Anayasa Mahkemesi keşke elini çabuk tutsa...

Siyaset istikrarsızlaşırken, aklın yolu nedir ki?..

Türkiye"de siyaset keyifsiz halde. Herkes bunun farkında. Yakın geleceğe dönük belirsizliğin gitgide yoğunlaştığı bir dönemden geçiyoruz.
İstikrar kırılganlaştı.
Siyasal istikrarı iyice bozabilecek bulutlar, Türkiye"nin ufkunda biriktikçe birikiyor.
Siyasete ilişkin soru işaretlerinin gün geçtikçe artması, ekonomiyle ilgili beklentileri de olumsuz etkilemeye başladı.
Yatırımcı frene basıyor.
"Bekle-gör"e geçenler çoğalıyor.
Kısacası:
Siyasal belirsizlik ister istemez ekonomik istikrarı da kötü yola sevkedebilecek.
Dışarıdaki çalkantı hali, Türkiye ekonomisini daha da zora sokarken, ekonomi bakımından olumsuz bir unsur daha sahneye çıktı:
Seçim ekonomisi...
Önümüzdeki yılın mart ayında yerel seçimler yapılacak. Ama bu arada ara seçimler, hatta erken genel seçimler gündeme gelebilir.
Başbakan Erdoğan, eğer partisi kapatılırsa erken seçimler için de düğmeye basabilir.
Kapatılacak mı?..
Bu can alıcı sorunun yanıtı belli olmadan, Türkiye"de neyin ne olacağını kestirilemez.
Bu sorunun yanıtı geciktikçe, hiç kuşkunuz olmasın, önümüzdeki siyasal ve ekonomik istikrarsızlık kapısı daha çok açılacak.
Onun içindir ki:
Kapatılacak mı sorusunun yanıtı bir an önce belli olmalı.
Anayasa Mahkemesi"nin sayın üyelerinin, bu ülkenin yakın geleceği açısından yaşamsal nitelikteki bu hassas konuda ellerini çabuk tutmalarında büyük fayda var.
Tutacaklar mı?..
Bilinmiyor.
Ama sağduyu sahibi herkesin dileği, bu sürecin bir an önce şöyle ya da böyle tamamlanması yolunda...
Yine aynı soru:
Kapatacaklar mı?..
AKP"nin kapatılması ihtimalinin, daha şimdiden Türkiye"nin yakın geleceğini karartmaya başladığı söylenebilir.
AKP"nin kapatılmasıyla Türkiye"de yeni bir dönem başlayacak. Bu yeni döneme büyük ihtimalle siyasal kavga ve kutuplaşma damgasını vuracak.
AB ile ilişkiler büyük bir darbe alacak. Türkiye, kendi içine dönecek. Ve siyaset ön plana çıkarken ekonomi arka planda kalabilecek.
Bir başka deyişle:
Önce siyaset, sonra ekonomi büyük olasılıkla istikrarsızlık dalgaları tarafından kuşatılacak.
AKP kapatıldı diyelim.
Yeni hükümeti kim kuracak?
Yine eski AKP Grubu...
Başbakan da bu gruptan çıkacak.
Erken seçim ya da ara seçim kararları ve bunun zamanlaması yine bu grup tarafından belirlenecek.
Bu arada Tayyip Erdoğan"ın yine arka planda olacağı ve ipleri elinde tutacağı konusunda herhalde kimsenin kuşkusu olduğunu sanmıyorum.
Bir başka soru:
Erdoğan"ın seçimlere bağımsız aday olarak girip milletvekili seçilmesine herhangi bir engel var mı?
Hayır yok.
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı da buna bir mani olmadığını şimdiden açıkladı.
Peki, bağımsız milletvekili olarak TBMM"ye giren Erdoğan"ın, Cumhurbaşkanı tarafından yeni hükümeti kurmakla görevlendirilmesine, yani Başbakanlık koltuğuna oturması yasak mı?
Hayır değil.
Yeni parti kurmak güç mü?
Hayır değil.
Eski AKP"li yirmi milletvekili, yeni parti için dilekçeyi İçişleri Bakanlığı"na verdikleri anda yeni parti kurulmuş oluyor. Tabela asmanın ise fazla zaman almayacağı bilinmekte... 
Bu senaryo ilk kez yazılmıyor.
Tekrarın nedeni çok basit:
Adı demokrasi olan rejimlerde parti kapatmak pratikte fazla değişiklik yaratmıyor. AKP örneğinde de farklı olmayacak bu.
O zaman?..
AKP"yi kapatmak niye?..
Bu işi seçim sandığına, halkın oyuna bırakmak daha sağlıklı bir yol ya da aklın yolu değil mi?..
Hatırlayın, 12 Eylül"ün lideri Kenan Evren Paşa"nın yıllar sonra 1980"lerde partileri kapatmakla ne kadar büyük bir yanlış yapıldığına dair itiraflarını...
Dileriz, hem el çabuk tutulur, hem de yanlış yollara sapılmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar