Prof.Dr. Kamil GÜNGÖR

Prof.Dr. Kamil GÜNGÖR

Bekaa…

Bir düşünsenize; İsrail'de bir parti var ve bu parti lideri kendisini Yahudi ve Siyonist olarak tanıtıyor ama hakkında İsrail üzerinde hesabı olan bir ülkenin istihbarat örgütünün ajanı olduğuna dair iddialar var. Üstelik bu kişi MOSSAD adına bu türden ülkelerin istihbarat yetkilileri ile görüşmeler yaptığını da gizlemiyor. Yani bir yanıyla ajanlık yaptığı konusu kendi beyanı ile sabit… Bu kimsenin Somali'den, Sudan'dan, Etiyopya'dan... gelen Yahudilerle de ırkçılık düzeyinde sorunu var. Üstelik kendisi de bir göçmen... Yani bir zamanlar atası-dedesi de Afrikalı Yahudiler gibi sığınmış... Yahudiler de onlara sahip çıkmış ekmeklerini bölüşmüşler... Ama şimdi 'biz geleceğiz onlar gidecek' diyerek tehditler savuruyor.

Bir de düşünün bu adam örnekte İsrail'de ama Amerika'da, Rusya'da, İngiltere'de, Fransa'da, Almanya'da olsa ne olur... Gerçeği söyleyelim; ‘yaşatmazlar’ bile demiyorum, hiç kimse böyle bir şeyi aklından geçirmeye bile cesaret edemez. Hani 'gelişmişlik' deniyor ya; aslında bu gelişmişlik biraz da böyle bir şey biliyor musunuz... Ya da bağımsızlık... Biz tam bağımsız ülke değil miyiz yoksa…

Daha açıkçası, bu ülke üzerinde hesabı olan devletler adına iş yapan bir tane siyasi parti de yok... Bir başka deyişle ortada memleket meselesi var ama, etrafınız o kadar sarılmış ki; ne tarafa dönseniz karşınızda onları görüyorsunuz...

İşin esasında sorun 'siyasi parti'den de öte... Gerçek fotoğraf çok daha büyük bir başka deyişle... Güçlü bir medya var mesela... İngilizin BBC'si, Almanın DW'si, Amerikalının VOA'sı, Rusun Sputnik'i, Fransızın France 24’ü... Bitmedi... Fonlanan, sosyal medya mecraları, tanınmış gazetecilerin tezviratları, onlar adına milletin kafasını çelen internet medyası...

Bütün bunlar ortalıklara saçılınca da, olanlar sanki bir başka ülkedeymiş gibi ‘bizim yetkililer’ tepki gösteren açıklamalar yapıyor sadece… Canına okuyamıyor yani… Soruyu tekrar soralım; biz tam bağımsız bir ülke değil miyiz yoksa… Neden müdahale edemiyoruz.

Bitti sanmayın; yine bu ülke üzerinde hesabı olanların fonladıkları vakıflar, dernekler, think-thank kuruluşları... En kapalı-karanlık işleri yürüten Soros’un ‘Açık Toplum Vakfı’ bile faaliyet yürütüyor bu ülkede... Temsilcisi derdest edilince yedi düvel çöktü üzerimize... Neden acaba... Eğer konu insan hakları ise sorgusuz-sualsiz çeyrek yüzyıldan fazla zindanda tutulan Sivas olayları mağdurları ile neden ilgilenmediler.

Nice terör şebekesi varsa arkasındaki Alman Vakıflarını da duymuşsunuzdur gene; Kondrad Adenauer, Friedrich Ebert ya da Friedrich Nauman Vakıfları filan...

Uzman kişi görüşleri ve bu kişi ve kurumların hazırladıkları ama, her nedense hiçbir zaman memleketin hayrına olmayan raporlar bir başkası...

Sıradan vatandaş iktidara muhalefet ettiğini düşünüyor; politikadır nihayet, haklı nedenleri de olabilir elbette... Oysa muhalefet ettiği devleti bile değil; misyonu… Kendi medeniyetinin altını kazıyor yani...Soruyu tekrarlamaya gerek var mı…

İş birliği içerisindeki iş adamları dernekleri, STK adı altındaki aralarında LGBT’nin bile yer aldığı şer odaklarının her biri 28 Şubat sürecinde nasıl hortlamışlarsa öylece bekliyor pusuda…

Okullardan bahsetmedim bile… Doğrudan kendilerine bağlı ve Lozan’da kapatılmaması için direndikleri yabancı okullar ve bağlantılı üniversiteler… Boğaziçi neye direndi sanıyorsunuz…

Bir de tabii milletin bilinçaltına yerleştirdikleri kendi kutsalları var. Aklınıza ne geliyorsa artık… demokrasi, laiklik, insan hakları, kadın hakları, hatta hayvan hakları… Siz kendinize-insanlığa dair evrensel değerler sanıyorsunuz bütün bunları... Böyle bilmeniz isteniyor çünkü… Oysa tamamı organizatörlerin çıkarına dönük… Peki bağımsızsak bütün bunları kim soktu bilinçaltımıza… Milli eğitimde mi milli değil yoksa…

Ortada bir bekaa meselesi var ama, bir de hırsına yenilmiş, kuyruk acısını bir türlü hazmedemeyen, devletin işleyişinden gayet haberdar işbirlikçi takım var... Tabi bunlara gafil demek geliyor içimden ama, böyle dersem onlara iltifat etmiş olurum. Devletin işleyişinden haberdar olanların kimin milletin dostu, kimin misyonun düşmanı, kimin mazlumlardan ya da zalimlerden yana olduklarını bilmiyor olmaları söz konusu olamaz çünkü... Siz söz gelimi dolar şu kadar oldu, Euro bu kadar oldu, işsizlikte rakamlar şöyle, enflasyon öbür türlü, yandık bittik tükendik, tosladık diyorsanız, gafil olmanız sizin için terfidir.

Bir de 'siyasi münafıklar' var. Öyle ya; suret-i haktan gözüküp, kendisine emanet edilen sorumluluğa ihanet edene ne denir başka... Aslında biliyor musunuz; en büyük problem de bunlar… Değil midir ki; münafık en kötüsü… İşte onlar onca millet-memleket-ümmet meselesi varken, kendisine emanet edilen makamı kişisel ikbaline araç edenler.

Şimdilik yürütme, yasama ve yargı bir bütün olarak kontrollerinde değil şükür… Darbe yaptıracakları asker de önemli ölçüde milletle bütünleşti. Ülkenin evlatları bütün bunları görmüyor da değil... Sıkı takip içerisinde... 15 Temmuz’da nasıl açık vermişlerse; o anı bekliyor sabırla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum