
Her karanlığın içinde bir ışık vardır. Türkiye için çıkış yolu hâlâ açıktır ve biz bunu başarabiliriz:
1. Dayanışmayı Diriltmek – Birlik varsa dirlik vardır; bu topraklar dayanışmayla ayakta kaldı, yine başarabilir.
2. Aileyi Güçlendirmek – Aile çökerse millet çöker; ama aileyi desteklersek toplum yeniden doğar.
3. Adaleti Teslim Etmek – Adalet mülkün temelidir; onu ayağa kaldırmak elimizde.
4. Eğitim Devrimi – Doğru eğitimle bu ülkenin gençleri dünyayı değiştirecek güce sahiptir.
5. Maneviyatı Saflaştırmak – Samimiyet parayla satın alınmaz; millet inancını temiz tuttuğu sürece hiçbir güç onu yıkamaz.
6. Gençlere Umut Vermek – Gençlere umut verdiğimizde sadece onları değil, geleceğimizi de kazanırız.
7. Üretime Dönüş – Bu topraklar binlerce yıldır üretimin bereketiyle ayakta
Son Söz
Calhoun’un fareleri, California Sendromu ve İbn Haldun’un döngüsü aynı hakikati haykırıyor:
Toplumlar, emek ve mücadele olmadan gelen refahta erir ve çöker.
Türkiye’nin önünde iki yol var: Ya çözülmeyi seyredeceğiz, ya da silkelenip yeniden ayağa kalkacağız. Bu tercih sadece yöneticilerin değil; hepimizin, her bireyin omuzlarındadır.
Eğer dayanışmayı yeniden diriltir, emeğe değer verir, adaleti tesis eder, gençlerimize umut, halkımıza güven verebilirsek; bu fırtınayı yalnızca atlatmayız, dalganın üstünde yükselmeyi de öğreniriz.
Ve işte o zaman tarih, Türkiye’yi sadece krizlerden çıkan bir millet olarak değil; küllerinden yeniden doğmuş, dirilişiyle dünyaya örnek olmuş bir kahraman olarak yazacaktır.
Kalin Saglicakla,
1 Eylul 2025
Dallas/Texas
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.